Fındık Fiyatı Böyle mi Olmalıydı!

Fındık Fiyatı Böyle mi Olmalıydı!

 

Dünya fındık üretiminin %75’ine yakınını tek başına temin eden ülkemiz bugünlerde açıklanan fındık fiyatını tartışıyor. Geçen sene bu vakitlerde 12-13 liradan açılan ve bir ara 15-16 liralara kadar çıkan fındık fiyatı hızla geri düştü ve 8-9 liralara kadar indi. Bu inişi geç fark eden hükümet TMO’yu devreye soktu ama bu durum ne üreticiyi ne de tüccarı memnun etmedi. Açıklanmadığı için geçen yıl TMO’nun ne kadar fındık aldığını bilmiyorum. Ama devede kulak olduğu gün gibi aşikâr. O gün 10,5 lira açıklanan fiyatın yeni fındık sezonu için de geçerli olduğu Tarım Bakanı tarafından açıklandı.

Uzun süredir fındık fiyatının ne olacağını bekleyen fındık üreticisi açıklanan bu fiyatla sükûtu hayale uğradılar. Her ne kadar liberal ekonomide arz talep dengesi tarafından belirlenen bir fiyat politikasından bahsedilse de kazın ayağı hiç de öyle değil. Arz tarafını oluşturan çiftçiler küçük küçük üretimleri ile bu fiyatı oluşturacak bir güce sahip değiller. Ortağı oldukları Fiskobirlik ise uzun süredir bu oyunun dışında kaldı. Oysa bu kooperatif, en büyük alıcı olarak uzun yıllar üreticisinin yüzünü güldürmeyi başardı. Sonları ne olduysa oldu kötü olduğu söylenen yönetimler bu birliği fındık sektörünün dışında tuttular. Kendi üretiminde kullandığı fındığı bile doğrudan tüccardan aldığını sanmıyorum. Üreticinin karşısında bulunanlar ise devasa büyüklükte karteller fiyatı kolaylıkla oluşturup istedikleri fiyattan ürün temin edebiliyorlar.

Esasında fındık Karadeniz insanının sattığı tek üründür. Trabzon, Giresun ve Ordu illerinde insanlar geçimini bu üründen sağlıyorlar. Son 30-40 yıllık dönemde bu illere Adapazarı, Bolu ve Düzce gibi illerde katıldı. Esas itibariyle bu illerde toprağa ne eksen bitecek bir verimlilik var. Bu illerde insanlar 10-20 ton fındık üretip satarlarken Doğu Karadeniz’de bulunan bu üç ilde çoğu küçük üretici bir tonun altında üretim yaparak geçimini sağlamaya çalışıyor. Tabi bu illerde bir diğer handikap da her gün küçülen fındık bahçeleri. Dedenin veya babanın ölümü ile üçer beşer dönüm fındık bahçesine bakmak artık hiç verimli olmuyor.

Bunun yanında insanların kahir ekseriyetinin gurbete gitmesi de bir başka handikap. Gurbetten gelip fındığı gübrelemek ve ilaçlamak hiç de kolay bir iş değil. Hadi gübreledin, bahçe altını temizlemek, fazla ve yaramaz dalları kesmek, ışka dediğimiz yeni dalları temizlemek de başlı başına bir iş. Gurbetçinin 20-30 günlük izin döneminde bu işleri yapması da çok zor. Bunu da yaptın diyelim fındığı toplamak, taşımak, harmana indirmek, patoza verip ayıklamak ve kurutmak Karadeniz gibi yağışlı bir mevsimde çok zor işler.

Bir diğer konu da fındık bahçelerinin artık ihtiyarlamasıdır. Fındık ağaçları artık çok kalınlaştı ve eğilemez hale geldi. Dal eğerek toplama işi neredeyse tarihe karıştı. Fındık ağaçlarını artık yenileme zamanı. Tabi bir de zirai olarak kullanılan ilaçlar da hepimizi ilgilendiren bir başka konu. Yıllardır kullanılan gübreler ve ilaçlar yanında son yıllarda kullanılan ve adına kurutma ilacı denilen bir tür ilaç neslimizi yok etmeye aday olarak her yerde kullanılıyor. İlaçlar zaten az olan su kaynaklarımızı kirletirken bizleri de zehirlemeye ve öldürmeye devam ediyor. Bununla mutlaka etkin olarak mücadele etmek hepimizin görevi olmalıdır.

Esasında devletimiz nasıl hesapladığını bilmediğimiz fındık fiyat politikasını değiştirmelidir. Fındık üreticisi ürettiği fındık yanında topraklarımızın da yerinde kalmasını sağlıyor. Fındık ağacı ve diğer ağaçlar toprağımızda çok muhtemel olan erozyonu önlerken, o topraklarda tutunarak ülkemizin baş belası olan terör örgütlerine de geçit vermiyor. Fındık fiyatı belirlenirken bu sosyal etkileri mutlaka hesaba katılmalıdır.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?