Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
ESKİDEN MAYISYEDİSİ YAPILIRDI  GELENEKSEL İNANAÇLARI VARDI 
  • 0
  • 194
  • 20 Mayıs 2021 Perşembe
  • +
  • -

Ve bu geleneksel ‘Çepni’ kültürü;

Yaklaşık iki bin yıl önce Orta Asya’dan yola çıktı…

Ve günümüze kadar kırıla-döküle ulaştı…

Sevgili dostlar,

Değerli canlar,

Bugün; (miladi takvime göre) 20 Mayıs…

Rumi takvime göre; Mayısın yedisi…

Yani;

Çepni (Türkü/Türkmenlerinin) bu tarihte kendi ritüel inançlarını hep birlikte ve bir ‘şölen havasında’ derelerin-denizle buluştuğu yerlerde kutladıkları bir günün adıdır; Mayıs-yedisi…

Ve geçmişte bölgemizde bu etkinlikler genellikle şuralarda yapılırdı;

Giresun’da Aksu deresi ağzı…

Bulancak, Görele ve Espiye’de…

Trabzon tarafında Beşikdüzü’nde…

Ordu’da…

Yason Burnu, Yalıköy ve Fatsa’da da ‘Mayıs Yedisi’ şölenleri yapılırdı.

Ve Doğu Karadeniz’in en görkemli ‘Mayıs Yedisi’ ise Giresun-Aksu Ağzında yapılırdı…

Ta ki, 1990’lı yılların başına kadar…

Yani; Giresun Belediyesinin ‘Aksu Festivali’ adı altında organizasyon yapana kadar…

Ancak bu geleneği az önce ismini verdiğimiz il ve ilçeler bıraktı. Ve isim değişikliği de yapılsa, birçok ritüelleri kaybolsa da, Giresun’da bu etkinliğin yapılmasına devam ediliyor…

(Fakat ben bugünkü sohbetimizde çok-çok eski ‘Mayıs Yedisi’ şöleni ve etkinliklerinden söz edip, özetlemeye çalışacağım.)

Örneğin;

60-70 yıl ve daha geri yıllara giderek…

Sohbetimizin giriş bölümünde de söz ettiğim gibi;

Mayıs-Yedisi Şölenleri; Orta Asya’dan yola çıkmış bir Çepni Türkmen’i geleneğidir…

Ve inançsal değerlerinin içerisinde ‘şaman inancı’ olduğu kadar, Alevi inancı taşıyan;

Üçler-Beşler-Yediler-On ikiler ve kırklar meclisi inancı da vardır..

(Bir-iki örnek vererek betimleyecek olursak;)

Örneğin, Aksu deresinin yola çıktığı Karagöl yaylası ve dağlarında;

Kırklar tepesi…

Ve beş göl vardır…

Aksu deresinin yola çıktığı köyün adı; Aksu Köyüdür…

Vadinin adı; Aksu vadisidir…

Aksu deresinin-denizle buluştuğu yeri adı; Aksu Ağzıdır…

Yani, yolculuğu üç isim alarak tamamlanır…

Ve Mayıs-Yedisi daha çok hangi ritüel inançlarla beslenir?

Çok kısa olmak koşuluyla onu da özetlemeye çalışalım;

Sizlerin de çok iyi bildiği gibi ‘AK’ sözcüğü temiz anlamında kullanılır…

Bu nedenle de Aksu Deresinin çok temiz olduğuna inanılır…

Hatta Mayıs-Yedisi güneş doğmadan…

Yani şafak sökmeden ‘Peri kızlarının’ dereye girerek yıkandığını ve akan suyu daha da temizlediğine…

‘Peri Kızlarıyla’ dereye hangi kız girerse, dertlerinin ötelendiğine…

Ve dileklerinin yerine getirildiğine inanılır…

Hatta bu inancı pekiştirmek için türkü bile yakılmıştır;

“Aksu derler adına (ah canım mercanım)

Soğuktur inadına, (bir tanem)

İçinler erer imiş (ah canım mercanım)

Hemencecik muradına. (bir tanem)

Atma da taşı sinelerim yareli yareli…” (TRT arşivlerinde vardır)

Ve Aksu deresinin ‘Mayıs Yedisi’ şafağında, güneş doğmadan Peri kızlarının suya girerek yıkanmasına inanılmaktadır ki;

Yörenin kızları da (çok eski tarihlerde) güneş doğmadan Giresun Adası karşısında denizle buluşan Aksu Ağzına gelirler…

Dilek dileyecek kızlar anaların ve yetişkin kadınların tuttuğu çarşaf içinde soyunup denize girerler…

Dualarını yapıp ve dileklerini dilerler…

Sonra da ‘susakla’ (keşkülle) başlarından aşağı ‘yedi çift-bir tek’ su dökerek yıkanırlar…

Ve ‘dileklerinin kabul olabilmesi içinde’ su döktükleri ‘keşkülü’ yine bir dua eşliğinde denize bırakırlar…

Yine yetişkin kadınların yardımıyla giyinip dışarı çıkarlar…

Kumsalın üzerinden yedi çift-bir tek taş toplarlar…

Ve arkalarını denize dönerek, bu dileklerini de denize atarlar…

Bitmedi…

Daha üç kerede -dilekler tazelenip- saçayaktan geçilecek…

Sonra kayıklara ve motorlara binilerek üç kez de -dualar eşliğinde- Giresun Adasının dolaşılacak…

Ve daha sonra tekrar karaya çıkılacak…

Yetti mi?

Yetmez…

Birde karayı çıkınca yedi kez de denizin kenara getirdiği dalganın üzerinden atlanılması gerekli…

Eğer atlanılmazsa; zorlukların üzerinden gelinemez!…

(Daha birkaç ritüel daha var ama şimdilik bu kadar yeter diyor)

Ve özetleyerek sohbetimizi tatlıya bağlamak istiyorum….

Efendim;

Eskiden ‘Mayıs Yedisi’ panayırlarını yöre halkı doğaçlama olarak kendisi kurar ve inançsal ritüellerini yerine getirirdi…

Örneğin;

Evden gelirken çoluğu-çocuğuyla, eşi-dostuyla ne yemek istiyorsa evden hazırlayıp getirirdi…

Kurulan panayır yerindense; sadece kendisinin yapamadığı imal ürünleri satın alırdı…

Eşiyle-dostuyla birlikte eğlenmek mı istiyor?

Köyden gelirken; davuluyla-zurnasıyla, kemençesiyle-gırnatasını da yanında getirirdi…

Ve zabıta korkusu, protokol kaygısı olmadan gönlünce eğlenirdi…

Daha sonrada yine güle-oynaya evine dönerdi…

Hoş kalın…

Hoşça kalalım,

Hep birlikte sağlık ve esenlik içinde olalım…

Eğer yaşayabilirsek; güzel günleri hep birlikte yaşayalım…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM