DERİN UYKULARDAN BİR UYANABİLSEK YAŞANAN GERÇEKLERİ BİR GÖREBİLSEK |
Uyanabilsek de;
Mutluluğa giden yolda hep birlikte yürüsek…
Kol-kola yürürken;
Yol türkümüzü hep bir ağızdan koro halinde söylesek…
Hep bir ağızdan söylesek de;
Gerçek gücümüzün ne olduğunu göstersek…
Hep bir araya gelmeyi becerebilsek de;
İçeride ve dışarıda -gönü beş para etmeyenlere- kendimizi alay konusu ettirmesek!
Yani;
Şu kış uykusundan bir uyanabilirsek…
Üzerimizdeki ölü toprağını silkinip bir atabilirsek…
Ve birde ‘adam sendeciliği’ bırakıp;
Yaşadığımız dünyaya ve ülkemize dair sorumluluğumuzu üstlenmeyi bir becerebilirsek…
Sen o zaman gör bu toplumun nasıl yolculuk yaptığını…
Hani derin uykuya dalanlar için söylenen;
“Top atsan uyanmaz” sözü her ne kadar bir benzetme olsa da, ben bu benzetmeyi toplumun tamamına yakıştırmak istemiyorum…
Çünkü bu toplum Aşık İhsani’nin dizelerinde belirttiği gibi;
“Taban uyanıyor taban,
Hele bir ayağa kalksın,
Durduramaz onu baban” dediği gibi…
Hiç beklenmedik bir zamanda öyle bir uyanır ki;
Tıpkı, Kuvva-i Milliye Birlikteliği nasıl hızlı bir şekilde yan-yana gelip, kol-kola girmişse yine aynı ‘birlikteliği’ sağlayacak duygu ve bilince sahiptir….
Yani demem o ki;
Gözleri bağlanarak, kulakları tıkanarak uyuyan bu çoğunluk kan uykulardan bir uyanabilirse…
Gözlerindeki bağı çözüp, çevresinde yaşananları bir görebilirse…
Kulaklarına tıkılan tıkaçları çıkarıp, olup-bitenleri kendi kulaklarıyla bir işitirse…
Sen o zaman gör bu toplumun nasıl bir araya gelip ve nasıl bir yolculuk yaptığını…
Örneğin;
Ülkesinin güneyinde çıkarılan savaşı kimlerin çıkardığını?
Kimlerin hangi çıkar uğruna bu savaşa katıldığını?
Çıkarılan bu savaşta kimlerin karlı, kimlerin zararlı çıktığını?
Hele bir düşünmeye başlasın…
Örneğin;
Doğudaki kapı-komşumuzda aylardır yaşanan başkaldırının nedeni nedir?
Yaşanan iç kavga nedeniyle 500’ün üzerinde insan neden ‘İdam Sehpasına’ çıkarılarak idam edilmiştir?
Örneğin;
Kuzey komşularımızdan Ukrayna ve Rusya neden bir yıldır birbirini boğazlayıp öldürmektedir?
Bu amansız savaşın bize de bir getirisi, götürüsü var mıdır?
Örneğin;
Yurdumuzun batısında birçok ada ve adacıkların ele geçirildiği ve silah deposuna dönüştürüldüğü söyleniyor…
Bu konuda bizim ülkemize yönelik bir tehdit ve zararı var mıdır?
Bunları da ıskalamadan bir düşünürse benim uykudan uyanan vatandaşım…
Sen o zaman gör bu ülkenin nasıl hızlı bir yol yürüdüğünü!…
Durun daha bitmedi…
Uyuyan yılan uyandı bir kere…
Kendi yuvasında yaşanan olumsuzlukları da görmeden edemez!
Örneğin benim uyanan vatandaşım;
Aile cinayetlerinin neden günden güne çoğaldığını da düşünmeye başlıyor…
‘Kadın Cinayetleri’ neden çoğalıyor?
Ataması yapılmayan öğretmenler neden intihar ediyor?
Başka ülkelere gitmek isteyen gençler, ülkesini neden terk etmek istiyor?
Cinnet geçirenler neden cinnet geçiriyor?
Hırsızlık-arsızlık olayları neden gün geçtikçe çoğalıyor? Diye düşünmeye başladı bir kere…
Bu güzelim ülkemiz;
Neden uyuşturucu patronlarının yol-geçen hanı oluyor?
Her il ve kasabada neden bir uyuşturucu patronu türüyor?
Neden her gün ‘Mafya Hesaplaşması’ haberi yapılıyor?
İşte bu soruların yanıtını aramaya başladı benim uyanan vatandaşım…
Çevre katliamını kimlerin yaptığını…
Enflasyon canavarının niye hortladığını…
Hayat pahalılığının neden kaynaklandığını…
İş, aş bulamayanların neden bulamadığını…
Yaşadığımız iklim krizinin kimlerin yaşattığını;
Bir-bir düşünmeye başladı benim derin uykulardan uyanıp ayağa kalkan vatandaşım…
Sanırım bu uyanmada Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözünün de etkisi olabilir…
Ne diyordu o büyük insan;
“Uyuyan milletler ya ölür, yada köle olarak uyanır.”
Şimdi de sözü bu toplumdan umudunu hiç yitirmeyen ve düşündüklerini de korkusuzca sazının tellerinde dillendiren ünlü ozanımız Aşık İhsani’nin dizelerine bırakıyorum;
“sözüm hain hırsızadır
çabalama ey düzünbaz
taban uyanıyor taban
hele bir ayağa kalksın
durduramaz onu baban
sanma ki böyle kalacaksın
alın terini çalacaksan
ettiğini bulacaksın
taban uyanıyor taban
hele bir ayağa kalksın
durduramaz onu baban
niye benim bir işim yok
niye senin göbeğin tok
silahını ağzına sok
taban uyanıyor taban
hele bir ayağa kalksın
durduramaz onu baban
yeter açtığın o yara
alnına çaldığın kara
kendine bir delik ara
söylediğin yalana son
eylediğin talana son
yüzbin milyon milyon
taban uyanıyor taban
hele bir ayağa kalksın
durduramaz onu baban.”