İslam Dini insanların dünya ve ahiret mutluluğunun tek ve emsalsiz reçetesidir. Dareyn saadetinin başka bir yolu da yoktur. Ne var ki, İslam’ı, Allah’ın ve Rasulü’nün istediği gibi yaşamak, nefis ve şeytanın istilası altında olan bir çok insan için çok da kolay değildir.
İstikamet üzere olmak, doğruluktan ayrılmamak, adaleti tatbik etmek, hak çizgiyi takip etmek bazı insanların makam ve mevki, bazılarının mal ve mülk, bazı kimselerin şan ve şöhret sahibi olmalarına engel teşkil ediyor veya edebiliyor. Zaman ve zemin, ya da var olan şartlar bazen bir kısım insanları bu noktalara getirebiliyor.
Bu nedenle, nefis tezkiyesinden yoksun ve İslam ahlakından da mahrum olanlar; imanın lezzetini, ibadetlerin hazzını yeteri kadar alamamış olanlar bu hususta sıkıntı çekebilirler.
Ne yardan, ne de serden geçemeyen, yani hem dini atmosferden çıkmak istemeyen, hem de gayri meşru yollardan elde edilen dünya nimetlerinden de vazgeçemeyen bir çok insanımız işin kolayını bulmuştur, o da: indirilen din yerine, uydurulan dine tabi olmaktan geçer.
Nefislerini tatmin etmek, bu sahadaki boşluğu kendi mantalitelerine uygun olarak doldurmak isteyen uyanık insanlarımız için tek çare ve çıkar yol budur. Hem nalına hem mıhına vurmak, hem perhiz tutmak hem de turşu yemek, her ne derseniz deyin, değişen durum yoktur.
Bir kısım insanlarımız ise, ya cehaletlerinden, ya gafletlerinden veya ihanetlerinden dolayı, indirilen din yerine uydurulan dine tabi olmayı geçer akçe kabul ederler.
İndirilen dini yaşamaktaki sözde zorluk ve sıkıntı, uydurulan dinin yaşanmasında yoktur. Neden mi? Nedeni basit. Nasıl olsa herkes kendi dininin kural ve kaidelerini kendisi koyuyor, haram-helal sınırlarını, günah-sevap kriterlerini kendisi tespit ediyor, insanlar genel anlamda istediklerine iman ediyorlar, istediklerini de inkâr ediyorlar ve bunda da kayda değer bir sakınca görmüyorlar. Bu nedenle işler yolunda, her şey rayında devam edip gidiyor.
Netice olarak, kime sorsanız, evliya, kime rastlasanız Cennetlik. İkaz etmeye, indirilen dine göre bu tür tavırların, yaşayış tarzının batıl ve yanlış olduğunu söylemeye kalkarsanız, başınıza gelmedik kalmaz, sizden kötüsü olmaz. Olanlara göz yumar, onay verirseniz, en iyi adam siz olursunuz. Hele de bu konuda yardımcı olursanız, adamın kralısınız Ves’selam…
İndirilen din de ortada meydandadır, uydurulan din de ortada ve meydandadır. İnsanların kendi iradeleri de kendi ellerindedir. Yani, insanlar “cüz’i irade” ye sahiptirler. İşin neticesinde kesilecek olan faturayı ödemek kayd-u şartıyla herkes seçiminde serbesttir. Seç hangisini seçersen, seç-beğen al, hangisini istersen.
Ama işin hakikatine gelince;
Her ne sebeple olursa olsun, Allah’ın gönderdiği dini, O’nun istediği şekilde yaşamadıktan sonra, nasıl yaşarsanız yaşayınız, hangi yoldan giderseniz gidiniz, ne kadar ibadet-dua ve zikir yaparsanız yapınız, ne miktarda salih amel işlerseniz işleyiniz varılacak menzil bellidir. Kimse nefsini tatmin etmek veya kendisini aldatmak, insanları yanıltmak için yoğun çaba içine girmesin. Bu tür oyalanmalar öncelikle insanın kendisine ihanetidir, daha sonra da insanlığa ihanetidir. Böyle bir hareketin kimseye yararı olmaz, böyle biline.
Selam Hakk’a tabi olanlara…