Alamıyor;

Çünkü mazot fiyatları el yakıyor!…

Traktörünün deposunu doldurup;

Türkü söyleye-söyleye tarlasını süremiyor!

Ekip-biçemiyor…

Buğday yetiştirip satamıyor…

Satamayınca da;

Yaptığı masrafların borcunu ödeyemiyor…

Ödeyemeyince de;

Ya, traktörünü satıyor, yada icralık oluyor…

Sevgili dostlar,

Değerli canlar,

Karşı-geçeden gelen savaş çığlıklarından mıdır?

Yoksa, her Allah’ın günü benzine-mazota yapılan zamların getirdiği ‘hayat pahalılığının’ yarattığı bunalımdan dolayı mıdır-nedir?

Yine selam-sabah vermeden giriverdik sohbete…

Gecikmeli de olsa;

Cümleten hepinize gönül dolusu sevgi ve selamlar…

(Dedikten sonra) şimdi sohbetimize girebiliriz diye düşünüyorum…

Ve sohbetimize sizin de çok iyi bildiğiniz şu tespitlerle başlıyorum;

Kuzeydeki -denizden komşu- ülkelerde savaş çığlıkları atılıyor…

Buğday ithal ettiğimiz tarlalar cayır-cayır yanıyor…

Karşı taraf cayır-cayır yanıyor da;

Sanki bizim bulunduğumuz taraf güllük-gülistanlık mı?

Bizim bulunduğumuz tarafta ‘geçim sıkıntısıyla’ cayır-cayır yanıyor!

Hem de öyle yanıyor ki;

Tıpkı yaz mevsiminde söndüremediğimiz çam ormanları gibi…

Durmadan benzine-mazota zam yapılıyor…

Döviz dedikleri şey yükselirken, paramızın alım-gücü değersizleşip yerlerde sürünüyor…

Enflasyon yükseldikçe-yükselip tavan yapıyor…

Toplumun yarıdan çoğu aç-arık geziyor…

İşsizlikten gına gelen gençlerin kaçabileni dışarıya kaçıyor…

Kaçamayanı ne yapacağını şaşırıyor! vesaire, vesaire…

Siz önümüzdeki günler için ne düşünürsünüz onu bilemem ama…

Bana soracak olursanız;

“Asıl kötü günler geride” diye öngörülerini söyleyenler galiba haklı çıktılar…

Ve şu sıralar öne sürülen yeni bir öngörü ise;

“Buğday ithal (satın) aldığımız ülkelerin başında gelen Ukrayna ve Rusya birbirleriyle savaşıyor.”

“Tarlalar cayır-cayır yanıyor”

Vaziyet böyle sürerse diyorlar;

“Ekmek değil, 5 liraya çıkmayı, bu gidişle 25 lirayı bulur” deniliyor…

Çıkar mı, çıkmaz mı? onu bilemeyiz…

Ancak bilinmesi gereken bir şey var ki, o da şu;

Bir zamanlar ‘buğday ambarı’ olarak tarif ettiğimiz ve övündüğümüz bizim ‘buğday tarlalarına’ ne oldu Allah aşkına?

Bu ‘buğday tarlalarına’ fabrikalar mı kuruldu?

Yoksa ‘doğrudan gelir desteği’ adı altında verilen paralar üreticinin beynini mi uyuşturdu? vesaire, vesaire…

Özetlersek;

2004 yılında 93 milyon dekar olan ‘Buğday tarlalarımız’ 2019 yılında yapılan istatistiklere göre 68,5 milyon dekara düşmüş…

(Bu son 3 yılda daha da aşağıya düşmüştür.)

Yine 2019 yılında yapılan istatistikler diyor ki;

“İthalatta buğday, 1 milyon ton ile en önde gelmiş olup ve Türkiye buğday ithal ettiği ülkelere 1.7 milyar dolar ödeme yapılıyormuş.”

Bende şimdi bu ‘matematik dışı zekamla’ diyorum ki;

“Yahu, buğday ithal etmek için milyonlarca, milyarlarca dolar parayı komisyonculara vermek ve dış ülkelere akıtmak yerine ülkemizdeki çiftçilere mazotu ‘ya çok ucuz fiyata’ verseniz de, çiftçimiz korkusuz bir şekilde tarlasına girip buğday üretse daha karlı çıkmaz mıyız?”

Yani;

Zenginlerin ‘yatlarına, botlarına’ aldığı mazotlardan ÖTV almayarak bir kıyak çekiliyor ya hani…

Acaba buna benzer bir ‘kıyağı’ da çiftçilerimize çekemez mi? diye düşünüyorum…

Ve daha fazla saçmalamadan da;

Şimdi sözü sizlere bırakıyorum…

Buyurun;

Şimdi söz sırası sizin…