Yazmak gerçekten çok kolay bir şey değil. Hele de gazete köşesine yazıyorsanız hiç kolay değil. Sorumluluklarınız, okuyucu kitleniz ve yazılan konuya ait iyi bir donanımınız olması gerekmektedir. Hani sosyal ağ gibi ,kes ,kopyala ve yapıştır misali olsa amenna…
O zaman roman bile yazarsınız. Yazdığınız yazının özü de ,sözü de yazan ait olmalı ki ortaya sıkıntılar çıkmasın. Bugün galiba dersime iyi çalışmadım. Çalışmadım derken mevzu derin olduğu için donanımda kuvvetli olmalı. Ayda bir kez Denetimi Serbestlik Mahkumlarına Afet hakkında iki yıldır seminer vermekteyim. Bu seminer gerek katılımcılara gerekse bana çok şey katmaktadır.
Onları dinledikçe kanayan yüreklerine çare olmak kaçınılmaz diye düşündüm .Ve dört aydır da katılımcıların hepsine işledikleri suçtan duydukları pişmanlıkları etrafa yaymalarını istedim. Bir kişi bu pişmanlığı en az üç kişi ile paylaşsa bu paylaşımlar zincirleme devam etse kim bilir belki de istenilen noktaya ulaşabiliriz. Bu isteğime kimi gülüp geçse de çoğunluk kabul etti.
Çarşamba günü seminerimde farklı bir yol deneyeceğimi Kurum Sosyoloğu ile paylaştım. Güzel fikir olduğunun onayını da aldıktan sonra sıra katılımcılar ile buluşmaya gelmişti.
Genelde her seminerde farklı kişiler ve farklı yaş gurupları olduğundan aramızda daha önce benim seminerime katılan var mı ? sorusu ile başlıyorum. Eğer varsa kişiye bir şeyler verip veremediğimi sorduğum zaman almış olduğum cevap öyle gurur verici ki anlatamam. Aslında Allah göstermesin ama hepimiz birer potansiyel suçlu adayları değil miyiz.
Ne zaman ?
Nereden ?
Başımıza ne geleceğini biliyor muyuz ki!!!
Hayır. Bilmiyoruz.
Cezasını çekmiş mahkumlara karşı toplumun bakış açısını (bazı suçlar hariç ) değiştirme projesi başlatacağız. İşte bu yüzden ders ağır olduğu için çok çalışmak gerekiyor.
Sahi Suçlu kim ?
Suçu işleyen mi ? ..Yoksa İşleten mi?
İşlenen suça karşın cezalar adil mi ?
Toplum suçun neresinde ?
Suça iten nedenler ?
Çarşamba günü seminerime bu sorular ile başladım. İçlerinden biri “ hocam asıl mesele biz cezamızı çekip dışarı çıktıktan sonra başlıyor. Bilerek yada bilmeyerek bu suçu işledik. Çıktıktan sonra kimse bize iş vermeyince yine aynı batağın içine sürükleniyoruz”…
Buyurun dostlar. Şimdi suç kimde …
O yüzden eğer ömrüm var ise haftaya üç gün bu konuyu ele alalım. Siz değerli okuyucularımızın da önerileri ve fikirleri benim için güzel kaynak olacaktır. Paylaşmak isteyenler gazetem aracılığı ile bana ulaşabilirler. Kısa bir şiirle hala içimizde bir yerlerde kalan huzurumuzla güzel bir hafta sonu geçirmenizi dilerim. Saygı ve sevgilerimle.
şimdi bir şiir yazacağım olmayacak
çünkü;
cümlelerim düşük
kelimelerim savruk olacak…
en iyisi gelmişine geçmiş ne
sövmeli harbiden diyorum
yaşanmış en güzel….
yılların güzelliklerine..
acısıyla tatlısıyla
içtiğim çaya, kahveye…
hatırı var elbet aylara
eylülle..
ya haziran
dedim ya düştü cümlelerim…
kelimeler savruk olsa ne yazar…
gelmişine geçmişine
bertaraf edip kalan ömre
bakmalı en güzelinden.