Yakup Gülaçtı
Yakup Gülaçtı
yakup@gmail.com
Ulus devleti olmak…
  • 0
  • 12
  • 23 Aralık 2024 Pazartesi
  • +
  • -

Atatürk’e göre ulus, geçmişte bir arada yaşamış, bir arada yaşayan, gelecekte de bir arada yaşama inancında ve kararında olan, aynı vatana sahip, aralarında dil, kültür ve siyasi birlik olan insanlar topluluğudur.
Dikkat ederseniz bu tanımda “aynı dine sahip olmak” gibi bir ifade yok. Düşünebilenler için bunun anlamı çok büyüktür. Ulus olmak, aynı dinsel inancı paylaşmak anlamına gelmemeli. Çok farklı inançlara sahip insanlar topluluğundan bir ulus yaratmak kolay bir şey değildir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk bunu bir asır önce başarmış bir liderdir. Yani sözde değil özde “Dünya Lideri” dir.
Bir devletin varlığını sürdürebilmesinin en önemli şartı ulus olabilmesinde saklıdır. Ulus olmayı beceremeyen “devletler” emperyalist ülkelerin kuklaları olmanın ötesine geçemezler. Emperyalist ülkeler de bu tür devletleri bilir ve onları kendi çıkarları için idare eder. İstediğini iktidar yaparken istemediğini haine dönüştürür. Her iktidara getirdiğini kendi çıkarları için kullanır, kullanımlarını tamamlayanları da tarihin hainler çöplüğüne gönderir.
Ortadoğu ülkelerinin birer kukla devlet olmasının ana nedeni de bir türlü ulus olmayı becerememelerinden ileri gelmektedir. Onlar, tarih boyunca din ve mezhep kıskacından kurtulamadıkları için kabile devleti olmanın ötesine geçemediler. Osmanlı’ya da ihanetleri bu anlayışlarının sonucudur. Onlar başlarında emperyalizmin kılıcının olmasını severler. Böylece iktidarlarının güvencede olduğunu sansalar da vakti zamanı gelince arkalarına vurulacak tekmenin sahipleriyle iş birliği yapmaktan geri durmazlar.
Ortadoğu’daki -güya devletler- ya bir aile ya da baskın bir mezhepçiler anlayışına sahip kişiler tarafından yönetiliyor. Bu da emperyalistlerin işine geliyor. Daha dün terör örgütü listesine aldıklarının kollarına girip beraber yürüyebiliyorlar.
Ortadoğu ülkelerinin hiçbirinde kadın-erkek, farklı din veya mezhep inançlarına sahiplerinin bir arada yaşayabilme hoşgörüsüne sahip halkı da yöneticileri de yok. Onlar halen ortaçağın karanlık dehlizlerinde kör misali yürüyorlar.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu ülkemizdeki kadın erkek eşitliğinden, laiklikten haberleri yok onların. Kafa kesenin de kafası kesilenin de “Allahu ekber” dediği bir coğrafyadan bahsediyoruz.
Ortadoğu ülkelerini gördükçe Mustafa Kemal Atatürk’ün neden “Dünya Lideri” olduğunu daha iyi anlıyor insan.
En büyük temennim bizim de bir Ortadoğu ülkesi konumuna gelmememizdir. İkinci yüzyılına girdiğimiz cumhuriyetimizi korumak ve kollamak en önemli görevimiz olmalı.
Emperyalist devletlerin elinde oyuncak olmamak için laik ve bilimsel eğitimden asla taviz vermeden ulus olma özelliğimizi kuvvetlendirerek sürdürmeliyiz.
Sonuç olarak şunu herkes bilmeli ki sınırları cetvelle çizilen bir ülke olmayız biz. Bizim sınırlarımız kahraman askerlerimizin mübarek kanlarıyla çizildi. Onu korumak hepimizin görev ve sorumluluğudur. Muhtaç olduğumuz kudret de damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur. Kimsenin kuşkusu olmasın ki o asil kan emperyalistleri dün boğduğu gibi yarın da boğar.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM