Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
BU YIL MISIR ÇOK OLDU DOLDU SERENTİ DOLDU
  • 0
  • 339
  • 11 Mart 2020 Çarşamba
  • +
  • -

Sevgili dostlar,
Değerli canlar,

Gelin bugün sohbetimiz ‘köy sohbeti’ olsun…
Ve bir zamanlar köylerimizde birçok evin kapısında dört direk ayak üzerine kurulmuş özel aile Marketleri üzerine konuşalım.

Yani daha çok Ordu, Giresun ve Trabzon köylerinde bulunan ve kimi köylerde adına ‘Serender’ kimi yerlerde ise ‘Serenti’ olarak tabir edilen ‘özel ev marketlerinden’ söz edelim istiyorum..

Ve sözü daha fazla dullandırıp-budaklandırmadan da hemen söze girmek istiyorum..

(Görselde paylaştığım konu fotoğrafıma bir kez daha bakar ve küçük ayrıntıları bir kez daha gözden geçirirseniz, anlatmak istediklerim daha kolay anlaşılır diye düşünüyorum.)

Biraz öncede söylediğim gibi bir zamanlar birçok köy evinin kapısında ürettiği ürünleri muhafaza edip saklayabileceği dört direk üzerine kurulmuş (ve bugünün tabiriyle ifade edersek) özel ‘ev marketleri’ vardı…

Ve (naçizane adını bugünkü marketlere benim uyarladığım) bu ahşap dokulu marketlerde el emeği ve alın teriyle üretilmiş ürünler saklanır ve zamanı gelince oradan alınır tüketilirdi…
(Görselde de gördüğünüz gibi)

Serenti’nin balkonunda iplere asılmış gelecek senenin tohumluk mısır koçanları… (Paylaştığım fotoğrafta görülmese de)
Halka halka kesilmiş ve kurutulmaya bırakılmış kabak halkaları asılır ve rutubet almadan kurutulmaya çalışılırdı…

Mısırlar biçilmiş…
Koçanlar saplarından ayrılmış.
Fırın darısı unu yapmak için fırına verilecek koçanlar bir kenara ayrılmış…
Pancar yarması yapılacak mısır taneleri el değirmeniyle çekilmiş.
Değirmene götürülecek mısır çuvallanıp Serenti’nin bir köşesine saklanırdı..

Daha başka ne koyalım Senenti’ye de rutubetten koruyalım ve farelerden uzak tutalım?

Oooooo!
Daha yerleştireceğimiz o kadar çok ürünümüz var ki; onun için fazla zaman geçirmeden ve hızlı bir şekilde o ürünlerimizi de Serenti’ye çıkarıp yerleştirelim..

Örneğin; kendi tarlamızda ve kendi organik yetiştirdiğimiz ve ağaç putuna ve küplere kurduğumuz fasulye turşularını çıkarıp yerleştirelim Serenti’mize…

Armut’tan, elma’dan, üzümden kaynattığımız pekmezlere ve reçelleri yerleştirelim Senetmi’mizin bir köşesine…

Bir köşesine de kurumuş temiz otların içerisine çürümesin diye biraz armut, elma ve ayvada saklayalım ki, kışın çıkarır çıkarır yeriz…
Hatta misafirlerimiz gelirse onlara da ikram ederiz…

Başka?
Fırın kurusu fasulyeyi de yerleştirmek gerek bir yere…
Hata Kara kabak ve kış kabakları da öyle bir yere yerleştirelim ki çürümesin…

Serenti’nin balkonuna sarımsak ve soğanlarımızı da asalım..
Acı biberlerimiz çürümeden kurusun diye onları da dizin dizin edip asalım…

Çökelekle, peynir derilerini yerleştirmeyi unuttuk…
Hatta çerezlik fındık ve cevizleri de…
Onlarız da Serenti’ye çıkarıp bir tarafa yerleştirmek gerek…

Peki kışın sobamız da yakacağımız odunları nerede üst-üste yığıp saklayacağız?
Tabi ki odunları da kesip-doğradıktan sonra Serenti’nin altına üst-üste bir kenara yığıp kurumaya bırakmalıyız..

Hatta evin bir köşesinde saklama şansımız olmadığı için; tırpan, orak, kerinti, kazma-kürek gibi tarım aletlerimizi de Serenti’nin altında bir yere asmalıyız..

Gördünüz mu sadece Market görevi yapmıyor bizim dört direk üstüne diktiğimiz Serenti Marketimiz…
Aynı zamanda tarım araç ve gereçlerimizi saklayabileceğimiz ‘Ardiye’ görevi de yapıyor…

Yaaa!
Bir zamanlar böyle günler de vardı…

Kendi ürünümüzü kendin ekip-biçtiğimiz günler…
Kendi emeğimizle yetiştirdiğimiz ve kendi ürünümüzü yediğimiz günlerde vardı..
Ürün fazlasını kendi ‘Serenti Marketimizde’ sakladığımız günlerde vardı…
Şimdi bunların hepsi gerilerde ve mazide kaldı…

Ancak (görselde resmini paylaştığımız) vatandaşımız Giresun’un yüksek bir köyünde bu doğal ve organik yaşamını hala sürdürüp ve kimselere muhtaç olmadan geleneksel yaşamına devam ediyor…
Ve doğal yaşamanın keyfini çıkarıyor…

(Sözünü ettiğimiz kişi Yağlıdere ilçemizin yüksek bir köyünden olup ve fotoğraflayan ise Giresun Gündem Gazetesi yazarı ve fotoğraf sanatıyla yakından ilgilenen Mürvet Ş. Kahyaoğlu’na ait bir fotoğraftır, sayfamda kullanma izni verdiği için kendisine teşekkür ederim.)

Vay be…
Şimdi kim nasıl düşünüyor orasını bilemem ama…
İnsanın kendi ürettiği değerleri, hiçbir kuşkuya yer vermeden kendisinin tüketmesi güzel şeylerdi be!…

Aaah, ah!
Kim bilir belki şu an beni “amma da köylü muhabbeti yaptın be kardeşim” diyenler bile vardır..
Daha doğrusu var mıdır, lok mudur bilemiyorum..
Zaten daha fazla ayağa dolaşmadan da sözü size bırakıyorum.

Buyurun..
Şimdi söz sırası sizin..
Bu konuda düşündüğünüzü geri bırakmayın; içinizden ne geliyor ve ne geçiyorsa sizde söyleyin…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM