Hatice SATGUN
Hatice SATGUN
hatice@giresungundem.com
KADİM ŞEHİR, MEDENİYETLER YATAĞI MARDİN! VE BELEDİYENİN KADROLU EŞEKLERİ!
  • 0
  • 607
  • 30 Ekim 2020 Cuma
  • +
  • -

Yaklaşık dört gündür Mardin’deyim. Bu medeniyetler şehri, uygarlıkların yatağı, dil ve dinlerin bir arada buluştuğu, Mezopotomya ve Artukluların Tarihini barındıran, Babil’in esintileri içinde birlik ve beraberliği yaşayan etnik yapının renklilikleri içinde, sabun kokuları ve taş sokaklarında üzüm damlaları tadında hayat bulan ve hayat süren ve bembeyaz su gibi ‘Beyaz Su’ gibi tarihin derinliklerine akıp giden Kadim Kent’te; gezmekle bitiremeyeceğimizi anladığım o kadar çok yer vardı ki hangi birine gideceğimi, hangi birini fotoğraflayıp, yazacağımı bilemedim inanınız. Dolu dolu bir dört gün geçti Mardin’de. Kale muhteşem heybeti tam başınızın üstünde, Kale’nin eteklerinde halkın ‘Beden’ dediği surlar boydan boya uzanırcasına serpe serpe ve Kale İle Beden arasında kurulmuş muhteşem güzellikteki ‘Eski Mardin Taş Evleri.
Akşamı bir başka sabahı bir başka. Kartpostallarda gördüğümüz ‘Mardin Taş Evleri’ bit gelin gibi duruyor adeta karşımızda. Akşam ışıl ışıl ‘Gerdanlık’ sabah sadeliğiyle ‘Seyranlık’. Uzun süre sizi güzelliğiyle cezbedecek evler. Evlerin tam karşı yönüne döndüğünüzde ise aklınızın bilgi hafızası İle oynayacak olan şehrin ‘Yenişehir Mardin’ yönü var ki oraya denizin geldiğini sanıyorsunuz. Deniz ve sahiline yerleşmiş evler gözünüze çarpıyor. Aklınız diyor ki; ‘Mardin’de deniz mi var?’ Cevap ‘hayır’ oluyor fakat görüntü ‘evet’ diyor. O nedenle de ev ve işyeri satışlarında kiralamalarında size soruyorlar. Şehrin sahil tarafına mı baksın, yoksa Eski Mardin’e mi baksın?
‘ Siz dahi şaşıracaksınız eminim ve cevap veremeyip güleceksiniz . Ve dikkat çeken bir konu daha. Eşekler! Belediyenin kadrolu eşekleri! Evet yanlış duymadınız Mardin belediyesinde kadrolu eşekler çalışıyor. Ve beş yıldızlı eşek çiftliğinde yaşıyorlar. Yaşlanana ( emekli olana) kadar Eski Mardin’e ulaşım sağlıyorlar. Birçok ülke bu konuyu öğrenince eşek hediye göndermişler Mardin’e. içinde beni ağırlayan bu güzel kentin etnik yapısı birçok isim altında toplanmış. Türkler, Kürtler, Araplar, Ezidiler, Süryaniler, Ermeniler saymakla bitmiyor.

Dilleri ve dinleri çok farklı olan bu farklı topluluklar, işte bu şehrin küçücük taş sokaklarında, yan yana işyerleri çalıştırarak, aynı yerlerde oturup kalkarak, birbirlerine saygı, sevgi, hoşgörü ve kardeşlik içinde yaşamlarını sürdürebiliyorlar. Esnafın yüzü gülüyor ve hakikaten naziK ve saygılı bir o kadar da işlerine titiz ve önemsiyorlar. Müşterilerine misafirperverliklerini görmeniz gerekiyor. Çalışan kadın ve erkek personeller en güzel şekilde yaklaşım gösteriyorlar. Ses tonları kibar, nazik. hassas ve sakin. Dikkatimi çeken bir husus da bitişik nizam binaların metre kareleri küçük ve temiz ancak, hiçbir esnaf diğerini rahatsız edecek ne ses ne de tutum içinde değiller. Özen gösterilen bir durum var ve hepsi bunu severek yapıyorlar. Yemekleri çok zengin ve lezzetli. Et ve bakliyat ağırlıklı beslenme yaygın.

Damak tadları güzel. Aromatik içeceklere ağırlık veriliyor. Mesela ben çay istediğimde normal çay zannettiğim içeceğimi içerken. başka kokular alıyorum ve sorduğumda; içinde Zeferan yani Safran ve tarçın olduğu’ belirtiliyor. Yine badem şekeri ikram ediliyor, cevizli içli köfteleri, kaburga dolmaları, istemeniz gereken yemeklerdendir. Mırra ikramı ve dibek kahve öneriliyor. Esnaflar kuyum ve şarap üzerine ve de bakliyat üzerine ağırlık gösteren aynı zamanda dar ve arka sokaklarda birdenbire önünüze çıkan kafe türünde oturma yerleri ile, Mardin Kale’sinin eteklerinde Mardin akşamlarının vazgeçilmez tutkusunu yaşatıyorlar size haline Tarihi ve turistik yerleri o kadar çok ki; başınızı her ne yana döndürseniz ya mutlaka bir cami, ya kilise ya da havraya rastlıyorsunuz . Merkezde bir köye gittik.

Adı’ Eski Kale! Koz Kalesi, Kadın Kalesi’de deniliyor. Yaklaşık 20 haneli ve içinden geçiyoruz . Biraz ileride birdenbire karşımıza öyle bir güzellik çıkıyor ki; iki yanı ağaçlı, asfalt bir yol çıkıyor önümüze ve tam ucunda tarihi bir duvardan kapı. ‘Manastır Kapısı’ yolun ortasında sizi karşılıyor. Meşhur ‘Dayrül Zeferan Manastırı’. İçinde Meteopolitan Salibe Özmen görev yapıyor. Yani illerdeki müftü gibi görev yapıyor. Biz de ziyaret ediyoruz manastırı. Akşam saatleri olmasına karşın izinle açılıyor kapı bize. Geniş bir avluya giriyoruz. Manastırın önü.

Merdivenlerde bizi karşılıyor bir görevli. Binaya çıkıyoruz . Uzunca bir koridor ve kemerli kapısız geçitler şeklinde, iç avluya geçiliyor birkaç kapıdan. İçeride zeytin ağaçları görülüyor. Temiz bir avlu ve karşılıklı iki adet tarihi su sarnıçları gözüme ilişiyor. Asılı kovası İle suyu çıkarmaya gönüllü adeta. Manastıra girişte bizi Süryani, genç erkek rehber karşılıyor . Adı Aydın. Bizi sunak bölümüne ve makam kürsüsü ve makam koltuklarının olduğu yere götürüyor ve anlatıyor bize oranın ibadet şeklini. Karşklıklı iki koltuk dikkatimi çekiyor.Koltuklardan biri Hindistan’dan özel getirilmiş. İki koltuk karşılıklı bir birine bakıyor. İkisinin arasından tam karşıya bakınca ‘sunak’dediği yeri gösteriyor. Orada en üst görevli din adamının olduğunu ve geride bizim durduğumuz yerde ibadet edildiğini ve günde ‘yedi vakit ibadet’ olduğunu anlatıyor.

Soruyorum. ‘Ne şekilde ibadet ediyorsunuz?’ ‘Yere halı açılıyor ve üzerinde secde edildiğini ‘ söylüyor. Bizim namazlardaki gibi . Girişe geri dönüyor ve aşağıya iniyoruz dar geçitten . Karşımıza geniş bir alan geliyor, orasının ‘Güneş Tapınağı’ olduğunu ve Süryani atalarının hristiyanlıktan önce güneşe taptıklarını anlatıyor. ‘Yerin altında nasıl güneşe tapıyorlarmış? Diyorum; küçük bir bir pencere gösteriyor. Kenarlarının duvar kalınlıkları 3 metre. Daha önce büyük pencere olduğunu güneşin Işık’larının içeri geldiğini, ancak yakın zamana kadar tamamen kapatıldığını belirtiyor. Şimdi küçük de olsa bu pencere açıldı’ diyor. Oradan çıkarken papaz ve rahiplerin yüzlercesinin mezarını gösteriyor. Bir duvar gösteriyor oradaki kapakların açıldığını ve ayaklarımızın altında bir İniş olduğunu, orada büyük bir mezarlık olduğunu ve ölen yüzlerce rahibin oraya konulduklarını anlatıyor. Hatta büyük din adamlarının ölü bedenlerinin sandalyeye oturur vaziyette durdurulduğunu, bir başka ölen olduğunda onun kemikleri yana bırakılıp, yeni ölen rahip oturur vaziyette bırakılarak kapak tekrar harçlarla kapatıldığını’ belirtiyor. Oradan yukarı çıkıyoruz.

Bir yere girdik adı ‘Mezar Odası’ . Yan duvarlarda büyük beton bloklar var onlar kapakmış . Açılarak mezarlara ulaşılıyormuş. Tavan mimarisi muhteşem . Kobra ve tavan figürleri çok fazla. Bu gezi müddetince beni misafir eden ve en güzel şekilde ağırlayan Ensar Mahallesi Muhtarı ve Mardin Trabzon Kardeşlik Derneği Başkanı İsa Dal bize; tüm tavanların ve duvarların altın kaplı olduğunu ve Timurlenk’in onları görerek, içeride büyük bir ateş yaktırdığını ve bütün altınları eriterek aldığını bahsediyor. Timurlenk oraya gelerek hazinelere her şekilde ulaşmış oluyor. Bina çok yüksek ve kesme taşlarla yapılmış ve binayı ‘Nuh’un Gemisi’ne benzeterek, dış cephelerine hayvan figürleri yaparak o zamanı tasvir etmişler. Daha sonra ben metropolitan İle görüşmek istiyorum, misafiri olduğu söyleniyor. Biraz ısrar ediyorum , o anda bakıyoruz ki metropoltan dışarı çıkıp bizi karşılıyor. Kırmızı uzun elbiseli ve başındaki bere gibi başlığı İle hafif uzunlukta sakallı ve açık tenli din adamı bizi güleryüzüyle karşılıyor.

İçeri odasına davet ediyor. Giriyoruz. Uzunca bir oda . Tam karşıda pencere önünde kapıya dönük makamı ve iki yana aralıklarla dizilmiş onbir sehpa. Duvarlarda önceki metropolitanların fotoğraf tabloları. Bir türk bayrağı masanın sağında ve sade bir oda. Tanışıyoruz. Çay ve su ikram ediliyor. Dezenfaktan kullanıyor bize de sunuyor. Metropolitan Saliben Özmen İle sohbete başlıyoruz. Bizi ilgiyle dinliyor. Soruyorum bilmediğimi ve öğrenmek istediğimi belirteyek .’ Burada nasıl yaşıyorsunuz ve neler yapıyorsunuz diye?’ Anlatıyor. Merkezlerinin Şam’da olduğunu, bir merkezin Lübnan’da olduğunu, Rusya’da olduğunu ve Avrupa’da. Ancak biz Şam’a bağlıyız diyor. Atalarından bahsediyor biraz.

Hristiyanlıktan önceki Pagan dininden paganizm’den. Konuşmaya eMmeallesi Muhta diyerek Karadeniz’e geldiniz mi? Diyorum. Trabzon’a geldim Suva’ya diyor. Aşağıda futbol sahası olduğunu ve yukarıdaki restaurantta yemek yerken kalkıp elini havaya kaldırarak Fenerbahçe’yi selamlıyorum dediği andan bir Trabzonluunun hızla ayağa fırlayarak; ‘ şaka yapaysun sen herhalde?’ Diye nara atarak ona doğru kızgın bir şekilde yürüdüğünü anlattı Trabzon şivesi yaparak ve gülerek. Hoşuna gitmişti sanırım o fevri çıkıştadan iyi niyet dileklerimizle ayrıldık. Mardin gezmekle bitmeyen şehir.

Kültürü( Türk, Kürt, Arap, Süryani, Ermeni, Ezidi, Yemekleri, Dilleri , dinleri…), tarihi ( Artuklular, Mezopotamya’lılar , coğrafyası Mezopotamya Ovası, saymakla bitmiyor. BeyazSu’ve daha birçok yeri gezip göremeden. Geri dönmenin hayıflanması içindenana bütün bu güzel mekanları gezdiren Ensar Mahallesi Muhtarı ve Mardin Trabzon Kardeşlik Derneği Başkanı ve birçok stk başkanlıklarını da Türkiye Cumhuriyeti’mizin al bayrağı altında anla, şanla yürüten başarılı ve çok kıymetli başkanım #İsaDal’a ve onun nezdinde tüm muhtarlarımıza teşekkür ediyorum.bu köprünün temel çalışma Bu kardeşlik törltörlük yapan Ahmet Külekçi ‘ye de çok teşekkür ederiz.

Bu Kardeşlik Köprüsünün bir ucunda da Giresun -Mardin Köprüsünü güçlendirecek olan muhtarlar, yerel yönetimler ve Gençlikspor müdürlüklerimiz İle kültür müdürlüklerimizin de içinde olacağı ve vatandaşlarımıza hizmet babında güzel çalışmalar içinde olmayı karşılıklı arzu ediyoruz. inşaAllah bu bağlamda yapılacak olan tüm buluşma ve etkinliklerin yürütülmesi için çabalarımızı esirgemeyeceğimizi bildiriyor. Sayın Bakanımız Soylu’nun desteklerini görmeyi ve güzel işlerde buluşabilmeyi hedefleyerek, sağlıklı ve mutlu, hayırlı yarınlarda buluşabilmek ümidiyle sevgiyle, sağlıkla, huzurla kalınız başkanı diliyorum. Selamlar, saygılarımla.

*******************

‘GEÇMİŞTEN GELECE HAMLE’ YAPILDI.

24 Ekim – 1 Kasım 2020 tarihleri arasında 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kapsamında, Türkiye’nin dört bir yanında “Satranç Tarih ile Buluşuyor”. “Geçmişten Geleceğe Hamle Yapıyoruz” sloganıyla yola çıkılan proje, 81 ilde bulunan tarihi, kültürel ve turistik mekanlarda yürütüldü.
Projede, maske, fiziksel mesafe ve hijyen kurallarına dikkat edilerek satranç turnuvaları, özel etkinlikler ve fotoğraf yarışması düzenlendi. Fotoğraf yarışması kapsamında seçilen 29 kare Türkiye Satranç Federasyonu’nun 2021 ajandasında yer alacak.

İlimiz Giresun’da da bu güzel projeye ortak olmak için Gençlik Ve spor Müdürlüğümüz desteği ile, Satranç il temsilcisi Köksal Demirkılıç, İl hakemleri Hatice Satgun, Murat Şahin ve Ayla Aygün sporcularla buluşarak, Giresun ve Girüçesun Ada’sı Manzaralı Giresun Kalesi, Liman Manzaralı Kale görüntüleri ile, Giresun Müzesi’nin iç ve dış mekanlarında satranç oynayarak, görüntülerini Türkiye Satranç Federasyonu’na gönderdiler. Ülkemizin en güzel satranç etkinlik fotoğrafı yarışmasında Giresun Manzaraları da yerini aldı. Açıklanan sonuçlarda derece alan 29 fotoğraf, 2021 Türkiye Satranç Federasyonu Takviminde yer alacak.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM