Darbelerin yıkamadığı büyük dava adamı Menderes’in ve DP’nin kuruluş yıldönümü

Darbelerin yıkamadığı büyük dava adamı Menderes’in ve DP’nin kuruluş yıldönümü

Demokrat Parti `Yeter Söz Milletindir`. Diyerek Milletimizin Devletle buluşmasını ve kucaklaşmasının yolunu açmış.Büyük Anadolu yürüyüşünü başlatarak gelecek nesillere darbelerin bile yıkamadığı bir fıkır ve misyon devamını sağlamıştır.

Demokrat Partinin barışçı ve demokrat yaklaşımına ihtiyaç vardır.. Hukukun üstünlüğünün sağlandığı, hür ve bağımsız bir Türkiye,  Ülkenin birlik ve bütünlüğünün korunmasına ve halkının hiçbir ayırım gözetmeksizin hür ve eşit yurttaşlar olarak Adnan Menderes ve partisi DP’nin Türk siyasi ve demokrasi tarihinin 7 Ocak 1946,da Büyük Anadolu sofrasını kurmuştur.

Bundan “70” yıl önce, Türkiye’de, parti devletine ve zihniyet tekeline karşı Türk siyasi tarihinin en önemli adımı atıldı. Tek bir anlayışın ve bir kişinin egemen olduğu devlet yapısının yerine, Türkiye

Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluş amacına uygun olarak,  “Millet’in Egemenliği”ni tesis etmek kararlılığı ve inancı ile yola çıkan Celal Bayar ve arkadaşları, inançlarını Demokrat Parti adı ile siyasal bir

akit haline getirdiler. Bu akit, millet ile, millete sözü teslim etmek üzere yapılmıştı. Birinin ya da birilerinin millete “şef”lik etmesine karşı çıkan, millete ancak milletin egemen olması gerektiği inancı ile yola çıkan Demokrat Parti, kuruluşundan sadece 4 yıl sonra, Türk Siyasi tarihinin ilk serbest seçimlerine, 1924 ve 1930’da iki defa denenen ancak başarılı olunamayan çok partili sistemle girilmesini sağlamıştı.

7 Ocak 1946’da kurulan Demokrat Parti, kuruluşu ile Türkiye’ye yeni bir “Rota” çizmek noktasında en ciddi iradeyi ortaya koymuştu.

Menderes’in 7 Ocak 1946’ta kurduğu Demokrat Parti’nin Türk siyasi tarihindeki yeri ve önemi, Kuruluşunun 70. Yıl dönümü. Acaba bugünkü neslin kaçta kaçı, Demokrat Partinin kuruluş ve varoluş sebeplerini biliyor, anlıyor? Kuruluşunun üzerinden henüz birkaç ay bile geçmeden, büyük halk çoğunluğunun desteğini alan, teveccühünü kazanan, 6 ay sonra girdiği ilk seçimde oyların çoğunluğunu aldığı halde devlet gücüyle kaybettirilen Demokrat Partinin doğuş ve yükseliş sebeplerinin kim ne kadarını biliyor?

Her yıl 7 Ocakta veya 14 Mayısta düzenlenen toplantılarda Demokrat Partinin, halkın oligarşik dikta yönetimine başkaldırısı olarak doğduğu değerlendirilir. Doğru mudur? Evet, doğrudur ama bu tek cümle, Türkiye’de en büyük değişim ve dönüşüm hareketini başaran, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu fikrini kuvveden fiile geçiren, Atatürk’ün “Köylü Milletin Efendisidir” sözünün doğruluğunu ortaya koyan, halkı tebaa olmaktan kurtarıp Türkiye Cumhuriyetinin eşit yurttaşı olmasını sağlayan bu büyük hareketi ifade etmekte yetersiz kalır. Büyük Anadolu sofrasına milletiyle, devletiyle oturan Demokrat Partiyi anlatabilmek için ne kadar tarihi, sosyolojik, ekonomik, siyaset bilimi ve iletişim alanlarında bilimsel araştırmalar yapılırsa yapılsın gene de Demokrat Partinin ideolojisini, halkın bu kadar gönlüne girebilecek potansiyeli elde etmesini, ekonomik, sosyal görüşlerini, halka yaklaşımını, tanımlayabilmek mümkün değildir. Onu ancak, 50 öncesinde ve sonrasında yaşayanların, yaşadıklarının, düşündüklerinin ve davranış biçimlerinin ortaya çıkarılması ve analiz edilmesi ile belki biraz daha gerçekçi çıkarımlar yapabiliriz.

Atatürk vekil yaptı

Mustafa Kemal bir gün yanına Recep Peker’i de alarak Aydın’a gelir. Menderes ile tanışır, “4 dakikam var” der. Ancak, görüşme tam 4 saat devam eder Atatürk, Peker’e, “Bu ismi yaz” der. Bir süre sonra da Menderes’in ismini CHP vekiller arasında görürüz. Atatürk’e göre O, “Şayan-ı dikkat bir genç”tir

“Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, 3 Şubat 1931 tarihinde Aydın,a yaptığı ziyarette ‘Dikkate değer bir gençtir’ dediği Adnan Menderes’i 32 yaşındayken keşfetmiş ve Adnan Menderes’in talebi olmamasına rağmen milletvekili yapılması talimatını vermiştir. Ulu Önder o büyük öngörüsüyle Türkiye Cumhuriyeti’nin gelecekteki Başbakanını bulmuştur..

Ortak değerimiz

“Rahmetli Menderes’i yaşadığı dönemde hizmetleriyle anlatmak çok güzel bir şeydir. Rahmetli Menderes, tüm siyasetçilerin ve demokrasiyi savunanların ortak değeri olmalıdır. Bize düşen demokrasi tarihinde Adnan Menderes’i demokrasiyi savunan bütün siyasetçilerin ortak değeri ortak bilinçlenmesi haline getirmektir.

 

Demokrat Partinin kuruluşunun 70. Yılında a ve barış içinde yaşamasına, herkesin inancına, kültürüne, geleneklerine göre hayatını serbestçe sürdürmesine bugün her zamankinden fazla ihtiyacımız vardır.

Demokrat Partinin Türk siyasi hayatına bir güneş gibi doğuşu, Büyük Anadolu sofrasının kurulması  ülkemize çok partili ve çoğulcu demokrasinin gelişinin 70. Yılı kutlu olsun. Allah bir daha bu ülkeye darbeleri, acıları göstermesin. Hür ve bağımsız Büyük Türkiye’ye ulaşmak için fırsat versin Demokrasi Şafağı. Demokrat Parti’nin kurulduğu 1946 yılının ‘Demokrasinin Şafağı’ olarak adlandırılan  “7 Ocak 1946’da atılan demokrasi adımı tıpkı Kuvay-ı Milliye gibi, halkımızın tarih boyunca bağımsız ve egemen bir millet olarak ‘kendi iradesini devlet hayatına hakim kılma’ arzusuyla başlamıştır. Biz demokratlar 1946 Şafağı’nda yola çıktık. 1950 yılında iktidar olduk. Demokrasi şafağı maalesef

1960 darbesiyle karanlığa gömüldü. 1960 darbesi demokrasinin katledilmesidir. 1946 Şafağı’nda yola çıkanlar her zor dönemeçte yeniden fazilet yolculuğuna çıkacak enerji, umut, kuvvet ve kudrete sahip olmuştur.

1- 1950’de yapılan yol tesviyesi 266 km iken, 1958’de 1216 km oldu.

2- 1950’de 432 km olan asfalt kaplama, 1958’de 1806 km oldu.

3- 1950’de 1669 metre köprü vardı, 1952’de 4144, 1954’te 5214, 1955’te

6842 km köprü yapıldı.

4- 1950’de 1800 olan traktör sayısı, 1958’in başında 44.500 seviyesine geldi.

5- 1950-1960 arasında Makine Kimya Kurumu, Denizcilik Bankası, Et ve

Balık Kurumu, DMO, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, Türkiye Kâğıt

Fabrikaları, Ereğli Demir Çelik açıldı…

Yukarıdaki verilerden de net olarak anlaşılabileceği gibi; 1950-1960 arasında, Türk ekonomisinin Avrupa ülkelerinden ve hatta Amerika’dan daha iyi verilere sahip olduğu dönemler oldu. Ekonomik bağımsızlık yolunda önemli adımlar atıldı fakat bu adımlar “dış-iç yerleşik odaklar” tarafından her zaman durduruldu!

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?