Küçük bir özeleştiri!.. |
Gerçekler zamanla daha iyi anlaşılıyor…
Anılar yıllar sonra daha da anlamlaşıyor!
2011 yılı genel seçimlerinde AK Parti’den milletvekilliği adaylığımız mevzuubahis olduğunda (adaylık müracaatı sürecinde) bazı ilim ehli dostlarımızdan “Ahmed’im aday olma, aday olsan da seni kabullenemezler, seçilsen de “sen, sen olamazsın”, çoğu kardeşlerimizi harcadıkları gibi seni de harcarlar” diyenler olmuştu.
Hatta seçim sonrası Allah dostu (şimdi rahmetli olan) bir büyüğümüz; “iyi ki aday olmadın ve seçilmedin, bu senin için rahmet olmuştur” demişti.
*
Aday adaylığı sürecinde o gün Başbakan yardımcısı kadim dostumuz Bülent Arınç ve Başbakan Tayyip Beye sunulmak üzere bir dosya hazırlamıştım.
Dosyayı o tarihte Bülent Beyin danışmanı 80 öncesi kadim dostumuz Mehmed Beye takdim ettiğimde “Bakan beyle sizi görüştürelim dediğinde, “Bülent Beyle beni milletvekili yapın diye mi görüşeceğim?” demiş ve selam bırakıp, görüşmeden ayrılmıştım.
Hatta o süreçte Tayyip Beyle de görüşmek istemedim. Tayyip Bey görüşmek isterse, davet ederler görüşürüz demiştim.
Ancak bilahare “sizin dosyanızın Tayyip Beyin eline ulaştığından emin misiniz” denilince, bugünün siyasetinde bizim gibi safların pek yerinin olmadığını da anlamış olmuştuk.
*
Son yıllarda yalnız AK Parti’de değil bütün siyasi partilerdeki ayak oyunlarını görünce şimdi daha iyi anlıyorum ki bugünün siyasî oluşumlarında bizim gibilerin yeri yok!..
Hadi, başkaları adına konuşmuş olamamak için diyelim: Benim yerim yok!
Anladım ki;
– Siyasî oluşumun içinde olursam “bendenizin, kendim olamayacağımı” anladım!
– Siyasî oluşum içinde olmadığım için “ne kadar şükretsem” az olacağını anladım!
– İçerde olsaydım belki bugünkü gibi “gerçekleri dile getiremeyeceğimi, hakkı konuşamayacağımı, halkın hissiyatına tercüman alamayacağımı” anladım!
– Hizmet vermek için illâ belli sıfatları taşımanın, belli koltuklarda oturmanın şart olmadığını anladım!
*
“Bir kunduracının elinde kuyumcunun aleti, kuma ekilmiş dane gibidir… Kunduracının önünde çiftçinin aleti, köpeğin önünde saman, eşeğin önünde kemik, bir şey ifade etmez.” (Hz. Mevlâna)
Vesselam…