Merhaba sevgili okurlarım…
Mektubuma başlamadan önce nasılsınız diye sorsam ne olur sormasam ne olur. Durum ortada. Her birimizin kendince şikayetleri malum. Sanki şikayet edince çözüm bulan mı var. Ben dinlediğim birçok pimi çekilmiş şikayetlere çare bulamadım. Hele içlerinden biri vardı ki ! ne siz sorun nede ben yazayım. Yazmasını yazarımda sonrasında halim nice olur bilinmez .Bu yüzden boş verin gitsin. Bakın ömrü olana “Ramazan” da bitiyor ardından bayram geliyor. 11 ay bir köşede duranlar Ramazanla birlikte kabaran yardım duygusu ile köşe başında, merdiven diplerinde bir gıda kolisi alacağız diye bekleyen yaşlı, genç hatta çocuklarımızı görmeyeceğiz. Ve hatta günlerce kapısında izdiham oluşturulan bir dükkanda ayakkabı da dağıtılmayacak. Ayakkabı deyince aklıma takıldı.
Çıtlakkale mahallesinde yıllardır düzenli olarak bir depoda ihtiyaç sahiplerine ayakkabı yardımı yapılır. Bende saf saf bu yardımı bir ayakkabı mağazasının dağıttığını sanıyordum. Sırf bu yüzden dolmuş şoförü ile az kalsın kavga ediyordum. Bundan yaklaşık 15 gün önce çarşıya gelirken yine malum deponun önü tıklım tıklım kadın,erkek ve çocuklar bekliyorlar. Dolmuş şoförü yan koltukta oturan adama seslice,
Bak şu insanların rezaletine. Bedava reklam diye buna derler deyince dayanamadım bende söze karıştım. Yardımın reklamımı olur. Ne güzel işte yılda bir kere garibanlar yeni ayakkabı sahibi oluyorlar. Hem bu firma yıllardır burada ayakkabı veriyorlar deyince ;
Hanımefendi hanımefendi galiba siz sosyal medya takip etmiyorsunuz.
Hayırdır?
Bu yardımı Sosyal Yardım Vakfı veriyor.
Sizin yanlışınız var .Ben bunu “Tekinler” dağıtıyor biliyorum.
Haklısın abla reklamın iyisi kötüsü olmaz. Günlerdir ben buraya gelen insanları taşıyorum. Bak nasıl reklam yapıyorlar susta bir dinle.
Mehmet GELDİ’nin binasında Vakıf Tekinlerin ayakkabısını dağıtıyormuş .Bizi orada bırakırmısın.
Elbet Tekinler dağıtıyor dedi. Sözde ayakkabıları Vakıfa veriyor ama ardından faturasını da kesiyor dedi. Yok kardeşim böyle bir şey olamaz dediysem de bana inanmadı. Eğer dolmuş şoförünün söyledikleri doğruysa yuh artık derim .
Neyse ;
Gelgelelim asıl meseleye . 20 gündür izlediğim iftara doğru programına baktığımda yine bu Ramazan da sınıfta kaldık. Sanki İslamiyet de cahiliye devrini yaşıyor gibiyiz.
Eğer hala sakız çiğnemenin orucu bozup bozmadığını öğrenememişsek ve hala anaya, babaya karşı nasıl davranacağımızı bilmiyorsak ve hatta haramı/helali ayrıt etmeyi öğrenememişsek bundan sonrada öğrenmek zor diyorum.
En iyi bildiğimiz şey sezon finaline son bir hafta kalan evlilik programları. Ne yalan söyleyeyim arada bir bende izliyorum ve hatta acaba ardımda kalabalık bir hayran kitlesi oluşturabilmek adına seneye bendemi gitsem diyorum.
Bir sezon daha perdelerini kapatırken Esra Erol’da Bahar bu yılda evde kaldı. Seneye taliplerini aramaya devam. Çünkü Mesut yalan söylemiş . İşe gidiyorum diye evden çıkan Mesut meğer parkta kızlarla çay içiyormuş. Pamuk’ta evde kaldı. Kaprisler, sular seller gibi akan gözyaşları. Gözyaşları akarken bilirsiniz canlı yayınlarda karşıda duran dev ekranlarda kendinizi izleme şansına sahipsiniz. Bahar dekoltesini çekiştiriyor, Pamuk ise nasıl ağlıyorum diye göz ucu ile kendine bakıyor. Konuşmalar hararetli şekilde devam ederken noktayı Esra EROL koyar. Kendinizi “sudan çıkmış balık gibi” hissediyorsunuz der. Bu yetmez ellerinde mikrofon sokak röportajlarına başlarlar. Maşallah sokaktaki teyzeler,ablalar ,amcalar ve hatta gençler sıkı takipçidirler. Ne olur ayrılmayın diye serenat yapıyorlar. Daha ne olsun.
Neyse ;
Bende bunu fırsat bilerek sezona biraz ara versem diyorum.
Bir hafta sonra ömrü olana BAYRAM. Gönlümden geçen duamı sizlerle paylaşıp buluşuncaya kadar sağlıcakla kalınız.
ALLAHIM SEN KONUYU BİLİYORSUN.
BİLENSİN,GÖRENSİN.VERENSİN.ALANSIN
GÜZEL VATANIMIZA İHANET EDENLERİ KAHR-I PERİŞAN İYİLİK DÜŞÜNENELERİ İSE MUZAFFER EYLE
HASTA KULLARIMIZA ŞİFA,DERTLİ KULLARIMIZA DEVA,BORÇLU KULLARIMIZA EDA İHSAN EYLE
BİZLERİ DİN TÜCCARLARINDAN SAKIN YARABBİM.
AMİN…