Çık işin içinden çıkabilirsen…
İster üç bilinmeyenli denklem diye düşün…
İstersen alt-alta benim gibi seçenekli soruya dönüştürün..
Kara Çarşafın içinde;
A) Kadın vardır
B) Erkek vardır
C) Silahlı IŞİD Gerillası’dır
D) Sapına kadar Müslümandır
E) Ne yapacağı belli olmayan bir muammadır
Sahi bunlardan sizce hangisidir?
Nefesi derin hocaların okuyup-üfledikleri in’midir, cin’midir?
Yoksa cennet bahçelerinde dolaşan Huri’midir, Peri’midir?
Hani şimdi bu soruları sizlerle paylaşırken, aklıma birdenbire ‘Hükümet Kadın’ filminde Demet Akbağ’ın iki çarşaflı kadının arkasından seslenerek;
“Zühre sensin değil mi?”
Geriye dönen iki kadından birisi; “yok” deyince, bu kez ötekine;
“Sende değilsin?” diye kullandığı replikleri aklıma geliverdi…
Ve birde Şener şen ile İlyas Salman’ın ‘Şekerpare’ filminde İlyas Salman kara-çarşaf giyip, kadın kılığına girince Şener Şen’in;
“Yahu bu çarşafın altındaki kadın başka türlü kıvırtarak yürüyor, bu kıç bana hiç yabancı gelmiyor” diye kuşkularını belirtirdi ya…
Şimdi bu hesap ne yalan söyleyeyim, ben bu kara-çarşafların altında dolaşanların “hepsi kadın değildir” dersem, ne olur beni yadırgamayın…
Elimde değil, ben kuşkularımı bir türlü öteleyip, silemiyorum…
Sizlerde mutlaka duymuşsunuzdur ya…
New York Times gazetesinin iddiasına göre Irak’ta 800’e yakın kadının IŞİD’li ve bağlantılı olduğu iddia ediliyor..
Ve bu kadınlardan 200’e yakını da Türkiye’ye geri gönderiliyor.
Yine başka bir iddiaya göre Irak’ta IŞİD Bağlantılı 26 kadın ölüm cezasına çarptırılıyor..
Bir başka gazetenin iddiasına göre ise Irak’ta tutuklanan Türk kadınların sayısının 1000 olduğu iddia ediliyor…
Allah, Allah!
Tövbe estağfurullah!
Bu yakadan IŞİD saflarına geçen 1000 kadın ha?
Vay anasını be!
Bu 1000 kadın bu topraklarda mı yeşerip de IŞİD’li oldu?
Eğer bu topraklara yeşerip büyüdülerse;
Bunları kim ve kimler yeşertip büyüttü?
Üstelik hangi arada bunlar bu kadar çoğalıp eli silah tutar hale geldiler?
Vesaire, vesaire…
Hani en kestirme yoldan demem o ki; ‘Sebep-sonuç’ ilişkisi…
Şimdi insan ister-istemez şunu düşünmeden edemiyor;
Bu topraklarda yeşerip-göğerdikten sonra Irak topraklarında ele geçen 1000 IŞİD’li Türk kadın yakalandıysa, acaba geride ele geçmeyen kaç IŞİD’li Türk kadın var?
Üstelik bu IŞİD’li kadınlardan aramızda dolaşanlar da var mıdır?
Çık işin içinden çıkabilirsen…
Sokakta yürüyen kara çarşaflıları durdurup da;
“Dur bakalım, sen erkek misin kadın mısın?”
“İnancın gereği mi böyle giyinip dolaşıyorsun veya IŞİD’li misin?” diye soracak halimiz yok ya…
Hemde cenabı-yaradan bizlere bu kadar demokrasiyi nasip etmiş ve bize münasip görmüşken!
Kalkıp da bir başkasının özel yaşamına, mahremine dokunacak halimiz yok ya!
Hep birlikte iç-içe, kardeşçesine yaşayıp gidiyoruz işte…
Hemde hiçbir millete ve devlete nasip olmayacak bir biçimde ve öylesine özgür yaşıyoruz ki; dil, din, cins, ırk farkı gözetmiyoruz!
Bir başka ülkede canı sıkılanlar,
Kendi ülkesinde savaş çıkanlar,
Açlıktan ve zulümden kaçanlar,
Cenabı-Allah’a şükürler olsun ki, bizim ülkemize girip çıkıyorlar!
“Girip-çıkıyorlar” sözümü umarım yanlış anlamamışsınızdır..
Çünkü sahiden istedikleri zaman ülkemize girip çıkabiliyorlar!
Kimileri ve bazı art-niyetliler bu giriş-çıkışlar için her ne kadar;
“Burası yol geçen hanı mı arkadaş” diye düşünseler de…
Ve böyle yorumlasalar da…
Biz aslında böyle davranmakla ‘medeniyet’ iddiasında bulunan ve çağdaşlık egosunu zapt edemeyenlere ders veriyoruz!
Yani bir anlamda ‘insanlık dersi’ öğretiyoruz!
Neymiş efendim?
“Irak’ta yakalanan 1000 IŞİD’li kadından 200’ü ülkemize geri gönderilerek teslim edilmiş.”
Şimdi bütün bunlardan sonra sormak gerekmez mi Allah aşkına:
“bunlar ne zaman ve hangi arada böyle militan yetişmiş?”
Bu sorunun bende yanıtı yok…
Daha doğrusu bilmiyorum…
Buyurun şimdi söz sırası sizin…