Şu bayram gününde, herkes eğlenmekte, herkes gezmekte iken, bayramın geldiğinden haberi bile olmayan kadınlarımız var. Bu kadınlar Eynesilli kadınlardır…
Eynesilli kadınları bu derece meşgul eden faktör, bağ, bahçe ve muhakkak yapması olası mutat köy işleridir.
Onlar giyinip kuşanıp bayrama, tatile gidecek zaman bulamazlar. Diyeceksiniz ki bütün Giresun veya Karadeniz kadınları aynıdır. Eynesil kadınları Karadeniz’in fedakar kadınlarından daha fazla çalışır.
Evet Giresun Kadınları’da bir yönüyle bu kategorinin içindedir ama onların yaz boyu sadece fındık tarımı ile, Rizeli kadınların da çay tarımı ile işleri olur. Diğer işleri ay-nendir.
Eynesilli kadınların Mart-Kasım arası hem fındık hem de çayla ilgilenmeleri gerekir.
Eynesilli kadınlar yanı başında uzanan masmavi denize girip yüzmeye vakit bulamazlar. Zaten yüzme bilmezler. Yaz boyu serin yaylalara çıkıp dinlenemezler.
Mart ayında başlayan çaylık ve fındık bahçelerini gübreleme, mısır tarlalarını belleme, kemre taşıma gibi ağır işlerle yaza hazırlanırlar. Bu işler Mayıs ayına dek sürer. Mayıs ayında yılın ilk çay hasadı başlar. Mayıs -Haziran çay kesme, ot biçme, ot kazma gibi işlerle geçer. Temmuz ayında ikinci çay kesme işi başlar. Ağustos ayında bir yandan çay kesme işi yapılırken diğer taraftan fındık toplama işleri devreye girer. Eylül ayında fındık ayıklama, kurutma işleri yapılırken üçüncü çaylar toplanır. Ekim ayı dördüncü çay kesme işi, kışlık odunların hazırlanması, meyvelerden pekmez yapılması, diğer işlerle geçer.
Eynesil kadını sabah ezanından sonra uyuyamaz. İnek bakıyorsa; süt sağmak, hayvanı yedirmek, sütleri kaynatmak,mayalamak,yayık çalkalamak,ayranı kaynatıp süzme yapmak ilk işlerdendir.Bunlar gün ağrırken yapılmalıdır.Kahvaltı sofrası hazırlayıp evin erkeğini ve çocukları yedirmek ana görevidir.Sabah ekmeğini bile satıcıdan o alır.
Saat 07 den sonra ya kendi işine veya günlüğe gidecektir.Artık çay bahçeleri ve fındıklıklar onların yaşam ve geçim kapıları olmuştur.
Şakır şakır yağmur yağarken de bahçededir, tepesinde güneş yakarken de bahçededir. Kestiği çayı tentelemek, tenteleri yola taşımak,taşınan tentelerle çayı fabrikasının kamyonlarına teslim etmek hep onun vazifesidir.
O doğa ile haşır neşirdir.Topuklu ve yazlık ayakkabı bilmez.Ayağına geçirdiği çizme ve kara lastiktir.Bikiniyi,şortu tanımaz.Belinde peştamalı ve kuşağı vardır.Öyle sarı,mor,kızıl saçları hiç olmamıştır.Kara ve beyaz saçları hep kapalıdır.Berber kuaför tanımamıştır.Koku nedir,parfüm nasıldır kullanmaz.En güzel kokusu terdir.Kuşlar,yılanlar,örümcekler,karıncalar,bilumum böceklerle tanışıktır.Çatalla bıçakla yemesini bilmez.Parmak ve kaşık neyine yetmez.Çoğu astımlı,bronşitli,ayakları,diz kapakları kireçlidir.Geceleri ağrı kesici almadan uyuyamazlar.Kilo dertleri yoktur.Ne bulduysa onu yerler.”Allah’a şükür” derler.
Beyefendileri ile arabaya bir kaset koyup” ver elini Antalya” diyemezler. Ne kendi bütçesi, ne de beyefendinin bütçesi o masraflara yetmez…
Çocukları onlar doğurur, onlar bakar, onlar okutur,onlar büyütür.Bu işleri otomatik olarak yapar.
Erkekler ne iş yapar derseniz. Sabah kahvaltısından sonra çarşıya inip bol bol kumar ve oyun oynar. Akşam eve döner. Döner dönmez hanımının o gün aldığı yevmiye parasını ister. Öyle ya yarın çarşıda el alemin önünde paralı görünmek lazımdır. Şerefi var.Karizmayı çizdirmek olmaz.Bir de bankalardan ödenen ürün bedellerini çekip,ya kumara,ya mermiye veya içkiye taksim eder.
Hiç odun taşıyan, kemre taşıyan, ineklere ot biçen,çay tentesi taşıyan,fındık çuvalı taşıyan,çay kesen erkek eş görmedim.Varsa “devede kulak” Ama çarşıda bulunan sayısı elliye yakın olan,kahve ve çay ocaklarında oturan,uyuklayan, lak lak eden kıyafeti, eli ayağı düzgün erkek ise sözüm meclisten dışarı ganimet.
İşte o kadınlar; sabah akşam bu kadar işinin arasında bu erkeklere de hizmet eder. Vesselam çok ,çok zordur Eynesil’de kadın olmak..
Onlar şu an makas ellerinde bahçelerde.