Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
EĞİTİM SİSTEMİ ZATEN KARIŞIKTI ŞU SÜREÇTE İYİDEN İYİYE KARIŞTI
  • 0
  • 280
  • 11 Mart 2021 Perşembe
  • +
  • -

Yani milli eğitim sistemimiz;

Zilli eğitim…

Zilsiz eğitim diye ikiye ayrıldı…

Şu sıralar kullanılan ifadeyle söyleyecek olursak;

Yüz-yüze yapılan eğitim…

Teknolojik araç-gereçlerle uzaktan yapılan eğitim…

Birde sayın Milli Eğitim Bakanımızın sahip olduğu okullar gibi Özel okullarda yapılan eğitim var ama;

Bu konu şimdilik bizim sohbet konumuzun dışında…

Yani;

Özel Okulların sisteminde bu zamana kadar herhangi bir karışıklık olmadığı için onların her zaman olduğu gibi işleri kıvamında!…

Onun için biz bugün daha çok ‘özellerin’ değil de ‘çoğunluğu’ yakından ilgilendirmesi gereken eğitim sistemine ve onun karmaşık, anlaşılmazlığı üzerine sohbet edelim…

Ve konuya şöyle girelim;

Şu korona virüsü nedeniyle geçtiğimiz mart ayından bu yana okullarımızda zil çalmıyor…

Eğitim yapılmıyor…

Yapılmak istense de;

Nasıl yapılması gerektiğine bir türlü karar verilemiyor…

Bir gün diyorlar;

“Derslik sayılarını ve öğretmen sayılarını çoğaltalım, başta köy okulları olmak üzere bütün okullarımızı eğitime açalım.”

Bir başka gün;

“Öğrencilerin yarısına yüz-yüze ve diğer yarısına da uzaktan eğitim verelim.”

Ve aradan bir hafta geçiyor;

“Milyonlarca öğrenciye bilgisayar, tablet gibi araç-gereç almaya gerek yok. En iyisi teknolojik araç-gereçleri olanlara uzaktan eğitim, ve diğerlerine de yüz-yüze eğitim verelim” gibi buna benzer kararlar alıyorlar haftada-bir…

Ve en sonunda da şöyle bir çözüm buluyorlar;

“En iyisi liselere geçiş sınavına girecek 8. sınıflarla, üniversite sınavlarına girecek olan lise son sınıf olan 12. sınıflara yüz-yüze eğitim verelim.” diyorlar…

Ve haftalık programı da şöyle belirliyorlar;

8 Sınıfların mevcudu çok kalabalık olması ve sınıfın bölünmesini gerektiren durumlarda 12 saat ders verilecek…

Diğer durumlarda ise 22 saat yüz-yüze eğitim yapılacak…

Ve yüz-yüze yapılan eğitimde işlenecek dersler ise şunlar;

Türkçe

Matematik

Fen Bilimleri

T.C İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

Yabancı Dil

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersleri…

Devam mecburiyeti yok…

Yani aileler isterse çocuklarını okula gönderebilirler, isterlerse göndermeyebilirler…

Yani; öğrenciler okula gelmedi diye ‘devamsızlıktan’ sınıfta kalacak diye herhangi bir tehlike yok!…

Şimdi buraya kadar anlattıklarımdan ne anladınız, neyi anlamadınız bunu bilemem ama…

Bazılarınızın da zihninden şu sorular geçecektir diye düşünüyorum;

“Yahu sen ne anlatıyorsun Allah aşkına?”

“Şu ana kadar anlattıklarından hiçbir şey anlamadık” diye soruyorsanız yanıtım en kestirme yoldan şöyle olur;

“Sanki ben anlattıklarımdan bir şey anladım mı?”

İşin doğrusunu söylemek gerekirse;

“Anlatılanlardan bende bir şey anlamadım.”

Sadece anladığım kadarıyla anlatmaya çalıştım…

Ha, aklıma geldi…

Birde derse girecek öğretmenlere ‘korona aşısı vurma’ konusu vardı biliyorsunuz…

Sanırım bu konuda yaşanan karmaşıklığın içerisinde unutuldu veya güme gitti!

Veya da ne bilim ben;

“Öğretmenleri oldum-olası çile çektiği için naturası sağlamdır”

“Onlara bir şey olmaz”

“Olsa da alt tarafı öğretmen işte” diye düşünmüş olabilirler…

Halbuki gönül isterdi ki;

Sağılık personellerinin arkasından önemsenenler derse girecek olan öğretmenler olmalıydı…

Öğretmenler tehlikeli bölgeden kurtarılmalıydı…

Çünkü;

Uçurumdan aşağını yuvarlanıp giden eğitimin kurtarılması; önce öğretmenlerin tehlikelerden uzak ve mutlu edilmesiyle mümkündür.

Ama nerdeeeee!?

Bohça imamları; bütçe imamı olduğu günden bu yana öğretmenin pabucu dama atıldı…

Halbuki bir zamanlar öğretmenin değeri varmış…

Protokol da yeri varmış…

Maaşını bile milletvekillerinden daha fazla alırmış….

Ve bir zamanlar;

“Öğretmene varamadım,

Naylon çorap giyemedim

Muradıma eremedim” diye türküler yakılırmış…

Ya şu türkünün sözlerine ne demeli;

Öğretmen kutsaldır ana gibi

Öğretmen kutsaldır baba gibi

Öpülesi elleri var

Şirin tatlı dilleri var

Öğretmen öğretir A, B, C

Öğretmen öğretir K, L, M

İlk öğretmenin kim senin

Kim öğretti alfabeyi

Bir hak için kırk yıl

Köle olunuyorsa

Yirmi dokuz kere kırk yıl

Kölesiyiz öğretmenin.”

Türküde geçen ‘kölesiyiz’ sözü sadece bir benzetmedir…

Yani;

Bu zamana kadar hiçbir öğretmen, emek verdiği yetiştirdiği öğrencilerinin kendisine ‘kul-köle’ olmasını istememiştir…

İstemez de..

Özet olarak demek isterim ki;

Bu eğitim karmaşası ne zaman son bulacak?

Ne zaman rayına oturacak?

Diyelim ki bu korona tehlikesi sürüp gidiyor…

(İnşallah bir an önce bitsin bitmesine de)

Diyelim ki; birkaç yıldır sürüp gidecek…

O zaman ‘eğitim-öğretim’ nasıl yapılacak?

Daha doğrusu;

İleriye dönük -önlem alıcı- projeler var mı?

Yapılıyor mu?

Açıkçası şimdilik bunu bilmiyoruz…

Ve ne yalan söyleyeyim;

Üstümüze vazife olmasa da doğrusu merak ediyoruz…

Eeee?

Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM