Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
23 ŞUBATA BAĞLAYAN GECEYDİ ŞAFAK SÖKERKEN HABER GELDİ
  • 0
  • 409
  • 23 Şubat 2022 Çarşamba
  • +
  • -

Bir yıl önceydi…

Yani, 2021 yılının Şubat ayının 22’sini 23’e bağlayan geceydi…

Eşim;

“Kardeşine bir şey olmuş” dedi…

Saatime baktım;

Günün ışımasına daha iki saat var…

Kalktım;

Hızlı bir şekilde üstümü giyinip, yüzümü filan yıkadım..

Arabamı çalıştırır-çalıştırmaz, bir an önce Dereli-Taşlıca köyüne gitmek için yola çıktım…

Yollar bomboş…

Ama “acaba kardeşime ne oldu?” sorularıyla;

Kafamın içerisi çok dolu!..

Barça köyünün altına vardığımda cep telefonum tekrar çaldı;

Arayan eşim “Şaban köye çıkma, Necdet’i Dereli hastanesine kaldırmışlar” diye beni uyardı…

Sabaha bir veya bir-buçuk saat kala hastanenin kapısına vardım…

Nöbetçi olarak ilkokuldan öğrencim Ali Erzurum’a rastladım..

Konuyu kısaca anlatıp;

Ambulansın gelip-gelmediğini sordum…

“Henüz daha gelmediler hocam” diye daha sözünü tamamlamadan ambulans hastanenin kapısına geliverdi…

Ambulanstan sedye ile indirilen kardeşimi ‘Acil Servisin’ Yoğun Bakım Odasına aldılar…

Arada-bir sağlık teknisyenleri ve doktor ellerinde ‘kalp grafiği’ ile odalardan-odalara girip çıkıyorlar…

Hasta yakınları olarak;

Ağabeyi olarak ben, eşi Sebahat ve birde amcaoğlu Hacı Ali var…

Nöbetçi bayan doktor başta olmak üzere, içeri giren-çıkan görevlilerin ağzından çıkacak güzel bir haber bekliyoruz…

Arada-bir; “Hastamızın durumu nasıl?” diye soruyoruz ama hep kaçamak cevap vererek; “İlgileniyoruz, inşallah düzelir” yanıtını alıyoruz…

Derken;

Gün ha ışıdı, ha ışıyacak…

Doktor hanım ‘Yoğun Bakım Odasından’ çıkarak;

“Hasta yakınlarından kim var?” diye sordu…

(Sanki bizim dışımızda başka hasta yakınları varmış gibi)

Bende kendisine yaklaşıp;

“Ben ağabeyi oluyorum” dedim..

Doktor Hanım gayet üzgün bir şekilde;

“Daha önce kalp rahatsızlığı filan olmuş muydu?” diye sordu…

Bende “hayır” dedim…

Ve bu sözüm üzerine;

“Üzgünüm ama söylemek zorundayım. Başınız sağ olsun. Biz elimizden gelen her türlü ön müdahaleyi yaptık ama.. Yaptığımız tespite göre, kardeşiniz bundan bir-iki saat önce düştüğü yerde yaşamını kaybetmiş” dedi…

Bu haberi duyunca;

Bir-ara ne yapacağımı bilemeden olduğum yerde çakılı bir şekilde kalıverdiğimi anımsıyorum…

Bir de “Şimdi bana söylenen bu acı haberi, eşine ve çocuklarına nasıl haber vermeliyim?” diye düşündüğümü hatırlayabiliyorum..

Babamı kaybedince, üzülmüştüm…

Annemi kaybedince üzülmüştüm…

Şimdi de benden iki yaş küçük kardeşimi kaybediyordum…

Halbuki kardeşim daha emekliliğinin tadını çıkarmamıştı…

Üstelik; Ortadoğu Teknik Üniversitesinde yarım bıraktığı toplumcu ve devrimci çalışmalarına yeniden hız kazandırmıştı…

Ortadoğu Teknik Üniversitesi deyince;

Bilenler biliyor da, ben bilmeyenler için kardeşimin ODTÜ’ni neden yarım bırakması üzerine küçük bir not düşecek olursam;

Kardeşim Necdet Karakaya, ODTÜ’si öğrencisiyken olaylı yıllardı…

(Görselde paylaştığım fotoğraf ODTÜ günlerinden)

Boykotların çok olduğu…

Her türlü mağduriyetin mitinginin yapıldığı…

Faili meçhullerin bulunamadığı yıllardı o yıllar..

Ki;

Benim kardeşimde yapılan haklı eylemlerden hiç geri kalmazdı..

Hatta ve hatta yapılacak olan birçok ‘Mitingin’ ön çalışmalarında bizzat yer alırdı…

Böylesi toplumsal sorumluluklar yüklendiği içindir ki;

Okulu bırakmak zorunda kaldı…

Yani, ODTÜ’deki eğitimini yarıda bıraktı..

ODTÜ’deki eğitimini yarım bıraktı bırakmasına ama;

Benim kardeşim bu konularda çok inattı…

Kafaya taktığı bir işi asla ve asla yarım bırakmazdı…

Yani demem o ki;

Daha önceki mesleği olan ‘Öğretmenliğe’ geri dönünce, ne yapıp yaptı…

Dışarıdan sınavlara girerek;

Hem Ticari İlimler Akademisini bitirdi…

Ve hem de ‘Eğitim İdareciliği Bölümünü’ bitirdi ama bu kez de yaş büyüklüğünden ‘eğitim denetçiliği’ filan yapamayıp, Endüstri Kız Meslek Liselerinde ‘rehber öğretmen’ olarak görev yapıp ve daha sonrada emekli oldu…

Öğretmenliğini Ankara’da sürdürürken bir daire almıştı…

Ve Ankara’da oturuyor ve yazında Giresun ve Dereli’ye geliyordu…

Köyü seviyordu…

Geçtiğimiz yıl ilk kez -pandemiyi de bahane ederek- Ankara’ya gitmeyip, köyde kalmaya karar verdi…

Ve zaten bir daha da Ankara’ya gidemedi…

Köydeki ‘baba ocağında’ bu dünyaya veda etti…

Ama ‘anılarıyla’ hala içimizde yaşıyor…

Hala bizimle toplumsal konuları tartışıyor!

Eğer hala bir yerde haklı bir eylem yapılacaksa;

Yine hepimizden önce ve en önde gidiyor…

Işıklar içinde uyu canım kardeşim…

Unutulmadın…

Unutulmayacaksın…

Bizler yaşadığımız sürece hep var olacaksın…

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM