Sevgili dostlar,
Değerli canlar,

Aranızda ‘yeni yıl kutlamalar’ için pahalı eğlence mekanlarına gidip;
Vur patlasın, çal oynasın tarzında….
Şöyle gönlünüzce doya doya eğelenerek ‘yılbaşı’ kutlamaları yaptınız mı bilemem…

Doğrusunu söylemek gerekirse;
Aha geldik gidiyoruz…
Şunun şurasında bir şey kalmadı;
Ben hiç pahalı mekanlara gidip ‘yeni yıl kutlaması’ yapamadım.

İster ekonomik yetersizlikten sayın…
İster yaşama bakış felsefemden..
Neden sayarsanız sayın…

Şöyle pahalı eğlence mekanlarına gidip de,ne göbek atabildim.
Nede göbek atanların göğüslerine para sıkıştırıp ve alınlarına kağıt para yapıştırabildim!
Bütün bunları hep yılbaşı akşamları televizyonlardan seyrettim.

Neyse sözü daha fazla uzatmayalım…
Bu yılbaşında ise kendi-kedime şöyle dedim;

“Ulan nereden incindiyse oradan kopsun!”
“Yaşadığımdan daha fazla mı yaşayacağım anasını satayım!”
“Şu üç günlük dünyadan elini-eteğin çekmeden kendine bir yılbaşı-eğlence ziyafeti çek” dedim…
Ve bütün cesaretimi üstüme toplayarak İnternet Sitelerini girip, eğlence mekanlarının eğlence fiyatlarını şöyle bir göz gezdirdim;

Aboooovvv!
O da ne lan!

Adı bende saklı kalsın…
İnanmayan varsa İnternet’e girip baksın…
İlk gözüme sataşan bir Otelin ‘yeni yıl’ için bir gecelik konaklama paketi 12.000 TL..
Yanlış okumadınız, vallahi 12 bin TL…
Yani eski parayla ifade edecek olursak; 12 milyar lira…

Yok, buraya gidemem…
Buraya gidebilmem için ya bankadan 24 ay taksit ödemeli kredi çekmem gerekli…
Yada ikinci-el kullandığım arabamı satarsam ancak buraya gidebilirim…
Onun için burayı geç…
Geçtim…

Konaklamayı vazgeçip bir başka Otelin eğlence programının bilet fiyatlarına bakıyorum…
Aman Allah’ım!

Bu eğlence programının tek kişilik bileti de 2300 TL…
Yani (eski parayla) tamı-tamına 2 milyar 300 milyon…
Bir başka ifadeyle, son yapılan askeri ücret tutarı…
Geç babam geç, buda gelmez bize…

En iyisi- eskiden olduğu gibi- evde beklemek yeni yılın girişini…
Kendi mahalle bakkalımızdan kendi ekonomik standartlarımızı aşmayacak çerezler alıp evde kutlamak yeni yılın girişini…

Ancak o da ne?
Mahalledeki kuru yemişçi, çerezci de fırsata dönüştürmüş yeni yılın girişini…
Bir kilo fındık 37 TL..
Yaz gram fındık için 20 TL.
Klasik yılbaşı paketi 102 TL
Vesaire, vesaire…
Her şey ateş pahası…
Herkesin bütçesine uygun değil yani…

Gerçi ben her ne kadar “herkesin bütçesine” uygun değil ibaresi kullansam da, bu ifade herkes için geçerli değil…
Bu ifade askeri ücretlilerle ve bizim gibi emekliler için geçerli…
Her neyse…

Ne demişler;
“Beş parmağın, beşi de bir olmaz”
Kimi uzun, kimisi kısa olacak…
Bu dünyada herkes birbiriyle eşit olursa tadı-tuzu mu olur?
Olmaz…
Kimi zengin, kimi yoksul kalacak!
Ki; zenginde ‘zenginliğinin’ tadını çıkaracak…
Sizce de öyle değil mi ama?

Efendim duydunuz veya gazetelerden okudunuz mu bilmem…
Ünlü mega starımız Tarkan, yılbaşında Kuzey Kıbrıs’ta sahne alacakmış…
Ve o gece alacağı ücret 600 bin (yani 600 milyar) dolayında falanmış…

Diğer sanatçılarımızın iki-üç saatlik emeğinin karşılığı ise;
Sibel CAN 400 milyar..
Hadise 2 saatlik program için 375 milyar…
Demet AKALIN 1 saatlik program için 250 milyar..
Hande YENER sanatçımız 200 milyar
Ve Serkan KAYA isimli sanatçımızda 180 milyar karşılığında Sahne alacaklarmış…

Sizler nasıl düşünürsünüz onu bilemem ama…
Bu rakamları görüp okuyunca benim aklımdan ister-istemez şu sorular geçiyor;

Acaba 30 yıllık hizmeti olan bir Hakim, savcı veya mülki amir emekli olunca (bırakın Tarkan’ın aldığı bir gecelik ücret 600 milyardan vazgeçtim) acaba diğer sanatçıların 1 veya 2 saat içinde aldığı 250 milyar lirayı ’30 yılın karşılığı’ olarak 250 milyar alabiliyorlar mıdır?

Şimdi ben böyle bir örnek verdim diye bazılarınızda haklı olarak diyecektir ki;
“Yahu bırak hocam,sana mı düştü onların alacağı ikramiyenin azlığı veya çokluğu”
“Onlar bunun hesabını ve mukayesesini yapmıyorsa sana ne?” diye düşünenleriniz varsa eğer…
İnanın bu konunda ‘sapına kadar’ sizde haklısınız…

Bu ‘yeni yıl kutlamalarını’ ve ‘varlık-yokluk’ olayını özetleyerek sonlandıracak olursak; (ben şöyle kaba taslak düşünüyorum da;)

82 milyonluk ülke nüfusumuzu (spor deyimiyle) ifade edersek;
Yüzde 2’si AĞIR SİKLET
Kaymak tabakadan oluşuyor…

Yani bu Ağır Siklet-Kaymak Tabaka;
Yıllardır üretenlerin emeğini sömürüyor.
Elini sıcak sudan soğuk suya sokmadan yiyip-içiyor…
Yan gelip yatıyor…
Keyfine bakıyor..
Kısacası üç kuruşluk dünyada saltanatını sürdürüyor!

Birde yaklaşık yüzde 20’yi oluşturan bir tabaka var..
Onlarda ORTA SİKLET Tabakayı oluşturuyor…
Bunlarda üst düzey kamu görevlileri, şehir ve kasaba esnafları.
Yani aç ve çıplak kalmadan hayata tutunanlar..

Geriye kalan yüzde 60 ise SİNEK SİKLET kategorisine girenler.
Yani ürettiğini ‘Ağır Siklet’ takımına yedirenler…
Yani ürettiğini ‘kaymak tabakaya’ kaptırıp, kendisi aç gezenler!
Yani emeğinin karşılığını alamayan emekçiler…
Yani yetiştirdiği ürünü para etmeyenler…
Yani dört mevsim oradan-oraya koşan mevsimlik işçiler…
Yani elinde tapu gibi üniversite diploması olmasına karşın, iş bulamayıp sokaklarda serseri mayın gibi dolaşan gençler…

İşte bu sayısal çoğunluğu yüksel olan kesim genellikle SİNEK SİKLET kesimi oluşturmuş olup…
Oldum-olası bir araya gelemediği için…
Oldum-olası örgütlenmeden kaçındığı için…
Tam tersine bir araya gelip örgütlenmeyi tu-kaka saydığı için;
SİNEK SİKLET kategoride yarışmaktan ve yaşamaktan asla kurtulamayacak…
Tam tersine kendi emeğini sömürenlerin sırtını okşayıp ve onun yaşamını alkışlayacak…

Amaaaann!
‘Yılbaşı Eğlencesi’ derken, gördünüz mü nereden nereye geldik?
Her neyse…
Konuyu şöyle nokta koymak istiyorum;

Yeni yılı karşılamak için hiçbir yere gitmeyeceğim…
Biraz mısır patlatacağım…
Küçük bir tencerede patates haşlayacağım…
Bir demlikte çay demleyeceğim…
Ve elime de bir kitap alacağım…
Yeni yılın girişini böyle karşılayacağım…

Bu uzun sohbeti usanınca yarıda bıraktınız mı?
Yoksa sabredip sonuna kadar okudunuz mu?
Onu bilemem ama…
2019 yılının bu son sohbetiyle;

Tüm dostlarımın,
Sayfa okurlarımın,
Kirli savaşları reddedip;
Tüm dünyada barıştan ve kardeşlikten yana olanların;
Girecek olan 2020 yılını en samimi ve içten dileklerimle kutlar…
Sağlıkla mutluluğun iç-içe geçtiği bir yıl olmasını dilerim…