Neyin “helal” neyin “haram” olduğunu üç aşağı beş yukarı herkes bilir. İçkinin haram olduğunu ilk defa şimdi duydum, piyangonun haram olduğunu ilk defa bu Cuma duydum, zinanın -zamparalığın haram olduğunu yeni duydum, ya da faizin, stokçuluğun haram olduğunu bugüne kadar bilmiyordum diyen var mı? Namazın beş vakit farz olduğunu yeni duyan var mı? Yok. Demek ki sorun bilgi sorunu değil. Sorun o bilgiyi hayata geçirememe sorunu. Yapılan bir araştırmaya göre Müslüman ülkemizde beş vakit namaz kılanların oranı yüzde 30. Hâlbuki namazsız cennete gitmenin bir formülü yok. En azından biz bulamadık. Mahşerde “ilk hesabın” namazdan olacağını da Efendimiz(sav)den öğreniyoruz.
Şimdi hayal et. İsrafil (as) sûra ikinci defa üfürmüş ve sen de kabrinden kalkmış hesap meydanına varmışsın. Hesap sırası sana gelmiş.
Rabbin soruyor. Namaz?! Namaz mı? O da ne? Sen daha namaza başlayacakken Azrail gelip seni götürmüş dünyadan. Namaz sorusunda çakılıp kaldın. Çalışmadığın yerden çıktı işte. Ne yapacaksın şimdi? Namazın yerine neyi versen kabul olur? Dünyadaki neyi versen namaz yerine sayılır? Sayılırsa kaç namaza, kaç vakit namaza kaç rekat namaza denk gelecek?
Ama şurasını bilelim ki hiçbir ibadet hiçbir ibadetin yerine sayılmayacak. Yapılan tüm hayır hasenât, iyilikler zaten amel defterinin, hayat albümünün ilerleyen sayfalarında kayıtlıdır. Ama daha defterin başındasın. İlk ders namaz.
Yapılan hiçbir iyilik yok olmaz. (Tevbe9/120, Hud 11/123, Kehf 18/30) Defterinde kayıtlıdır. Mahşerde onu hazır bulacaksın. Ne eksik ne fazla. Rabbin kimseye zulmetmez (Âl-i İmran 3/200, Kehf 18/49).
Mahşerdeki tüm sıkıntıların kaynağı ne biliyor musunuz? Dünyada “dengesiz yaşamak”. Dünya ahiret dengesini tutturamamak. Ahiret yokmuş gibi yaşamak. Dünya hayatının hesabının ilahi mahkemede tek tek, kalem kalem sorulacağını unutmak.
Dünya ahiretin kazanma yeri. Bu manada dünya tarla. Ekme yeri. Hasadı ahirette olacak. Dünya yüzünden ahireti mahvetmemek lazım. Geçici hayat yüzünden kalıcı hayatı batırmamak lazım. Dünya geçici ahiret kalıcıdır. Kalıcı olana yatırım yapmak (A’lâ 87/16-17) en akıllıca davranıştır. Allah Rasûlü(sav, “Akıllı kişi nefsini hesaba çeken ve öldükten sonrası için çalışandır” buyurur.
Denge noktasında Kasas 28/77. ayet bize rehberdir. “Allah’ın sana verdiğinden ahiret yurdunu kazanmaya bak ve dünyadan da nasibini unutma!…” İşte bize fırsat. Bize verilen nimetler malla bizim cennet biletimiz de olabilir. Akıllı olmak lazım.
Yabancı ülkelere giderken paramızı o ülkenin geçerli parasına çevirip gideriz. Misal Hac-Umre için Suudi Arabistan’a giderken Türk lirasını Suudi Riyaline çevirip gideriz. Ahirete göçerken de aslında ülke değiştiriyoruz. Dünya ülkesinden ahiret ülkesine geçiyoruz. Orada geçerli olanları yanımızda götürmezsek orada iflastayız demektir. Malımız mezar başından geri dönmemeli. Mezardan da ileri geçmeli. Bu da İNFAK ile olur. Zaten infak N-F-Q kökünden gelir ki manası TÜNEL demektir. İnfak eden kişi malını dünyadan ahirete tünel ile transfer etmiş ya da EFT yapmış demektir. Hem de çok kârlı bir EFT. Öyle ki 1 liralık EFT tünelin öbür ucu olan ahirette hesabına en az 700 lira olarak geçecek.(Bkz. Bakara 2/261)
Allahtan isterken de DENGEYİ gözetmek lazım. Şunu demek istiyorum. Dünya ve ahiret iyiliğini birlikte istemek lazım. Bunu bize Kur’an öğretiyor. Eğer sadece dünyayı talep dersek bize onu da verir ama ahirette de bize zırnık verilmez. (Bakara 2/200-201, İsra 17/18-19)