Osman Bayram
Osman Bayram
osmanbayram_28@hotmail.com
5 HAZİRAN DÜNYA ÇEVRE GÜNÜNDE ÇEVREYE BAKIŞ
  • 0
  • 853
  • 10 Haziran 2020 Çarşamba
  • +
  • -

Covid-19 pandemisi sonrası “evde kal” sloganı ile tüm dünyada evlere kapanan insanların nefes alma, güneş görme, temiz hava alma, gibi yaşamsal ihtiyacın önemi fark edildi.
Bizde duyarlı bir yurttaş ve mühendis olarak evde kaldığımız bu günlerde okuyup araştırıp elde ettiğimiz bilgi ve düşüncelerimizi okuyucularımızla paylaşmak istedik.
Yeryüzü ekosisteminde yaşayan bütün canlılar; birbirlerinin var olma ve yaşamlarını sürdürebilme nedenidir. Dünya üzerinde yaklaşık 8 milyar nüfusu ile İnsanlar, bütün canlıların ancak yüzde 0.1’ini (binde bir) oluşturmasına karşın, yüzde 82 oranındaki bitkiler, yüzde 13 oranındaki bakteriler, yüzde 5 oranındaki böcekler, mantarlar, balıklar ve diğer canlılar üzerinde yaptığı çalışmalarla, kendisi dışındaki bütün canlıların yaşamını ve kaderini belirlemektedir.
Birleşmiş Milletler tarafından 1972 yılında Stockholm’de düzenlenen “İnsan Çevresi Konferansında” çevre sorunlarını küresel boyutta ele alarak, Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) organının kurulmasına ve her yıl 5 Haziran tarihinin “Dünya Çevre Günü” olarak belirlenmesine karar vermiştir.
Hemen hemen bütün dünya üzerinde ekolojik dengesizliğin en üst seviyeye çıktığı, bütün canlıların yaşam alanlarının daraldığı, bazılarının kaybedildiği günümüzde, “5 Haziran Dünya Çevre Günü” olarak kutlanmaya devam etmektedir.
Yüzde 70’i suyla kaplı yeryüzünde, bütün canlılar için gerekli tatlı su kaynakları yüzde 0.3 (binde 3 ) mertebesindedir. Tatlı su kaynaklarının yüzde 70’i endüstriyel tarımda, yüzde 20’si endüstride, yüzde 10’u ise insanların yaşam kaynağı olarak kullanılmaktadır. Ekolojik yaşam alanlarındaki diğer canlıların yaşam kaynağı ve su ihtiyacının yeterince dikkate alındığı söylenemez.
Doğada yaşam; bütün canlıların ve olayların birbirini etkileşimi şeklinde devam etmektedir. Ekolojik yaşam alanlarında bir türün var oluşu; diğer türlerin var oluşuna dayanmaktadır. Bir türün yok olması diğer canlıların da yok olmasına neden olacaktır.
Ülke genelindeki bütün ekolojik yaşam alanları, maden, enerji, havalimanı, inşaat vb. projeler ile doğal hayatını bir miktar kaybetme ile karşı karşıyadır. Bu ve benzeri projeler ile geri dönüşü asla mümkün olmayacak ekolojik alanlar azalmakta, doğallığı bozulmakta, insan ve diğer canlılara yaşam alanları olma özelliği mutasyona yani değişime uğramaktadır.
Bu gün karşı karşıya kaldığımız Covid-19 pandemisine neden olduğu düşünülen Çin’in Wuhan eyaletinde yabani hayvanların yaşam alanlarının daralması ile yayıldığı düşünüldüğünde çeşitli projelerle vasfını yitiren veya doğası bozulan, ormanlardaki yabani hayvanların yaşam alanlarının dar bir alan içine hapsedilmesi ve ekolojik bozukluklara neden olan yatırımlar nedeniyle, ileriki yıllarda yeni pandemilere neden olacağı düşünülebilir.
Dünya üzerinde milyonlarca tür olduğu varsayılmaktadır. Günümüze kadar sadece çok az türün keşfedildiği düşünülürse üzerinde yaşadığımız Gezegen ve diğer türler hakkındaki bilgilerimizin yetersiz olduğu ortaya çıkmaktadır. Bilinen bitki ve hayvan türü azalarak nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya iken, sayıları artan birkaç türden biri de insanoğludur.Tükenen bitki ve hayvan türlerinin tükenişin sorumlusu da maalesef insandır.
Çeşitli gerekçelerle ormanlar, tarım alanları, meralar, sulak alanlar, tahrip edilmekte, balık stokları azalmakta, Dünyanın ısınmasına neden olan gazlar atmosfere karışmaktadır. Bunların sonucunda da, türler doğal hızlarından bin kat daha hızlı bir şekilde yok olmaktadır. Dünya üzerindeki tür çeşitliliği bize gıda, ilaç, giysi, yakıt gibi çok sayıda fayda sağlamaktadır. Bahçemizdeki böcekten, yol kenarındaki çimene kadar her türlü canlının birbiriyle bağlantısı vardır.
İklim değişikliği biyolojik çeşitliliğe karşı en ciddi tehdittir. Sıcaklıklardaki 1,5 ile 2,5 derece arasındaki artış bitki ve hayvan türlerinin yaklaşık %20-30’unun yok olmasına neden olabilmektedir. Dünya nüfusunun yaklaşık %60’ı için gerekli olan ilaçlar çeşitli bitkilerden elde edilmektedir.
Bu itibarla Covid-19 dan ders çıkararak bundan sonraki süreçlerde çevre ve ekolojik dengenin merkeze alınarak proje üretilmesi yaşamsal öneme sahiptir.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM