Günümüzdeyse;

Bu çetelerin yerini soyguncu ve vurguncu çeteler aldı…

Gün geçmiyor ki;

Yeni bir ‘çete’ ismi duymayalım…

İçişleri Bakanı diyor ki;

“38’i ulusal…

14’ü uluslararası…

68’i bölgesel…

303’ü yerel olmak üzere;

10 ayda 424 suç örgütünü çökerttik” diyor…

Şimdi bu resmi bilgiler ışığında biz kalkıp da;

‘Ülkemizin dört-bir yanını mafya ve çete örgütleri sarmış…

Meşru yönetimlerin içine gayrimeşru yönetimler karışmış…

Toplum hangi yönetim biçiminin ardından gideceğini şaşırmış” desek;

Bize demediklerini bırakmazlar…

Bir içim su da boğmaya kalkarlar…

Örneğin desek ki;

‘1996 yılında Susurluk’ta yaşanan bir trafik kazası sonucu ortaya çıkan ‘devlet-polis-mafya’ ilişkileri, günümüzde çoğalarak daha da karmaşık bir hal aldı.” demeye kalksak;

“Seni gidi vatan haini seni, seni gidi servet düşmanı seni” diyerek, yağlı urganlarda asarlar…

Televizyonlarda hangi kanalı açarsanız açın;

Ana haberlerin en başında ‘mafya, suç örgütü ve çete’ haberleri yer alıyor…

Haberlerin içinde suç örgütleriyle ilişkilendirilen ya bir yüksek rütbeli bürokrat, ya da makamı-mevkii, kellesi-kulağı yerinde olan bir siyasetçi çıkıyor…

Hadi bunlara az-buçuk alıştık diyelim;

Ordunun içinde ‘generallik’ rütbesine erişmiş ve Suriye’de görev yapan bir komutanın insan kaçakçılığı yapma işini hangi teraziye koyup da tartacağız?

Kısacası;

Televizyonunuzun hangi kanalını açsanız…

Mafya çetesi ve suç örgütü haberlerine rastlarsınız…

Hani derler ya;

‘At izi, it izine karıştı’ diye…

Vallahi bu söz, tam da günümüzü anlatan bir söz dizini…

Neden böyle diyorum?

Neden böyle düşünüyorum?

Nedenini hemen açıklıyayım;

Biz ‘Çete’ denilince, soygun yapan çeteler aklımıza gelmezdi…

Kuvvayi Milliye Ordusuna katılan kahraman Kuvvayi Seyyare Çeteleri aklımıza gelirdi…

Örneğin;

Karadeniz yöresinde (Topal) Osman Ağa Çeteleri…

Ege bölgesinde ve batıda;

Çerkez Ethem’in Çeteleri…

Yörük Ali ve Demircioğlu Mehmet Efe’nin Çeteleri…

Ülkesinin bağımsızlığı için ölümüne savaşanlardan;

Antepli Şahin Beyi…

Maraşlı Sütçü İmamı…

Erzurumlu Nene Hatun’u bu ülkenin çıkarı için savaşanları biliriz…

Biz ‘çete’ denilince aklımıza şu türkünün sözleri gelir;

‘Kolumu salladım taşlar oynadı,

Karataş içinde çete kaynadı,

Di yeri yeri kumandanlar yeri,

Çetelerim gidiyor dönmüyor geri

Çekerim çekerim gitmez kadana,

Fransız kurşunu değmez adama

Dönmezsem haber verin anama

Di yeri yeri kumandanlar yeri

Çetelerim gidiyor dönmüyor geri..

Şişkonun damından atladım geldim

Cephanem döküldü topladım geldim

Hayın düşmanları pakladım geldim

Di yeri yeri kumandanlar yeri

Çetelerim gidiyor dönmüyor geri…

Fransız’ın başında kırmızı fesler

Atılıyor bombalar gelmiyor sesler

Ruhları çekilmiş kalmış kafesler

Di yeri yeri kumandanlar yeri

Çetelerim gidiyor dönmüyor geri..”

Türkünün sözlerinden de anlaşılacağı üzere;

Bizim bildiğimiz ‘Çeteler’ soygunculara, vurgunculara karşı dövüşüyordu…

Kendi vatandaşlarını soyup-soğana çevirmiyor…

Ve kimsenin sırtından gözdağı vererek asalak geçinmiyor;

Tam tersine ülkesine korku salan emperyalistlerden ve onun işbirlikçilerinden korumaya çalışıyordu…

Özetlersek;

Ülkemizde ne kadar mafya çetesi var bilmiyoruz…

Ancak suç örgütü ‘çeteler’ daha çok büyük kentlerde olsa da;

Her ilde en az bir ‘suç çetesinin’ olabileceğini tahmin ediyoruz…

Bir başka merakımız da;

Ülkemizde gün geçtikçe mafya ve suç örgütleri neden bu kadar çoğalıyor?

Yabancı ülkelerden kaçan ‘suç örgütü liderleri’ neden bizim ülkemize geliyor?

Kırmızı bültenlerle arananlar, neden hep bizim ülkemizde yakalanıyor?

Sizce bu soruların bir yanıtı olması gerekmiyor mu?

Buyurun;

Şimdi söz sırası sizin…