Devletimiz ve idarecilerimiz bu kadar puslu ve badireli ortamda bocalarken; bu ilçe meselesi de ne oluyor,nereden çıkıyor diyebilirsiniz.
1200 yılları içerisinde, doğudan öbek öbek sarkan Türk aşiretlerine yurt edinilen bir bölgeden bahsedeceğim.
Melikli, Sultaniye, Hamidiye, Osmaniye, Burhaniye gibi bazı köy ve yer isimlerine bakılırsa bahse konu yöre buram buram Türk ve tarih kokmaktadır.
Batlama havzası 1461 yılında Giresun sahillerinden önce Türkleşmiş ve Müslümanlaşmış tır.Dereli’deki kısmı Kırık (Kınık),Giresun ‘da kalan kısmı Akköy yerleşim yeri olarak biliniyordu.
Kaynağını Bektaş Yaylası etekleri ile Kurt Boğazı havzasından toplayan Batlama Deresinin üst bölümünde bulunan yöredir bahse konu olan yer.
Burası Giresun Merkez ilçemiz sınırları içerisinde bulunan isimleri: Çimşir, İnişdibi, Sultaniye, Osmaniye, Melikli, Gedikli, Sayca, Okçu, Lapa, Sıvacı, Hisargeriş, Burhaniye, Uzgara , Hamidiye,Çukurköy, Ergence dahil 16 köy den oluşuyor.
Yöre insanının soy olarak tamamı katkısız ve temizdir. Bölgede hırsızlık dahil önemli bir vakıa olmamıştır.
1990 yılı başlarında biri İnişdibi Köyü’nde,diğeri Osmaniye Köyü’nde olmak üzere iki köy belde yapılmış,bu beldelerde tam teşekküllü birer belediye başkanlıkları kurulmuştur.Ne yazık ki yörenin göç vermesi sebebi ile nüfusları 2000 kişinin altına düşmüş, bu iki belediye de 2014 yılı içinde kapatılmıştır.
Belediye olan köyler devletten belediye aracılığı ile her türlü ihtiyacını karşılarken; şu an mağdur durumdadırlar. Mahallinde aldıkları hizmetlerden mahrum olmuşlardır. Özel idare yetkilileri daha önce belediyece yapılan hizmetleri ya hiç yapamıyorlar veya gecikmeli olarak da eksik yapmaya çalışıyorlar.
Sıkıntının nedeni bölgenin geniş, yerleşim yerlerinin dağınık ve kalabalık olmasından kaynaklanıyor.
1980 li yılları ortalarında Çaldağ Beldesinden daha küçük olan ve iç bölgelerde bulunan, Çanakçı, Güce, Doğankent gibi beldeler ilçe yapılmışlardır.O zamanlar ilçe yapılan bu beldeleri büyük gösteren,Çaldağ veya İnişdibi beldelerini ise küçük algılatan beldelere bağlı köy sayılarının azlığından kaynaklanmıştır. İçinde Sayca, Çaldağı, İnişdibi gibi büyük yerleşim bölgelerini barındıran yeni kurulacak Çaldağ ilçesi; 16 köyüyle birlikte yaklaşık 20.000 nüfusuyla çok güzel bir ilçe olacaktır.
Hem şu an çok şansı bir zamandayız. İlimizi temsilen seçilen ve bu günkü Hükumette Başbakan Yardımcısı olan bir Milletvekilimiz de vardır. Sayın Canikli bu öneriye hiçte soğuk bakmayacaktır.
Kurulacak ilçenin merkezinin Çaldağ Beldesi olması daha makbuldür. Çünkü karakolu dahil bir takım daireler mevcuttur. Yenilerinin kurulmasına müsait alanı ve binaları vardır. Böylece 1980 yılı ortalarında düşünülemeyen ancak bu gün zaruret haline gelen bu ilçemiz yöre halkımızın umutlarını yeşertecek, yüzlerini güldürecektir. Böylece her yıl dışarı vermekte oldukları göç olayı azalacak, zamanla ortadan kalkacaktır.
Çaldağ veya Batlama ilçemize ilave olarak; organize olabilirse Çavuşlu ve Kovanlık beldelerimizin de ilçe olmasını dilemekteyim.
Zira ilçe yapılan beldeler gelişmekte ve büyümektedir.Önemli devlet hizmeti vatandaşın ayağına kadar gitmektedir.
Eğer Çaldağ ilçesine katılacak köyleri yetersiz bulacaklarsa; mevcut köylere ilave olarak referandum yapmak sureti ile Dereli Yavuzkemel Beldemizde bulunan Aksu, Kızıltaş, Hapan. Yuva, Konuklu, Güzyurdu, Pınarlar, Sarıyakup dahil 8 köyü daha bünyesine katılabilirler.
Şimdi Batlamalı,Çaldağlı politikacılara ve yerel iş adamlarına büyük işler düşüyor. Bu hususta yılmadan, usanmadan sonuç alıncaya kadar çabalarınızı bekliyorum.