Mürsel BOSTANCI
Mürsel BOSTANCI
mbostanci@giresungundem.com
ATATÜRKÜN VECİZ SÖZÜNE TARİHİ YORUM
  • 0
  • 196
  • 05 Mart 2020 Perşembe
  • +
  • -

Cumhuriyet kurulurken Mustafa Kemal Atatürk ‘Yurtta sulh cihanda sulh’ demiş,
Bu temel prensibi muhafaza ediyoruz, geliştiriyoruz ve her zaman barıştan yanayız.
Ama ‘Yurtta sulh cihanda sulh’ ne demek suya sabuna dokunma?
Yan gelip yatmak mı yoksa gereğini zamanı gelince yapmak mı?
Yıllardır yaşadığımız bu terör sarmalına karşı muhteşem bir yorumdur, bu.
Türkiye’nin düşürülmek istendiği çukura karşı her şeyi anlatan bir cevaptır.
Hatırlayın Türkiye LÜBNA’IN BEKA Vadisi’ne yerleşmiş terörist,
Öcalan’ı vermesi için Suriye’ye ciddi bir tavır koymasaydı.
Dönemin Cumhurbaşkanı Demirel, Başbakanı Mesut Yılmaz, Başbakan Yardımcısı Ecevit, “Sabrın sonuna geldik” demeseydi.
MGK toplantısından sonra Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Atilla Ateş, Suriye sınırına gidip oradan kükremeseydi.
Suriye Öcalan’ı gönderir miydi? Teröristin teslim operasyonu işte böyle başlamıştı.
Yani… Suya ve sabuna dokunarak… Bugüne gelirsek…
Türkiye’de bitme noktasına gelen PKK’nın “oksijen çadırı” olarak gördüğü
Suriye’nin kuzeyine YPG. Yerleşmesini seyredersek.
Orada kurduğu düzenle YPG “DEAŞ la mücadele ediyor” diye
ABD. Batılı Devletleri “kanton terör Devleti” kurmak için, ikna ettiğini artık bütün Dünya biliyor…
Yani… Sınırlarımıza kurulacak olan terör devleti kumpasını…
Peki… Bunlara karşı verilen mücadeleyi nasıl anlatabilirsiniz.
İşte tam bu sözlerle: “Yurtta sulh, cihanda sulh demek, suya sabuna dokunmadan kendi kabuğuna çekilmek değildir.”
Sayın Cumhur Başkanı, şöyle seslendi.
Askeri kışla ve kamu kurumu, bürokratın yatma yeri değil,
Ülkemizin güvenliğini sağlama, bilim ve teknoloji üretme yeridir.
Suriye’de Türk askerinin yaptığı harekâtları eleştirenler hep şöyle diyordu:
“Atatürk yurtta sulh cihanda sulh demiştir.”
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu işte buna cevap vermiştir…
Atatürk’ün bu sözünü, “tembellik, basiretsizlik ve aymazlıkla” karıştıranlar için bundan daha güzel bir cevap olabilir mi?
Hasta yatağında Hatay’ı alan Atatürk 1925’ten sonra her 1 Kasım’da Meclis açılış konuşmasında özetle şöyle demişti:
Milletin ordusu her an milletinin istikbalini korumaya hazırdır..
Bugün olan da işte budur…
Kıbrıs’ta Türkler katledilirken susmak değildir.
Veya terör bize tehdidini arttırırken görmezden gelmekde değil.
Onun için, tamda bu ilkeyi, prensibi destekleyecek şekilde hareket etmeli.
Türkiye Önce Kendi Milli çıkarlarını korumak zorundadır.
Bunun için de sahada ve masada güçlü Türkiye olmak zorundayız…”
Sayın okuyucularım bizim sınırlarımız, bu coğrafyadaki başka ülkeler gibi birileri tarafından “cetvelle” çizilmemiştir…
Türk bayrağının al rengi… Üzerindeki ay-yıldızı… İşte onun belgesidir.
O nedenle Cumhur Başkanının ve Çavuşoğlu’nun bu tarihi yorumunu çok iyi anlamak gerekiyor.
Türkiye’nin, ‘sınırlarını teminat altına almak’ için başlattığı Bahar Kalkanı Harekatı’na karşı çıkıp “İDLİB te ne işimiz var?” diyenlere Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün 100 yıl öncesinden cevap verdiği ortaya çıktı. Ulu Önder’in, 28 Aralık 1919’da Ankara’da kentin ileri gelenlerine yaptığı konuşmada vatanın güney sınırlarını İDLİBİ de içine alacak şekilde, “Bu sınır İskenderun körfezi güneyinden Antakya’dan, Halep ile Katma istasyonu arasında CARABLUS Köprüsü güneyinde Fırat nehrine ulaşır. Oradan DEYR-i ZORA iner, sonra doğuya uzatılarak Musul, Kerkük, Süleymaniye’yi içine alır” sözleriyle tarif ettiği bildirildi. Nüfus sayımlarında milliyetleri ile sayılmadıklarından sayıları hakkında kesin bilgi yoktur. Çeşitli kaynaklarda 2.000.000 ilâ 3.500.000 arasında farklı tahminler verilmektedir.[ Sınırlarımızın güven altında olması İDLİB deki askeri gücümüzle doğrudan ilişkiliyken, ‘Suriye’de ne işimiz var?’ diyenler bilerek ya da bilmeyerek beka mücadelemize darbe vuruyor. Türkiye’nin askeri operasyonları neticesinde terör örgütlerinden temizlenen El BAB, AYNEL Arap, AFRİN ve CERABLUS kazanımlarımızın devamı İDLİB deki operasyon varlığımızla doğrudan ilişki taşıyor. İDLİB den çıktığımız an kaos kapıya dayanır. Yıllar boyunca PKK’nın en ağır saldırıları AFRİN AMANOS hattından geldi. Bugün o bölgede bir sükûnet sağlanmış durumda. O bölgeler marjinal sol örgütlerin de yuvalandığı yerler. İDLİB deki varlığımız sınır güvenliğimiz için önemli. Bugün Suriye’de bu mücadeleyi vermezsek yakında bunu kendi ülke topraklarımızda vermek zorunda kalabiliriz”

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM