Bir toplumun kalkınması, refahı ve mutluluğu, vergi toplamadaki ve gelir dağılımındaki adaleti sağlamasına bağlıdır. Kazanca göre vergi, insanca yaşanabilir bir asgari ücret ve emekli maaşı… Toplumda bu denge adil olarak sağlanamazsa birileri yoksulluk batağına doğru giderken çok az bir azınlık da servetine servet katar.
Devlet dediğimiz kurum, ülkede yapılan her türlü ticari faaliyetlerden aldığı vergileri kullanarak sağlık, eğitim ve güvenlik başta olmak üzere herkese ve her yöreye eşit hizmet götürmekle yükümlüdür. Bunu yaparken güvenliğini sağlamak için de her türlü önlemini alır, gerekli araç gerecini yapar veya temin eder. Kısacası vatandaşın ödediği vergiler, yine onun için kullanılır. Buraya kadar söylediklerim, devleti oluşturan kurumlarının görevlerini tam manasıyla yaptığı ve sistemlerinin de kurallarına göre işlediği ülkeler için geçerli. Oysa bizdeki durumun pek de böyle olmadığını görüyoruz. Ne vergide ne de gelir dağılımda eşitliği bir türlü sağlayamadık. Her geçen gün bu makas zenginler lehine açılmaya devam ediyor. Hem de üretmeden, devletin sırtından zenginleşenler lehine…
Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik kriz karşısında başta emeklilerimize yeterli oranda zam yapılamamasının nedeni olmak üzere birçok hizmetin aksama sebebi olarak belediyelerin sigorta primi ve vergi borçlarını ödememesi gösterildi ve “pamuk eller cebe” denerek kamu alacaklarının ödenmesi için belediyelere tebligatlar gönderilmeye başlandı.
En başından söylemem gerekirse, kamu, asla alacaklarından vaz geçmemeli. Vergi affı, gecikme faizi affı gibi kavramları literatüründen çıkarmalı. Bu konuda kimseye ayrıcalık yapılmamalı. Ayrıca da vergisini vermeyenlerle ve sigorta primini ödemeyenlere hukuki olarak bir yaptırım da getirilmeli.
Birilerinin gerek vergi gerekse de sigorta primi gibi devlete olan borçları affedilip küçük esnaf ve kamu hizmeti gören belediyelere günah keçisi muamelesi yapılması toplumdaki güven duygusu zedeler. Devlet, alacakları konusunda kimseye: “Toplumun enayisi ben miyim?” dedirterek eşitlik ilkesini zedelememeli.
Belediyelerin sigorta primlerinden kaynaklanan borçlarının ödemesi meselesine gelince, evet, belediyeler borçlarını hem de kuruşuna kadar ödemeliler diyorum. Ancak asıl soruyu da sormadan edemiyor insan: Bu zamana kadar neredeydiniz? Bu borçların bir geçmişi yok mu? O zaman tebligat göndermek aklınıza neden gelmedi? Yoksa belediyeleri çalışamaz hale getirip başarısızmışlar gibi göstermek mi istiyorsunuz? Bu durumda da olan vatandaşa olur. Amacınız sizlere oy vermeyen vatandaşı cezalandırmak ise diyecek söz kalmamış demektir.
Asil Türk Milleti vefalıdır. Herkesin gerçek niyetini görür ve mazlumun yanında tavır koyar. Bunun örnekleriyle doludur tarihimiz.
Kamu alacakları konusunda en başından bu tarafa böylesi uygulamalar yapsaydınız -hem de yapılmalıydı- bugün kimse karşınızda durmaz hatta sizin tarafınızda saf tutardı. Sağduyulu herkesin aynı kanaatte olduğunu zannediyorum.
Siz belediyelerin peşinden koşadurun sade vatandaş, vergi borçları ve SSK primleri affedilip silinen kamu ihalecilerini de biliyor.
Bu arada, belediyelerin SSK’ya borç tutarı 96 milyar olarak ifade edilirken SGK’nın son dört yılda patronlara 1,3 trilyon lira teşvik vermesini kim sağladı? Ayrıca 2022 yılı Sayıştay raporlarına göre SGK’nın 362 milyar prim alacağı varmış. Bunun sadece 38 milyarı belediyelerdenmiş. SGK neden devede kulak olan belediyelerden alacağının peşine düştü? Başta da söylemiştim herkes SGK’ya borcunu ödemeli ama siz ağa babaları bırakıp belediyelerin peşinde koşarsanız arkanızda yürüyecek adam bulamazsınız.
İktidarda kimin olduğundan bağımsız olarak söylüyorum: Böylesi yaklaşımlar, siyasilere artı yönde bir katkı sağlamaz.
Belediyelerin halk nezdinde başarısız olması için elinizde salladığınız vergi ve SSK borçları tokmağı bir gün sizin kafanızı yarar.
Belediyelerin borçlarının faizleri silinerek yapılandırılabilir ve milat olacak bir tarih belirlenerek gelecekte uygulanacak kesin kurallar toplumun her kesimine uygulanabilir.
Halka hizmeti Hakk’a hizmet olarak görün. Kim ki bu uğurda çalışma yapıyorsa ona köstek değil destek olun. Yoksa bunun bedelini siyasiler ödeyeceği gibi vatandaş da ödemek zorunda kalır.
Tarihin çöplükleri sadece kişisel geleceklerini kurtarma peşinde koşan siyasilerle dolu. Halk onların adlarını unuttu bile. Oysa kahramanlar halkının gönlünde hâlâ yaşıyorlar.