İyice zıvanadan çıktılar;

Ve çok ileri gitmeye başladılar…

Vay be!

Atatürk, zalim ve kafir ha!?

Atatürk bir put ve arkasından gidenlerde putperest öyle mi?

Ulan ne günlere kaldık be!

Heeyy, yeri-göğü yaratan Allah’ım;

Biz nerede bir hatta ettik?

Nerede bir kusur işledik ki; bu yobazları ve yobaz sürüsünü başımıza musallat ettin?

Demek;

Atatürk, kafir ve zalim öyle mi?

Eeyy!

Bu hakaretleri ve yakıştırmaları yapan imam efendi!…

Eeyy!

Sırtı okşanan…

Kafası birilerine kiralanan imam efendi!

O senin ‘zalim ve kafir’ dediğin Atatürk olmasaydı…

O rahat-rahat, gerine-gerine fetva verdiğin yeri ‘kafir ve zalim’ dediğin kişi ‘İşgal Güçlerinden’ kurtarmasaydı;

Nah yapardın o konuşmaları!…

Sevgili dostlar,

Değerli canlar,

Şu sıralar ‘güneş görmüş peynir kurdu’ gibi Atatürk düşmanları birer-birer ortaya çıkmaya başladılar…

Kafanı ülkenin hangi tarafına çevirsen Atatürk’e hakaret sesleri yükselmeye başladı…

Örneğin;

Daha iki-üç gün önce Yalova’da bir cami imamı Atatürk için şöyle diyor;

“Atatürk bir puttur”

“Onun arkasından gidenlerde putperesttir”

“En büyük tokmağı başına vurduk” diyor…

Ardından 29 Mayıs tarihinde karşımıza Ayasofya İmamı çıkıyor ve Cumhurbaşkanında bulunduğu cemaate şöyle vaaz veriyor;

(…)

“Bir asır gibi bir zaman içinde burada ezan ve namaz yasaklandı ve müze haline çevrildi.

Bunlardan daha zalim ve kafir kim olabilir” diyor…

Ve bende aklımın erdiği ve bildiğim kadarıyla bu imam efendiye diyorum ki;

“Bir zamanlar, sadece Ayasofya’da değil, İstanbul başta olmak üzere ülkenin dört-bir yanı işgal altındaydı…

Ve korkudan imamlar minareye çıkıp ezan okuyamazdı.”

Hatta (aklımda kaldığı kadarıyla) Adana yöresinde bir İmam ezan okumayı vazgeçip “imam efendi neden ezan okumuyorsun” diyen birisine;

“Düşman bu ülkeden kovulmadan, çan sesleri susmadan ben ezan okumam” diyen, yurtsever imamlarda vardı bir zamanlar bu ülkede.

Ancak, yurtsever imamlar olduğu gibi ( o günün din reisi olan) düşmanla işbirliği yapan Şeyhülislam efendinin sözünden dışarı çıkmayan İmamlarda vardı…

Neyse geçelim…

Ve biz asıl güncel konumuza geri dönelim…

Demek Atatürk ‘kafir’ öyle mi imam efendi?

Demek Atatürk ‘zalim’ öyle mi imam hazretleri!?

Toplumun önüne geçince -içinden sessiz sessiz -okuman gereken- hangi duaları okuyorsun onu bilemeyiz ama…

İçinden okuduğun dualar sessiz olduğu için kimsenin bilmesi mümkün değil…

Ama içinden geçenleri ve kafanın arkasında sakladıkların zaman zaman sesli olarak öne çıktığına göre; sen ya sahte bir imamsın…

Ya da; bu ülkenin ‘kurtuluşuna’ ve ‘kuruluşuna’ öncelik eden o büyük insan Atatürk’e saldırmak için beyni yıkanmış ve kiralanmış, birilerinin adına gizli misyonerlik yapan bir Atatürk düşmanısın…

Eeeyy!

Atatürk’e ‘zalim ve kafir’ diyen imam efendi!…

Veya bu şekilde düşünen İmam efendiler!

Atatürk’ü sevmeyebilirsiniz…

Saygı da duymayabilirsiniz…

Hatta ve hatta onun bu ülkenin kurtuluşunda hiçbir katkısı olmadığına da inanabilirsiniz…

Ve bu düşündüklerinizi özel sohbetlerinizde dile getirirseniz bunu anlarım…

Hatta düşüncelerinize saygı da duyarım..

Amaaaa!

Bu düşüncelerinizi bir ülkenin koskoca bir kurumunu temsilen dile getirirseniz, buna saygı duymadığım gibi aşırı şekilde yadırgarım…

O beğenmediğiniz ve ‘kafir, zalim’ diye nitelediğiniz Atatürk, bu ülkenin ‘kurtuluşunu ve kuruluşunu’ yaptıktan sonra ilk yaptığı şey;

Şimdi sizin temsil ettiğiniz kurumun temellerini attığını bilmeniz gerekir diye düşünüyorum…

Yani;

1924 yılında Diyanet İşleri başkanlığını kurduğunu…

Ardından çok geçmeden ‘herkes dinini bilinçli öğrensin’ diye İmam-Hatip Okullarını açtığını…

“Herkes Arapça bilmek zorunda değil” düşüncesinden hareketle;

Kuran’ı Kerimi Türkçe mealini yaptırdığını sanırım bilirsinizdir diye düşünüyorum…

Yoksa yanılıyor muyum?

Eeeyy!

Atatürk’e düşman imam efendiler!

Bu can sıkıcı sohbetimizi Mehmet Akif Ersoy’un, 11 yıl Mısır’da kaldıktan sonra dönüşte gazetecilere verdiği demeçle bitirmek istiyorum…

(Belki Atatürk’e düşman olanların kulağına küpe olur.)

İstiklal Marşımızın yazarı da olan Mehmet Akif Ersoy diyor ki;

“Mısır’da 11 yıl kaldım.

Fakat 11 saat daha kalsaydım, artık çıldıracaktım.

Sana halisane (içtenlikle) bir fikrimi söyleyeyim mi;

İnsanlıkta Türkiye’de…

Milliyetçilikte Türkiye’de…

Müslümanlıkta Türkiye’de..

Hürriyetçilikte Türkiye’de…

Eğer varsa;

Allah benim ömrümden alıp, Mustafa Kemal’e versin…

————-

Siz, Kuranı Kerimi ezbere bilen Mehmet Akif Ersoy’dan daha mı bilgili ve bilgesiniz be!?

Sanırım bunun üzerine daha fazla söz söylenmez diyorum…

Ve daha fazla vitesten atmadan; sözü size bırakıyorum…

NOT; Görselde paylaştığım kişi Ayasofya’da Atatürk’e (örtülü bir biçimde) Kafir ve Zalim diyen İmam Efendi..