Ama asıl dinlemesi gerekenler;

Dinlediğini yaşamın pratiğine aktarıp ve daha geniş kitlelere taşıması gereken gençler ne yazık ki yoktu…

Halbuki yapılan bu tür toplantılar;

Vahşi soygun düzeniyle yok edilen dağlar-taşlar…

Gürül-gürül akan dereler-ırmaklar;

Göz, göre-göre tarumar edilmesin ve gelecek kuşaklara güzel bir doğa teslim edilsin diye düşünülen bu toplantı da daha çok gençler bulunmalıydı…

Jeolojik oluşum ve değişimlerle değil;

Ulusal ve küresel ölçekte işbirliği yapan özel şirketlerin daha çok para kazanması için yok edilmeye çalışılan ekolojik yıkımlara karşı nasıl mücadele edilmesi gerektiğini bilmemiz gereken güzel bir toplantıydı bu toplantı…

‘GİRESUN’DA EKOLOJİK YIKIMLA MÜCADELEYİ KONUŞUYORUZ’ başlığı altında düzenlenen bu güzel organizasyonu, bazı sivil örgüt ve siyasi partilerden oluşan ‘GİRESUN DEMOKRASİ PLATFORMU’ düzenlemiş…

Ve ‘Ekolojik Yıkımla Mücadele’ konusunda ‘bilgilendirme’ yapmak içinde akademisyen;

Prof. Dr. Emine Beyza ÜSTÜN

TBB Çevre ve Kent Hukuku Komisyon Üyesi; Av. C. Uygar ERDEM

Ekoloji Yazarı; Cemil AKSU, konuşmacı olarak davet edilmiş…

Ön konuşmacılar olarak;

Önce (Ekoloji Yazarı) Cemil AKSU, somut örnekler vererek çok güzel ve kapsamlı bir konuşma yaptı…

Ardından Çevre ve Kent Hukuku Komisyon Üyesi Av. Cevat Uygar ERDEM, ekolojik yıkımla ilgili hukuksal mücadeleyi ülke sathında verilen mücadeleyi ’emsal örnekler’ vererek anlattı..

Dünyada ve ülkemizde meydana gelen ‘ekolojik yıkım’ ve edilmesi gereken mücadeleyi akademik ve bilimsel bir şekilde anlatmak için;

Prof. Dr. Emine Beyza ÜSTÜN, anlatmak istediği konuya öylesine güzel bir giriş yaptı ki, bütün dinleyicileri pür-dikkat kendi üzerine odakladı…

Hani bir söz vardır;

“Herkes sakız çiğner ama Ayşe hanım gibi şişirip patlatamaz” diye bir tanımlama yapılır ya…

Akademisyen kimlikli Prof. Dr. Emine Beyza Üstün’de, herkesin en kolay anlayacağı bir sadelikle ve öylesine güzel bir sunum yaptı ki;

Acele işi olup, salondan gitmesi gerekenler bile salondan çıkmak istemedi…

Kısacası;

Bir konu bu kadar mı güzel anlatılır Allah aşkına?

Bu kadar mı güzel ve sade bir dil kullanılır?

Bir konu anlatılırken;

Salonda bulunan bütün dinleyicileri efsunlamış gibi ne kadarda güzel ve pür-dikkat dinletti kendini Prof. Dr. Emine Beyza Üstün…

İşte bu yüzden diyorum;

Keşke salondaki dinleyicilerin çoğunluğu gençlik kesiminden olsa diye…

Ki, çoğunluktan vazgeçtim;

Salonda 45 yaşın altında üç kişi vardı, yada bilemedin dört kişi…

Yani, hepsi 45’in üzerinde olup, yetişkin ve ergin kişiler dinledi bu ‘ekolojik yıkım’ üzerine yapılan sunumları…

Hele hele E. Beyza ÜSTÜN hanımefendi, orman yangınlarında mağdur olan bir kadının konuşmasını örnekledi ki, içim sızladı…

Hatta içimin sızlaması yetmemiş gibi ‘çevreci duyarsızlığımın’ yetersiz kaldığından utandım bile diyebilirim…

Beyza Hanım, orman yangınlarında evi yanıp, kül olan kadına soruyor; “Evin mi yandı?” diye…

Kadın yanan ormanları göstererek;

“Evimin yanmasını bir tarafa bırak, ormanlarımız yanıp kül oldu ormanlarımız” dedikten sonra da…

Kendisinin ne yiyip-içeceğini bir tarafa bırakıp;

“Ben bundan sonra ineğime ne yedireceğim?” diyerek, önce ineğinin ne yiyeceğini düşünüyor.

Ve daha sonrada;

“Ormanlarda yaşayan bütün börtü-böcek yanıp yok oldu…”

“Yanıp da yaralı kalan hayvanların yarasını kimler saracak” diye dertleniyor evi yanan köylü kadın…

Bu ‘doğanın tahribatı’ ve ‘ekolojik yıkım’ üzerine yaptığımız bu sohbeti, özetleyerek sonlandıracak olursak, şöyle sonlandırmak istiyorum;

Öncelikle ‘Giresun Demokrasi Platformunun’ içinde her kim yer alıyorsa, onlara yürekten teşekkür ediyorum…

Ancak, teşekkürle birlikte;

“Keşke bu toplantıya ‘yetişkinlerden’ daha çok gençler davet edilseydi” diye de düşünmekten kendimi geri alamıyorum…

Bu güzel organizasyonun asıl ‘dinleyici özneleri’ gençler olmalıydı…

Salonu daha çok gençler doldurmalıydı…

Gençler olmalıydı ki;

Ekolojik yıkımla mücadele konusunda, gençler biz yetişkinlere yön vermeliydi…

Son söz;

Giresun Demokrasi Platformunun 5 Mart Cumartesi günü saat: 13.30 da KESK Konferans Salonunda organize ettiği ‘EKOLOJİK YIKIMLA MÜCADELE’ konulu organizasyonu 100 kişinin değil, en az 1000 kişilik salonlarda verilip ‘dinlenmesini’ isterdim…

Hoş kalın,

Hoşça kalalım,

Sağlık ve esenlik içinde olalım…

Ve bununla birlikte;

Doğanın yok edilmesine duyarsız kalmayalım…