Ve daha da ileri gidip;
Durdurduğun arabanın arka koltuğunda oturan şahıs, sanki sıradan biriymiş gibi ‘kimlik’ filan soracaksın!
Yok öyle “üç kuruşa beş köfte” polis efendi!
Vatandaşa ‘vatandaş’ muamelesi yapacaksın…
Vekil’in karşısında hazır-ol vaziyetinde duracaksın!
Yani herkes haddini-hududunu bilecek…
Yasal olarak 657 kazığına bağlanmış devlet görevlisiysen;
Bu işin hiç şakaya gelir yanı yok ‘seçilmişlere’ itaat edecek!
Yaka ilikleyecek…
Her gördüğü yerde ‘hazır-ol’ vaziyetine geçip selam verecek!
Övgüler düzüp, iltifat edecek!
El-etek öpeceksin!
Makamını biraz daha yükseltmek istiyorsan;
“Allah seni başımızdan eksik etmesin” diyeceksin…
Vesaire, vesaire..
Sevgili dostlar,
Değerli canlar,
Sohbetimizin ‘üst başlığından’ ve bu başlığa bağlantılı olarak ‘giriş’ bölümünde yaptığım ‘saçmalıklardan’ da anlaşılacağı üzere, bugün siz değerli sayfa arkadaşlarımla bundan bir ay önce yaşanmış, ancak yeni ortaya çıkan bir olayı bizde aramızda konuşup değerlendirelim istedim…
Tarih; 18 Temmuz 2021
Olayın yaşandığı yer; Mersin’in Erdemli ilçesi..
Kurban Bayramının ön günleri…
Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmaz hanımefendi, arabasının arka koltuğunda ‘büyük şahsiyetlerin’ oturduğu sağ tarafta oturmuş ve gitmesi gereken yere gidiyor…
Ancak yol üzerinde trafik polislerinin ‘dur’ işaretlerine riayet edip durmuyor…
Büyük bir özgüven içinde yoluna devam ediyor…
Fakat polisler ‘dur’ demelerine rağmen, durmayan aracın kime ait olduğunu bilmediği için daha ileride ‘nöbet noktasında’ bulunan arkadaşlarına arabanın plakasını vererek durdurmaları için ihbar uyarısı yapılıyor…
Uzatmayalım..
Sonuçta trafik polisleri arabayı durduruyor…
Ve sayın ‘vekille’ (videolara da yansıyan) şu konuşma geçiyor;
POLİS; Arabanızı görevli arkadaşların ‘dur’ talimatına uymadığınız ihbarını aldık…
(Bu arada hanımefendi milletvekili olduğunu söylüyor, polis konuşmasına devam ederek)
Sistemde arabanız milletvekili aracı olarak görünmüyor” diyor..
VEKİL; Yani bu benim sorunum mu?
POLİS; Sizin de, bizimde sorunumuz.
(Ve birdenbire sinirlenen milletvekili hanımefendi TBMM çatısı altındaki “bağırta bağırta, ganırta ganırta” konuşmasına benzer bir şekilde;)
VEKİL; Uzaklaş. İçeri çemkiriyorsun…Tükürük geliyor içeriye, uzaklaş. Kim ihbar ediyor benim arabamı?
Senin adın ne?”
POLİS; Ekipler telsizden ihbar ediyor. HTS kayıtları….
VEKİL; Ekibe tükürürüm. Böyle terbiyesizlik mi olur? Ne zaman Erdemli’ye gelsem bu pislikle uğraşıyorum. (ısrarla ismini sorar)
Adın ne senin? Adını verir misin sen?
POLİS; Bir saniye bilgi vereceğim.
VEKİL; Şerefsize bak!
POLİS; Hanımefendi küfretmeyin, hakaret etmeyin lütfen…
(İkili arasında geçen diyalog hemen hemen bu kadardır.)
Sonrası mı ne olur?
Sonrası da şöyle olur;
Olayın geçtiği ilin valisi kalkıp da, görevini yapan memurunun yanında duracak hali yok ya…
Görevini yapan aynı zamanda bir sürü hakarete maruz kalan iki polisi ‘açığa’ alır…
Nasıl böyle iyi mi?
İyidir iyi…
Biraz öncede söylediğim gibi bu olayın yaşanmasından tam bir ay gibi süre geçiyor…
Bu olayın videosu nasıl ele geçiriliyorsa; aynı ilin muhalefet bir milletvekili bu yaşanan olayı kamuoyu ile paylaşıyor ve bizlerde ondan sonra öğreniyoruz…
Şimdi sizde belki diyeceksinizdir ki;
“Arada sırada olur böyle şeyler”
“Üstelik üzerinde o kadar durmaya değmez”
“Münferit olaylar bunlar”
“Sayın milletvekili hakaret ettiği görevliden özür diler ve özür dilediği polislerde görevine döner ve olay böylece kapanır gider” diye düşünenleriniz de mutlaka vardır…
Ki;
Gerçekten de sayın vekil hanımefendi özür diliyor…
Ama hakaret ettiği, aşağıladığı polislerden değil..
Bu olayın değerlendirmesini aziz milletine bıraktığı;
Milletinden özür diliyor…
Kısacası;
Sayın milletvekilinin ’emir kullarıyla’ uğraşacak hali yok ya…
O bal verecek arının kimler olduğunu çok iyi biliyor!..
Milletvekili olmadan önce asıl kimliği ‘hukukçu’ olan bu hanımefendi, demokrasi yolculuğunu “bağırta bağırta, ganırta, ganırta kaybettiğimiz yerleri geri alacağız” diye tarif eden bu hanımefendi bundan sonra kimleri ‘bağırtıp ganırtır’ onu bilemeyiz ama…
Demokrasi, hukuk, adalet aksamlarının zorlama ve ‘kanırtmalar’ sonucu gıcır-gıcır gıcırdadığını, arızaların gün geçtikçe daha çok çoğaldığını sanırım duymayan kalmamıştır diye düşünüyorum..
Ve şimdi de sözü sizlere bırakıyorum…
Buyurun şimdi söz sırası sizin…
Bu konuda sizlerin de mutlaka söyleyeceği bir şeyler vardır…