Alman filozof Martin Heidegger, “Thinking is thanking” der. Türkçe olarak söylersek, “Tefekkür, teşekkür eder” anlamına gelir.
Tabi Alman filozof, burada tasavvufi manada söylememiştir. Fakat bizim bu cümleyi tasavvufi manada almamızda bir beis yoktur.
Tefekkür etmenin manası “düşünmek”tir. “Tefekkür, teşekkür eder” cümlesindeki teşekkürü de tasavvufi manada şükretmek olarak alabiliriz.
Düşünmek, insanı şükre götüren bir meziyettir. Yani tefekkür ettiğimizde ne kadar sayıda nimete mazhar olduğumuzu fark edebiliriz. Nimetler içinde olan birisi ise ancak şükür duygusu içinde olabilir. Şükür duygusu insanın içine huzur veren bir duygudur.
Bugün biraz huzursuz, biraz mutsuz bir hayat geçirilmesinin nedeni şükür duygusundan uzak yaşıyor oluşumuzdur. Tefekkür içinde olmayışımızdır.
Halbuki tefekkür etmek insanı diğer canlılardan ayıran en önemli özelliktir. Allah düşünebilmeyi insana bahşederek tefekkür yoluyla O’nu (c.c) hissedebilmemize olanak sağlamıştır.
Tefekkür etmek manayı sorgulamamızı sağlar. Bu sorgulamada nimetler içinde yüzdüğümüzü görürüz. Nahl Suresi, 18. ayet, “Allah’ın nimetini saymaya kalksanız onu sayamazsınız” diye bildirir bize. Bunu bilmek veya tefekkür yoluyla farkına varmak da insanın içinde ancak şükür duygusu oluşturur.
Tefekkürün önemi biraz da kalp gözüyle bakabilmekte yatar. Bazı şeyler kalp gözüyle hissedilir, kalp gözüyle görülür. Kalp gözü kapalı olan bir insan ne kadar tefekkür etse de teşekkür yoluna, yani şükür duygusuna ulaşamaz.
Her daim şükür duygusu içinde olmak, hayattan tat alabilmenin ve huzurlu bir yaşam sürdürebilmenin anahtarıdır, diyebiliriz.
Alman filozof Martin Heidegger’in “Thinking is thanking (Tefekkür, teşekkür eder)” cümlesini unutmamalıyız. Unutmazsak her düşündüğümüzde, yani her tefekkür edişimizde şükür duygusu içinde olmamız gerektiğini hatırlarız.