Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
ARADAN YILLAR GEÇSEDE ADRESLER KAYBEDİLSEDE
  • 0
  • 245
  • 21 Ocak 2021 Perşembe
  • +
  • -

Dağ dağa kavuşmuyor;

İnsan insana kavuşuyor…

Sevgili dostlar,

Değerli canlar,

Sizlerle bugünkü sohbet konumuz;

Hem yıllarca görüşemediğimiz bir arkadaştan söz edeceğim…

Hem de sevgili arkadaşımızın yazdığı kitaplardan ve büyük bir zevkle okuduğum bir kitabının özet olarak analiz etmeye çalışacağım.

Ancak, izniniz olursa…

Sabrınıza ve yüksek hoşgörülerinize de sığınarak; 48 yıl öncesine kısa bir yolculuk yapmak istiyorum…

1970’li yılların başları…

Yani 12 Mart Muhtırasının ardıl yılları…

Dört-beş bin nüfusa sahip Dereli ilçesindeyiz…

Küçücük bir ilçe olmanın özelliğinden midir bilemem;

Yerli-yabancı farkı gözetmeden hepimiz sanki bir aile gibiyiz…

Kamuda görevli olanlar birbirleriyle ev oturmalarına giderler…

Mesai bitiminde öğretmenler yan-yana, kol-kola gezerek sohbet ederler…

Arada-bir aynı mekanda buluşup demlenirler…

Vesaire, vesaire…

Kısaca demem o ki;

Küçük kasabalarda görev yapmanın -sosyal yaşam ve devinim adına-birçok dezavantajları olsa da…

Aynı çatı altında mesai arkadaşlığı yapmasanız da…

Küçük ilçelerde kurulan arkadaşlıklar ve dostluklar daha sağlam temellere oturuyor…

Yani;

Küçük ilçede kurulan dostluklar, birliktelikler ve anılar ‘unutmak’ isteseniz de unutulmuyor…

Sevdiğiniz dostların adresini kaybettiğinizi sansanız da;

Hiç beklemediğiniz bir zamanda karşınıza çıkıyor…

Tıpkı;

Bundan bir ay önce benim karşıma çıktığı gibi…

İzniniz olursa, üç-beş cümleyle buna da değinmek istiyorum…

Bir akşam üzeri sevgili arkadaşım, meslektaşım Bekir Deniz beni cep telefonumdan arayarak;

“Şaban’cığım, benim feysten arkadaşım Alihan İren var, Dereli’de de öğretmenlik yapmış tanıyor musun?” dedi…

Bende;

“Elbette tanıyorum, ancak koşullarımız gereği yaklaşık yarım asırdır görüşme olanağımız olmadı” dedim..

Tam 48 yıl sonra -telefonla da olsa- buluşmamıza vesile olan Bekir Deniz arkadaşım;

“Kendisiyle yaptığımız telefon görüşmemizde o da seni anımsadı. İstersen sana telefonunu vereyim, istersen feys arkadaşlığı yaparak görüşebilirsin” dedi…

Sözü daha fazla uzatmayalım…

Önce ‘Feys Arkadaşlığı’ ve ardından da birbirimizin cep telefonu numarasını alıp, tam 48 yıl sonra -yüz yüze görüşemezsek de- cep telefonlarımızla birbirimizin sesini duyduk…

Yani, Bekir Deniz arkadaşımız sayesinde yeniden köprü kurduk…

Sohbet konusu yaptığım arkadaşın az önce ismini zikrettiğim gibi, görselde hem fotoğrafını ve hem de yazdığı kitaplardan sadece birisi olan; COVİT-19 NEDENLERİ kitabın görselini paylaştım ama…

Çok kısa olmak koşuluyla…

Üç-beş cümleyle de olsa -tanımayanlar için- tanıtmak istiyorum..

Adı: Alihan İREN

Erzurum-Şenkayalı..

Liseden sonra okuduğu okullar;

Harita Teknik okulu

Ticari İlimler Akademisi Maliye Bölümü

Erzurum Eğitim Enstitüsü

Kamu görevi yaptığı alanlar;

Erzurum da kısa bir süre Harita Teknik Memuru

Ortaöğretim Öğretmenliği

Milli eğitim bakanlığında uzman müfettiş ve başmüfettişlik

Emekli olduktan sonrada;

Birbirinden farklı konuları içeren 27 kitap yazıyor Alihan İREN…

Yazdığı kitaplardan (sağ olsun) iki kitabını da benim ev adresime gönderdi…

Gönderdiği kitaplardan birisinin adı; ORTADOĞU VE TÜRKİYE…

Diğerinin adı; COVİT-19’UN NEDENLERİ…

Şimdi siz değerli dostlarıma ve kitap-severlere (güncelliği olduğu için) öncelik vererek zevkle okuduğum ‘Covit-19’un nedenleri’ kitabının çok kısa bir analizini yapmak istiyorum…

Kitabın analizini çok kısa yapmamın nedeni;

Yarım-yamalak anlatımlarımla heyecanınızı düşürmek istemiyorum.

Hem de bu kitaba mutlaka ve mutlaka okumanızı öneriyorum…

Kitabı okuyup bitirdiğinizde;

Hiç kuşku duymuyorum ki (kitabı okumanıza vesile olduğum için) hem kitabın yazarı Alihan İREN’e ve hem de -tavsiye ettiğim için- bana teşekkür edeceksiniz diye düşünüyorum…

Ve bir önerimde bizleri yöneten; yönetsel erklere olduğu gibi, şu sıralar herkesi televizyon ekranlarına çıkarıp konuşturanlar; birde “Covit-19’un Nedenleri’ kitabını yazan Alihan İREN’i televizyonlara konuk etmelerini tavsiye ederim..

Ki; kalemiyle anlatımını yaptığı o güzel anlatımları, sözel olarak da herkese anlatabilsin…

Ve ‘Covit-19’un nedenlerini’ başkalarından dinleyenler;

Birde ‘eğitimci anlatımıyla’ dinlesinler…

‘Covit-19’ konusunu televizyonlara çıkıp anlatan (sayıları azda olsa) elbette bu işin uzmanı ve dürüst bilim adamları var…

Ve ellerinden geldiği kadar toplumu bilgilendirmeye çalışıyorlar…

Ama Alihan öğretmenimizin kitabında anlattığı gibi;

Dünyayı kirletenlerin ve bulaşıcı hastalıkları, dünyanın başına bela edenlerden söz etmiyorlar…

Örneğin;

“Doğa kendinden alanları mutlaka bir gün geri alır ve hatta bir şekilde cezalandırır” diyemiyorlar…

Örneğin televizyon ekranlarına çıkanlar;

“Dinin bilime karşı olduğunu ileri sürenler, kendi çıkarları peşindedir” deme cesaretini göstermiyorlar…

Örneğin;

“Eğer insanoğlu doğayı hor kullanırsa; doğa gücünü insanoğluna gösterir ve birçok tabii afetler yaşattığı gibi Korona virüs gibi daha birçok salgın hastalığı insanların karşısına çıkarır” diyemiyorlar…

Kısacası;

Halk söylencelerine de, özdeyişlerini de kullanarak öylesine güzel anlatıyor ki, insanoğlunun doğaya hor bakarak ve kendi elleriyle mahvettikten sonra ortaya çıkan ‘bulaşıcı hastalıkları’ dinsel inanç şemsiyesinin altına girerek ve tanrıya yükleyerek, batıl inançlarını öne sürerek ‘tedavi’ aradığını öylesine güzel örnekler vererek anlatmış ki…

Örneğin;

‘Covit-19’ bulaşıcı hastalığını ‘tütsü yakarak’ yok etmeye çalışanlar.

Camide ‘korona virüsü’ olmaz inancını ortalığa yayanlar…

Üzerinde ‘tavşan kemiği’ gezdirirse ‘bulaşıcı hastalığa’ yakalanmaz diye rahat-rahat dolaşanlar….

Vesaire, vesaire…

Buna benzer -bilimden ve bilimsellikten uzak- inançlarla toplumun tedavi yöntemlerini uyguladığını da anlatıyor kitabında Alihan İren.

Özetleyerek sonlandıracak olursak;

Dünyayı sarıp-sarmalayan COVİT-19 Bulaşıcı hastalığının nedenini buzdağının görünen yüzenden anlatmıyor yazar Alihan İREN…

Doğanın dengesini kimlerin bozduğunu…

Dünyada iklimlerin neden değiştiğini ve dört mevsimin nasıl yok olduğunu…

Bu olumsuzluklara daha çok hangi yönetsel sistemin boğulduğunu;

Ve ekonomik, biyolojik ve sosyal nedenlerini de anlatıyor Alihan İRER ‘Covit-19’un nedenleri’ kitabında…

Son söz;

Aradan yarım asır geçse de, iyi ki tekrar birbirimizin adresini bulduk sevgili arkadaşım…

İyi ki varsın…

İyi ki bu kitapları yazmışsın…

Tekrar yüz-yüze görüşmek üzere…

Daha nice güzel ve üretken günlere…

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM