Dünya tamahkârlığı, dünya tutkusu, âhireti unutarak yaşamak ahirette bizi sıkıntıya sokacak en mühim meseleler. O yüzden Kur’an “sakın sizi dünya hayatı aldatmasın” (Fatır 35/5) şeklinde uyarıda bulunur. O yüzden dikkat etmek lazım.
Elbette dünya bizimdir. Bize verilmiştir. Meşru sınırlar içerisinde dünyadan faydalanacağız. Lâkin söz konusu meşru sınırları aşarak sanki ahiret yokmuş gibi yaşanırsa, nereden gelirse gelsin küpünü doldurmaya bak anlayışı ile yaşanırsa ebedî hayatımızı mahvetmiş oluruz. “Nereden gelirse gelsin küpünü doldurmaya bak!” anlayışı müslümanın kitabında yoktur. Müslüman, “nereden gelirse gelsin” demez. “Helâlinden gelsin” der. Müslüman helâlden kazanır helâl yola harcar.
Diğer taraftan din ve dine dair bir çok şey hayatın dar bir alanına hapsediliyor. Şunu demek istiyorum. Bir kısım kardeşlerimiz din ve dine dair bir çok şeyi cami gibi belirli mekanlar ve belirli gün ve gecelerle sınırlı tutuyor. Sosyal hayatta din görünür olmuyor. Dünyevileşmenin etkisiyle din ve dine dair birçok şey sönük kalıyor. Çok da önemsenmiyor. “Bir yolunu bulur cennete gireriz, cennete ben girmeyeceğim de filan sarhoş, filan kumarbaz yahut şu fırıldak adam mı girecek?” diyor kendi kendine ve böylece kendisini avutuyor. Sonuçta kendisi de dinin emir ve yasakları noktasında gevşek davranıyor. Camide Allah hatırlanırken cami dışına çıkıldığında caddede, sokakta, bağda-bahçede, işyerinde Allah unutuluyor. Allah’ın emirleri kulak ardı ediliyor.
Bizim Giresun yöresinden bir misal verelim. Fındık hasadı zamanı öğle namazı vakti fındık bahçesinde geçiyor. Bazı kardeşlerimiz normalde namaz kıldığı halde fındık bahçesinde namazı terk ediyor ve akşama kaza ederim diyor. Bazen de bahçede abdest alacak su yok bahanesi ileri sürülüyor. Ama samimi değil. Zira sabah evden çıkarken öğlen içeceği çayın hesabını yaparak çay suyunu yanında götürüyor da kılacağı namazın abdesti için su bulamıyor. Akşama kaza ederim diye namaz kazaya bırakılamaz. Bu ciddiyetsizliktir.
Yine mesela şehirlerarası otobüs yolculuklarında otobüs firmalarının birçoğunun namaz hassasiyeti yok malum. Ama burada tüm sorumluluk onlarda değil bana göre. Yolcular da bu konuda hassas olmalı. Eğer yolcular biletini alırken “siz namaz vakitlerine riayet ediyor musunuz?” diye sorarak biletini alsa inanın söz konusu firma müşteri kaybetmemek için bu yönde düzenleme yapacaktır. Hatta bilete “firmamız namaz vakitlerine riayet etmektedir” ibaresini bile yazacaktır. Şunu demek istiyorum. Bu yolculuklarda 50 kişilik bir otobüste sadece 3-5 kişi namazla dertleniyor, hatta bu sayı bazen 1-2 bile olabiliyor. Şuradan biliyorum. Fi tarihinde Giresun-Bursa arası seyahat ederken akşam namazı için uzun uğraşlar sonucu otobüsü durdurmayı başardım. Abdestim vardı ve diğer yolcuları bekletmemek için hemen namazımı kılıp geldim. Otobüsten namaz için sadece ben indim. Hâlbuki otobüs ful dolu idi. Sigara ve diğer ihtiyaçlar için inen oldu ama namaza gelen olmadı. Ve o otobüste namaz için yırtınan sadece ben oldum.
Hâlbuki o otobüste beş vakit namazını kılan birçok insan vardı. Yolculukta namazların düşeceğini mi sanıyorlar yoksa “sonra kaza ederim” mi diye düşündüler bilinmez.
Yine bundan seneler önce Bursa- Giresun arası otobüs yolculuğum sırasında sabah namazı vakti daralmış, muavine müsait yerde namaz için durmalarını rica etmiştim. Dinlemediler. Bir de “sonra kaza et!” diye küstahça fetva verdiler! Ben de, “o zaman beni indirin siz devam edin” dedim. Başka çarem de yoktu. Az sonra otobüs durdu ve muavin beyefendi inebilirsiniz dedi. Dedi ama durduğu yer kuş uçmaz kervan geçmez bir yerdi. Bunun üzerine beni cami olan yerde indirin dedim. Birkaç dakika sonra otobüs bir cami karşısında durdu. İndim koşarak camiye koştum ve namazımı kıldım Benimle birlikte koca otobüsten sadece bir kişi daha indi namaz için.
Şehirlerarası otobüs yolculuklarında Müslüman için namaz konusu sıkıntılı. Ancak Allah’a hamdolsun ki Diyanet İşleri Başkanlığımız bu sıkıntının aşılabilmesi için ilgili bakanlıklara bir tavsiye yazısı gönderdi. İnşallah çözülür. Aslında çözüm çok basit. Öyle iddia edildiği gibi sefer saatlerinde gecikmelere filan sebep de olmayacaktır. Esasen sadece sabah namazlarına dikkat edilse bile yolculuklarda namaz sorunu çözülecektir. Zira diğer vakitler için dinin ruhsatlarından faydalanılarak cem(öğle-ikindi namazlarını birlikte, akşam-yatsı namazlarını birlikte kılma) ve kasr(yolculukta dört rekatlı namazları iki rekat kılma) yapılabilir. Bu şekilde zaten normal molalara denk gelir. Ama namaz kılacak kişi de dikkatli olacak, hızlı hareket edecek, dinin ruhsatlarını kullanacak. Namaz vakitlerine göre molalarda sıkıntı sadece namaz vakitlerinin sabit saatlerde olmaması olacak. Mesela Giresun’da akşam namazı vakti kışın en kısa günlerde 17.09’da girmekte, sabah namazı vakti 07.41’de çıkmaktadır. Yılın en uzun günlerinde akşam namazı vakti 20:09’da girerken, sabah namazı vakti 04.48’de çıkmaktadır. Benim tavsiyem sadece sabah namazları için 10 dakikalık mola verilse sıkıntı aşılacaktır. Tekrar belirtelim burada esas belirleyici müşteridir. Yemek-sigara vs için mola beklerken ahireti için son derece önemli olan namazı için de hassa olmalıdır.
Özetle belirtelim. Müslüman inandığı değerler hususunda ciddi olmalıdır. Ahiretin tarlası olan dünyayı çarçur etmemelidir. Dünyanın cazibesine kapılarak geçici olan bu dünyayı ebedi olan ahirete değişmemelidir. Rabbimiz ne diyordu hatırlayalım:
“Fakat siz ey İnsanlar! Âhiret daha hayırlı ve daha devamlı olduğu halde dünya hayatını tercih ediyorsunuz. (A’la 87/16-17)