Sevgili dostlar,

Değerli canlar,

Baştan söylemedi demeyin;

Bugünkü sohbetimizi bazı dostlar ilginç bulabilir…

Başımızda bunca sorun varken;

“Bu ne abuk-sabuk bir sohbet konusu” diyebilir…

Yani demem o ki; Okumak istemeyenler yolun yarısında vazgeçebilir…

Az sonra dilimin döndüğü ve aklımın erdiği kadar dile getirmeye çalışacağım bu sohbet konusu nereden aklına geldi? derseniz…

Aslında böyle bir konu aklıma gelmedi…

Bu sohbet konusu çok değerli arkadaşım, kadim dostum Dr. Cemal Ferhat Özsoy’un gündelik yaptığı bir sosyal paylaşımından etkilenip ve üzerini de birkaç şey ben eklemek istedim..

Değerli arkadaşımın paylaşımı şöyle başlıyor;

‘Neymiş efendim, keçiler ormanı bitiriyormuş…

Açın gözünüzü efendiler;

Siz hiç orman yakan keçi gördünüz mü?

Yere çöp atan öküz, yere tüküren köpek gördünüz mü?

Umumi tuvaletin duvarına, çeşmesine pisleyen kedi gördünüz mü?

Arabasıyla gezerken son ses müzik açıp etrafı rahatsız eden eşek gördünüz mü?

İhtiyacından fazlasını yemek için çalan-çırpan diğer hayvanların hakkını gasp eden tikli gördünüz mü?

Sokak lambasını kıran, kamuya ait malları hırpalayan, bıçakla kazıyan deve gördünüz mü?

Duvarlara ahlaksız yazılar yazan maymun gördünüz mü? Vs…Vs…

Arkadaşımın paylaştığı yazının özeti üç aşağı, beş yukarı böyle…

Hayvanlar üzerinden yapılan bu güzel paylaşımı bende şu eklentileri yapmak istiyorum…

Siz hiç denizi kirleten balıkların var olduğunu duydunuz mu?

Siz hiç kaldırımda ve sokakta yürürken karşıdan gelene omuz atan öküz gördünüz mü?

Siz hiç siyanürle altın madeni arayan ve hiçbir iş güvenliği almadığı için çalışan işçilerini binlerce ton toprağın altına gömen sırtlan veya çakal gördünüz mü?

Toplumu aydınlatmak ve sanayileştirmek için değil;

Siz hiç sermaye babası patronların kasasını doldurmak, varlığını üçe dörde katlamak için dereleri, akarsuları, ırmakları satan ve kurutan kurbağa, yılan ve börtü-böcek gördünüz mü?

Sizler, odunundan, kerestesinden, ikliminden ve gölgesinden yararlandığı ormanları bir avuç azınlığa rant sağlamak için ihaleye çıkarıp satan ayı duydunuz mu?

Ekstra masraf olur diye iş güvenliği sağlamadığı için;

Yüzlerce emekçiyi, yüzlerce metre toprağın altına gönderip ve toplum ölümlerine neden olan siz hiçbir Köstebek gördünüz mü?

Siz hiç yaşadığı yurdu sömürge ülkesi yapan ve kendi-kendini boyunduruk altına sokan Manda gördünüz mü?

Siz hiç Amerika kıtası ormanlarından yaşayan hayvanların, Afrika ve Asya Kıtası ormanlarında, çayırlarında ve ovalarında yaşayan Aslanların ve bilumum hayvanların birbirlerine topla-tüfekle savaş açtığını duydunuz mu?

Siz hiç kendi tarım alanlarını ‘nadasa’ bırakıp, köylüsünü şehirlere göç ettiren ve daha sonra da beslenme ihtiyaçlarını dışarıdan getirten ve çöplüğünde ötmeyen horuz gördünüz mü?

Siz hiç pahalılığı hortlatan, enflasyona tavan yaptıran ve mazota benzine iki günde-bir zam yapan Zürafa olduğunu duydunuz mu?

Siz hiç ‘ırk, dil, din, cins’ ayrıma yapmadan ‘laikliğe’ laik bir şekilde yaşamak mümkünken veya da yaşarken koro halında ‘Şeriat İsteriz’ diye yırtınan Koyun sürüsü gördünüz mü?

Siz hiç birlikte su içmeye giden ceylanların, geyiklerin derelerden ve ırmaklardan su içerken paylaşım kavgası yaptığını hiç gördünüz mü?

Vesaire, vesaire…

Sözü daha fazla uzatmayalım…

Ve şöyle toparlayalım…

Efendim, gezegenimizdeki canlılar topluluğunu yaşadığı alanlara göre sınıflandıracak olursak;

Sadece kara parçasının üstünde yaşayan canlılar…

Hem kara parçasının üstünde ve hem altında yaşayan canlılar…

Hem denizde, gölde ve akarsularda ve hem de karada yaşayan canlılar…

Hem karada hem suda ve hem de havada yaşayan canlılar olarak sınıflandırabiliriz diye düşünüyorum…

Ve bu farklı alanlarda yaşan canlılar;

İnsanlar bozmadığı sürece evrenin dengesini ve devinimini sağlar…

Bu canlılar türünün bir tarafı kaybolursa, yeryüzünün bir tarafı ağır basar…

Yani denge bozulur…

Yani dört mevsim kaybolur…

Yani buz dağları çözülür…

Yani yaşam alanları daralır…

Yaşam alanları daralınca da;

Gücü yeten, gücü yetmeyeni ortadan kaldırır…

Bu nedenle son söze slogan şeklinde söylemek istiyorum…

Ve diyorum ki;

Hayvanlarda suç aramayalım…

Suçu insanlarda arayalım…

Kalın sağlıcakla…