MÜSLÜMANIN YOL HARİTASI İSTİKÂMET |
Peygamberler niçin gönderildi biliyor musunuz? İnsanlık hayat yolculuğunda “İSTİKÂMET” üzere yürüsün diye. Alemlere rahmet(Enbiya 21/107) olarak gönderilen Allah Rasulü(sav) da insanlığın istikamette yürümesi için gayret gösterdi. Onun daha peygamber olmadan evvel Mekke toplumundaki meşhur lakabı el-Emin/ güvenilir adam idi.
Güvenilir olmak bir Müslümanda olması gereken en mühim vasıf. Sevdiğimizi iddia ettiğimiz, adı anılınca salat-ü selamı dilimizden eksik etmediğimiz Peygamberimiz güvenilir insandı. Mekke’nin en güvenilir insanıydı. Öyle ki kendisine iman etmeyen müşrikler dahi eşyalarını ona emanet ederlerdi.
İstikâmet, her türlü eğrilikten ve sapmadan uzak, dosdoğru bir yolda yürümek anlamına gelir. “istikamet sahibi olmak”, islama uygun istikrarlı ve dengeli bir hayat sürmeyi, Allah’a itaatte devamlılığı esas alır.
İstikamet üzere olmak Müslümandan istenen en önemli haslettir. Günde en az 40 defa okuduğumuz Fatiha Sûresinde(ki Mushaf tertibinde ilk suredir) “Bizi sırat-ı müstekîme/dosdoğru yola ulaştır” diyerek Rabbimizden istikamet talebinde bulunuyoruz. O zaman bu talebimize uygun hayat yaşamak da boynumuzun borcudur. Sırat-ı müstakim peygamberlerin yürüdüğü yoldur, nimet verilenlerin yolu , ucu cennete çıkan yol.
İstikamette önce “iman” gelir. Onun da mahalli kalptir. Beden ülkesinin başkenti kalp. Orada iman hakimse diğer azalarda daima iman hakim demektir. istikamette ikinci aşama imanın hayata hakim olmasıdır. İman tüm azalara hükmettiği zaman kişi istikamette, dosdoğru yolda artık selamette demektir. Misal, iman dile hakim olunca dil istikamette olur ve asla yalan söylemez, sözünde durur, iftira etmez, gıybet etmez. İman eline hakim olmuşsa artık o el harama asla uzanmaz. Artık o el istikamettedir.
İstikamet üzere yaşayan dosdoğru yoldadır, sadakatlidir. Hem Allah’a sadakat göstermiş olur hem de Allah’ın kullarına. Hayatında Allah’a karşı da samimi ve dürüst olur, insanlara karşı da dürüst olur. Üç kuruşluk dünya menfaati için ebedi ahiretini satmaz. Geçici olan dünyayı değil kalıcı olan âhireti tercih eder.(A’lâ 87/16-17)
Dosdoğru olmak o kadar mühim ki Allah Rasulü kendisine gelerek, bana islâmı anlat ki bir daha kimseye bir şey sormayayım diyen adama islamın özetini şu şekilde söylemiştir: “Allah’a inandım de sonra da dosdoğru ol!”(Müslim ,İman 62)
İstikamet üzere olmak elbette zordur. Nefse zor gelir. Bu yüzden bu zorluğa işareten Allah Rasulü(sav), “beni Hûd suresi (Hud 112) yaşlandırdı” buyurmuştur.
İstikamet Hz. Peygamberin yürüdüğü yoldan yürümektir. Yoksa onu seviyorum demekle olmuyor. Peygamberi sevmek ona kuru salat-ı selam okumakla olmuyor. O yolda yürüyor musun yürümüyor musun ona bakmak lazım. Allah Rasulünü Hûd suresi kocatmıştı değil mi? Ne diyordu ilgili ayette: “..emrolunduğun gibi dosdoğru ol!”(Hud 112) Bu ayet 1400 senedir duruyor Hud suresinde. Bizi de kocatıyor mu acaba? Öyle ayda bir hatim indirmeyle olmuyor. Ayet istikametin ne kadar zor olduğuna da işaret eder. Zira insan hayatında insanı saptırabilecek çok düşman vardır. Nefsani arzularımız ve azılı düşmanımız şeytanın bitmek tükenmek bilmeyen telkinleri istikamette yürümeyi zorlaştırır elbet. Ama hayat zaten bir sınav. Önemli olan bu engelleri aşarak cennete ulaşmaktır.
İstikamet ya da doğruluk aslında Müslümanın yol haritasıdır. Rabbimizin bizden beklediği bir hayat tarzıdır. Bu yolda yürürsen hayal ettiğin cennete ulaşabilirsin. Yoksa cenneti hayal edip de başka yollarda yürürsen cennet de hayalde kalır. “Rabbimiz Allah’tır” deyip de istikamet üzere olanlar(dosdoğru çizgide yaşayanlar, işte onların üzerlerine melekler şu müdeyle inerler: “Korkmayın, kederlenmeyin, size vaad olunan cennetle sevinin! Fussilet 41/30 (ayrıca bkz.Ahkâf, 46/13.)
Allah Rasûlü’nün, “Bizi aldatan bizden değildir” (Müslim, iman 43)buyurması “istikameti şaşırırsan bizden(islamdan) ayrılmış olursun” demektir. Aldatmak istikameti şaşırmaktır. Aldatmak yoldan çıkmaktır. Ucu cennete ulaşamaz. Cenneti istiyorsak Rabbimizin çizdiği “dosdoğru yol” rotasından çıkmamak lazım. O yüzden günde kırk defa “istikamet duası” yapıyoruz: ” Ya Rabbi! Bizi dosdoğru yola ilet!”(Fatiha 1/6).Âmin!