Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
HALKEVLERİ’NİN YOLA GİRİŞİ DÜŞE-KALKA BUGÜNE GELİŞİ
  • 0
  • 159
  • 20 Şubat 2020 Perşembe
  • +
  • -

Yıl; 1932
Günlerden 19 Şubat…

Yani bundan 88 yıl önce…
Cumhuriyet henüz 9 yaşında..

Mustafa Kemal Atatürk diyor ki;
“Bir milletin kültür düzeyi üç safhada ölçülür;
Devlet, düşünce ve ekonomideki çalışma ve başarılarının özüyle”

Mustafa Kemal Atatürk sabırsız…
Mustafa Kemal Atatürk bir an önce düşünen ve düşündüğünü eyleme geçiren üretken bir toplum istiyor…

Mustafa Kemal Atatürk, kurtuluş savaşıyla başlattığı bağımsızlık savaşına ‘ekonomik bağımsızlıkla’ nokta koyup, tam bağımsız bir ülke istiyor…

Yüzyıllardır karanlıklar içerisinde bırakılan toplumu bir an önce aydınlığa çıkarmayı düşünüyor…

Bir an önce toplumu ilimle-bilimle buluşturup, bilimin ışığında düşünen bir toplum yaratıp, çağın en önüne geçirmek istiyor..

Nasıl ki kendisi; “Bağımsızlık benim karakterimdir” diyorsa…
Halkının da bir an önce ‘bağımsızlığa, demokrasiye ve özgürlüğe sevdalı olmasını arzu ediyor…

Ve bu düşünceden hareketle 19 Şubat 1932 tarihinde dönemin aydınlarından Dr. Reşit Galip’in öncülüğünde HALKEVLERİ’Nİ kurduruyor…

Aynı yıl 14 il merkezinde kurulan Halkevleri sayısı kapılarına kilit vurulan 1951 tarihine kadar ülke sathında 478 Halkevi ve 4322 Halkodası kuruluyor…

Ve Halkevleri’nin kurulduğu tarih 1932 yılından 1951 yılına kadar, 19 yıllık süre içerisinde öylesine aydınlatıcı, düşündürücü ve öylesine güzel çalışmaların altına imza atıyor.

Ülkenin dört-bir yanına dağılan Halkevleri ve şubeleri 1951 yılında kapatılınca da; mal varlıkları HAZİNEYE devrediliyor…

Ancak o Halkevleri ki; kapılarına kilit vurulana kadar 19 yıl içerisinde -gönüllülük esasına dayalı çalışmalarıyla- çok önemli çalışmaların altına imza atıyor ki…

Kitap okuma alışkanlığından, sağlık sorunlarına kadar…
Okuma-yazma eğitim seferberliğinden, yaşamın her alanında örgütlenme biçimine kadar her alanda öncülük yapıyor ki…

Örneğin; emeği patron tarafından sömürülen işçilerin kendi aralarında örgütlenmeleri…

Tarım alanında çalışan tarım emekçilerinin bir araya gelip kooperatifleşme yoluyla örgütlenmeleri konusunda eğitimci konferanslar vererek halkı bilinçlendirmeyi erek edinmişti Halkevleri…

Tiyatro, müzik ve sanat etkinliklerini merkezlerden alıp yurdun dört-bir köşesine kadar taşımayı hedeflediği gibi taşıyordu da..

Ki; Halkevleri bünyesinden yetişen onlarca ünlü tiyatro sanatçısı ve müzisyen çıkmıştır bünyesinden…

Ve bütün bu olumlu ve pozitif etkinliklerden toplumun bir kesimi çok memnun olurken, bir kesimi ise çok rahatsız olmuştur…

Peki hangi kesim çok rahatsız olmuştur?
Bunu bilmeyecek ne var; tabi ki egemen güçler ve kodaman kesimler rahatsız olmuştur…

Ve 1950 yılında emperyalizm güdümlü toprak ağaları, sermaye babaları iktidara gelir-gelmez ilk işleri 8 Ağustos 1951 tarihinde Halkevleri’ni kapatmak olmuştur…

Çünkü halkın topyekun bilinçlenmesi tehlikelidir…
Egemen güçlerin babadan-oğla sürdürmesi gereken iktidarlar için bir tehdittir!..

O halde ne yapıp-edip -sürülmesi istenen saltanatı- tehdit eden bu ‘aydınlanma’ ocağını başlarından bir an önce def-etmelidir!

Ki; bu düşünceden hareketle de öyle yapmışlardır…
Yani Halkevlerini kapatmışlardır…

27 Mayıs Askeri darbe sonrası statü değişikliği yapılarak Türk Kültür Derneği şekline dönüştürülmüş…

Fakat aradan çok zaman geçmeden 1963 yılında tekrar tüzük değişikliği yapılarak HALKEVLERİ’ne dönüştürülmüştür…

Mustafa Kemal Atatürk felsefesiyle -yarım bıraktığı- yerden tekrar yola girmiş; emek, özgürlük, demokrasi gibi çalışmalarına yeniden bir hız kazandırmış….

Ancak 12 Mart Darbesiyle birlikte Halkevlerinin kapılarına tekrar kilit vurulmuştur…

1973 yılında tekrar yola girmiş…
Yeniden kendisine bir çekidüzen vermiş…
Fakat bu kezde Amerikan yönetiminin “bizim çocuklar” dediği 12 Eylül darbecileri egemen güçlerin imdadına yetişmiş;
Halkevleri’nin kapılarına yeniden kilit vurulmuştur…
Ve Genel Başkanları Ahmet YILDIZ derdest edip tutuklanarak kodese tıkılmıştır…

Aradan 8 yıl geçmiştir…
Gelinmiştir 1988 yılına…
Uğraşa-didişe Halkevleri tekrar açılarak yola girmiş ve düşe kalka bugünlere kadar gelmiştir..

Şimdi özetleyerek sonlandırıp ve hep birlikte üzerinde düşünüp taşınacak olursak;
“Halkın aydınlanması ve bilinçlenmesi için -gönüllülük esasına- dayalı Halkevlerini niye kapatır yönetsel ve egemen güçler?”

İşin içinde Atatürk olduğu için mi?
Yoksa tabelasında ‘Halk’ sözcüğü geçtiği için mi?

Kapılarına kilit vurulan Köy Enstitüleri gibi ‘komünist’ falanda yetiştirmiyordu!…
Yine Köy Enstitülerinin ardılı olan Öğretmen Okulları gibi anarşist filanda yetiştirmiyordu!..

Yani halkı ‘halk örgütlemesi’ ile aydınlanmayı, bilinçlenmeyi erek edinmiş bir yapıydı Halkevleri…

Bilenlere soracak olursak; sizce de öyle değil miydi?
Buyurun şimdi sıra sizin…
Halkevi mantığı ve felsefesini (eğer yasak değilse) tekrar kullanalım da; bilenler, bilmeyenleri bilgilendirsin…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM