MERHAMET VE SOKAK HAYVANLARI MESELESİ |
Merhamet, insanı insan yapan önemli hasletlerden biridir. Yüce Yaratıcımızın bize en büyük nimetidir belki de. Yine merhamet Rabbimizin “er-Rahman” isminin bir tecellisidir. Kalp inceliği, gönül yumuşaklığıdır. Kalbin sevgi ve şefkat ile dolma halidir merhamet. Merhametli bir kalpte kin, öfke ve intikam duyguları asla olmaz. Merhametli bir kalp “can taşıyan her varlığa” hatta tüm mevcûdata “sevgi” penceresinden bakar ve hayatını ona göre dizayn eder. Bu manada merhametli insan bir karıncayı dahi incitmez.
Merhamet denilince aklımıza evvela Peygamber (sav) gelir. Zira Allah onu “Alemlere rahmet olarak gönderildiğini”( Enbiya 21/70),onun Allah’ın rahmeti sayesinde insanlara yumuşak davrandığını, eğer kaba ve katı kalpli biri olsaydı etrafında kimsenin kalmayacağını (Al-i İmran 3/159) ifade ediyor. Şimdi onun hayatından tadımlık birkaç misal aktaralım.
“Sizin en hayırlınız, eşine-ailesine karşı en güzel davrananınızdır” (Tirmizi, Menakıb 63). “Bir genç, yaşlı bir kimseye yaşından dolayı hürmet gösterirse , Allah da ona yaşlandığında kendisine hürmet edecek birisini hazırlar”( Tirmizi, Birr 75)
Bir gün bir adam gelip mescide küçük abdestini bozuyor. Ashab adamın üzerine yürümek isterken Efendimiz (sav) ona bir şey yapılmamasını, işini bitirdikten sonra bir kova su dökerek temizlemelerini söylüyor.
Efendimizin çocukları ne kadar sevdiğini, onlara karşı ne kadar merhametli olduğunu bilirsiniz. Rafi isminde bir çocuk Medine’de birinin hurma ağaçlarını taşlamış ve bahçe sahibi de onu Efendimize şikayet etmişti. Efendimiz , “yavrucuğum! Bu adamcağızın hurmalarını niçin taşladın?” diye sorunca çocuk utanarak “acıkmıştım, karnımı doyurmak için taşladım” demişti. Peygamberimiz o çocuğa hiç kızmadı. Tebessüm ederek çocuğu kucakladı ve ona şöyle dedi:- Yavrucuğum! Bir daha ağaçları taşlama. Altına düşen meyveleri al ye. Allah seni doyurur. Efendimiz’in bu davranışı küçük Rafi ’yi çok etkiledi ve o günden sonra hiç yaramazlık yapmadı.
Hz. Peygamber’in çocukları sevip öpmesine hayret eden ve on çocuğundan hiçbirini öpmediğini övünerek söyleyen Bedevîye de ; “Şayet Allah senin kalbinden merhameti söküp almışsa ben sana ne yapabilirim? Merhamet etmeyene merhamet edilmez.“ şeklinde karşılık vermiştir. (Buhâri Edeb 18)
Rahmet Peygamberinin şefkat ve merhametinden hayvanlar da nasibini almıştır. Bakınız ne buyuruyor: “Her canlıya yapılan iyilikte bir sevap vardır” (Buhari, Müsakat 9)
Hicretin 8. yılı idi. Allah Rasulü ve Ashabı Mekke’nin fethi için yola çıkmışlardı. Mekke yakınlarındaki Arç vadisine geldiklerinde yolun kenarında yeni doğmuş yavrularını emziren bir köpek gördüler. Efendimiz(sav) hemen bu köpeğin ve yavrularının rahatsız edilmemesi için ordu geçinceye kadar orada nöbet tutmasını emretti.
Dostlar! İslam medeniyetinde hayvanlara şefkat vardır, merhamet vardır. Hayvanlara eziyet etmek günahtır. Allah Rasulü(sav) hayvanlara işkence ve eziyet edenleri lanetlemiştir. (Nesai, Dahaya 8) Hadis kitaplarımızda, susayan bir köpeği suladığı için Allah’ın kendisinden razı olduğu ve günahlarının af olunduğu kimselerden bahsedilir. (Buhârî, Şirb 9, Müslim, Tövbe 155). Ancak yine hadis kitaplarında bir kediyi aç susuz bırakarak ölene kadar hapseden kadının cehenneme gittiği anlatılır. (Buhari, Müsakat 9)
Görülüyor ki hayvanların da yaşama hakkı vardır ve dokunulmazdır. Ancak hayvanların hakkı korunurken saygın bir varlık olan insanın zarar görmesi de asla kabul edilemez. Bugün sokaklarımız köpeklerin istilasındadır. Artık sokaklarımızda “köpek terörü” esmektedir. Sokaklarımız güvenli değildir. Kadınlarımız ve çocuklarımız sokaklarda dolaşamaz olmuştur. Köpekleri seveceğiz, onların haklarını koruyacağız diye bu sefer insanın hayatını tehlikeye atıyoruz. Bakınız hemen her gün köpekler yüzünden hayatını kaybeden kadın ve çocukların haberini duyuyoruz. İşin garip tarafı köpek saldırısı sonucu insan ölüyor ve neredeyse hiç tepki yok. Lakin bir yerde, bir barınakta veya sokakta bir köpeğe işkence yapılıyor birileri ortalığı ayağa kaldırıyor. Artık bu maskaralığa bir dur demenin zamanı geldi. Şurası kesin olarak bilinmelidir ki “köpeklerin yeri sokaklar değildir.” Can dostlarımızın yeri barınaklardır. Bakınız Avrupa’da köpek sayısı insan sayısından fazla olan ülkeler var ama Avrupa sokaklarında başı boş köpek göremezsiniz. Adamlar sistemi oturtmuşlar. Madem medeni(!) Avrupa’yı örnek alacağız işte köpekler konusunda Avrupa’nın tavrı bu. Bu sebeple ne yapılacaksa derhal yapılmalı. Köpek ve mama lobilerinin baskı ve şantajlarına asla boyun eğilmemelidir. Hem “hayvanseverlik” de kimsenin tekelinde değildir. Köpeklerin sokakta olmasını ve artmasını isteyen bir lobi var. Yani kısırlaştırılmasına da karşılar. Tabi işin arka planında her geçen gün semiren bir “mama lobisi” var. Kısacası rant var. Hayvansever ve hayırsever kardeşlerimizin bu saf duyguları da istismar ediliyor bir bakıma.
Yapılması gereken nedir? Vakit kaybetmeden tüm köpekler sokaklardan toplanarak barınaklara alınmalı ve orada yaşaması için gerekli şartlar sağlanmalıdır. Yine köpek sahiplerinin de köpeklerini sokaktan çekmeleri sağlanmalıdır. Bunun için mevzuat gerekiyorsa o da çıkarılmalıdır. Böylece sokaklarımız güvenli hale getirilmelidir. Hayvanseverlerimiz de hayvanları evlerinde, barınaklarda, hayvanat bahçelerinde ya da hangi hayvanı sevecekse o hayvanın yaşadığı doğal ortama giderek sevebilirler.