Hatta horlamakla kalmazlar;

Salt şov olsun diye emrinde çalışanları tokatlarlar…

Tıpkı;

Geçtiğimiz günlerde Habertürk TV’nin Ankara temsilcisi ve aynı zamanda gazeteci kimliği de olan Muharrem Sarıkaya’nın canlı yayında emrinde çalışan bir emekçi teknisyeni tokatladığı gibi…

Sağır sultan duyduğuna göre…

Sizlerde mutlaka duymuşsunuzdur ya…

Ama yaşanan bu kepazeliği ve rezaleti bir kez de ben paylaşayım istedim sizlerle…

Neden paylaşmama gelince de;

Bu kepazeliği, rezilliği ve utanç verici çirkin olayı yaşatan kişinin doğum yeri ve baba ocağının Hacıbektaş olduğunu öğrendim de onun için -bu konudaki- duygularımı paylaşmak istiyorum sizlerle…

Ancak izniniz olursa, Gaziantep’te yaşanan bu olayı çok kısa olmak koşuluyla özetleyip, ondan sonra bu konuda söyleyeceklerimi söylemek istiyorum…

Efendim;

Gaziantep’in düşman işgalinden kurtuluşunun 100. yıl nedeniyle Habertürk TV’nin Ankara temsilcisi Muharrem Sarıkaya denilen beyefendi Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’le bir söyleşi yapmak ister…

Canlı yayın yapılacak stüdyo mekanı hazırlanır…

Söyleşi başlar…

Ancak, söyleşiyi yapan Muharrem Sarıkaya’nın mikrofonunda meydana gelen ses arızalarını düzetmek için teknisyen Ahmet Demir isimli kişi Muharrem beyefendinin ayaklarının dibindeki kabloları düzeltirken, bir Osmanlı tokadı gelir teknisyen Ahmet Demir’in suratına…

Tokadı yiyen teknisyen kıçının üzerine oturmuştur…

Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin Hanımefendi ne yapacağını ve diyeceğini şaşırmıştır…

Hiç beklenmedik bu çirkin olay karşısında adeta donup kalmıştır…

(olayın özeti bu)

Olayın özeti bu olmasına bu da…

Ancak bu zatı-muhterimin işlediği vukuat meğer bu kadar değilmiş ki…

Bundan önce de buna benzer bir sürü vukuatları varmış…

Örneğin;

2009 yılında Habertürk TV haber muhabiri 7 aylık hamile olan Aslı Işık hanımefendi de buna benzer bir akibete uğramış…

Örneğin;

7 Ağustosta Putin Ankara’ya gelince, basın toplantısına gönderdiği Egehan Ergün isimli muhabirin altından sandalyeyi çekip düşürmüş.

Hatta yıllar önce utanç verici bir olayın altına daha imza atıyor ki, evlere şenlik…

Sabah gazetesindeyken saçma-sapan bir sözleşmeye imza atmak istemeyen Şamil Tayyar’a kağıt üzerine çizdiği bir ‘penisi’ göstererek “Al sana hak” diyen bir gazetecidir Muharrem Sarıkaya denilen herif!

Şimdi bütün bu kepazelikleri bir tarafa bırakıp ve bu herifçioğlunun birde Hacıbektaş doğumlu olduğunu düşünürseniz aklınıza şunlar gelmez mi;

“Hacıbektaş’ta doğmuşsun ama Hacıbektaş Veli’nin öğretilerinden hiç mi nasibini almadın be adam?”

Bu yaşa kadar Hacıbektaş-ı Velinin;

“Kuvvetini mazluma değil, zalime kullan” sözünü hiç mi duymadın?

Hadi bunu duymadın;

“Kendini büyük görme,

Bugün ayağının altına olan ot,

Yarın mezarının üstünde bitecek” sözünü de mi duymadın?

Bu güzel sözlerin hangi birisini sayayım be adam;

“Karşısındaki insanın iyi olmasını isteyen,

Önce kendi iyi olmalıdır” sözünü de mi fısıldamadılar kulağına?

Bu güzel sözlerin üstüne daha fazla söz söylemeden…

Daha doğrusu beynimizi daha fazla kirletmeden…

Bu sohbeti yine Hacıbektaş-i Velinin şu dizeleriyle bitirmek istiyorum;

“Sevgi varken nefret niye,

Barış varken savaş niye

Kardeşlik varken didişmek niye

Dostluk varken düşmanlık niye

Hoşgörü varken bağnazlık niye

Özgürlük varken tutsaklık niye

Adalet varken haksızlık niye?”

“Dili, dini, rengi ne olursa olsun iyiler iyidir.” diyor Hacıbektaş-i Veli…

Ve bende bu sözden hareketle;

İyi günler, sizler gibi iyi insanların olsun…

Hoş kalın…

hoşça kalalım.

Sağılık ve esenlik içinde olalım.

Ve bunların olabilmesi içinde;

Kötülerin dünyasından uzak duralım.