KORONA SÜRECİ VE SONRASINDA YENİ YEREL YÖNETİM ANLAYIŞI ÜZERİNE |
COVID-19 sürecinde neden yerel yönetimleri ve uygulamalarını daha çok konuşur yazar olduk? Dünyada ve ülkemizde yerel yönetimlerin halka en yakın kamu kurumları olması, birimleri, yerel ihtiyaçlara yönelik iyi uygulama modellerini geliştirmeyi çok daha hızlı bir şekilde yapabilmeleri, bunun en önemli sebeplerinden biri…
Peki, Türkiye’de salgınla mücadele kapsamında merkezi idare ile yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşları arasındaki rol paylaşımı, kimi zaman rekabete varan süreç nasıl değerlendirilebilir?
Merkezi hükümetin yönlendirmesini takip etmek, bu ölçekte bir mücadelenin başarısının anahtarı olabilir; ancak tüm toplum kesimleri, yerel yönetimlerin ve sivil toplum kuruluşlarının karar süreçlerine dâhil edilmesi, hem toplumsal önceliklerdeki çeşitliliği sağlarken, hem de politikaların halkta kabullenilmesi ile daha etkin uygulanmasına yol açar. En önemlisi de uzun vadede içinde bulunduğumuz kriz durumundan hem devletin kapasitesinin hem de sivil toplumun yapabilirliklerinin artmasıyla çıkabilmek daha mümkün olur.”
Bütünlüklü bir salgınla mücadele politikası için, kamu, yerel yönetim, sivil toplum ve özel sektör arasındaki işbirliği bu dönemlerdeki dayanışma çok önem taşımaktadır.
Kapasite ve imkânlar bakımından merkezi idare ile yarışamasalar bile, sürece hızlı adapte olma ve reaksiyon geliştirme açısından sivil toplumlarda salgınla mücadele de ön alır.
Salgınla mücadele de getirilen kısıtlama dolayısıyla 20 yaş altı ve 65+ kişilerin evden çıkması riskli diğer grupların, market, ilaç, alışverişi vb. konularda desteği kamu ile beraber ilk sivil oluşumlar başlattı. Sivil oluşumları yerel yönetimler izledi. Farkındalık geliştirmeye yönelik çalışmalar ve mevcut hizmetlerin COVID-19 salgınıyla doğan ihtiyaçlara adapte edilmesinde sivil toplum ve yerel yönetimler hem hizmet geliştirdiler hem de merkezi sisteme destek oldular.
Belediyelerin bu alanda yapabilecekleri, geliştirebilecekleri birçok proje var ancak kaynakların sınırlı olması herşeyi yapmasına imkan vermiyor. Bu nedenle, diğer alanlardan (belediyenin şuan aktif olmayan diğer yatırımlarının yıllık harcamaları) bütçe kaydırarak veya bağışlarla süreci götürmeye çalışıyorlar. Tüm çalışan kesimler gibi merkezi yönetimlerin belediyelere ilave kaynak ayırması yerel yönetimleri desteklemesi salgınla mücadele de önem kazanıyor.
Salgınla Mücadele de sosyal yardımların arttırılması, sosyal yardım gruplarının iyi tanımlanması çok büyük önem taşıyor. Yerel yönetimler risk grubu arasında olan evden çıkamayan insanların alışverişi, artan şiddet vakalarına karşı dayanışma hatlarının duyurusu, ihtiyaç sahiplerine yönelik gıda yardımları, sokakta kalan hayvanların beslenmesi, evsizlere geçici konaklama mekanları sağlanması gibi birçok iyi uygulama örneği geliştirmiş durumda.
Bu nedenle devletin sosyal yardımlarda işsizlik maaşı, borçların ertelenmesi vb. daha genel yardımları merkezden yapması, sosyal yardım dağıtımı gibi konularda ise yerel yönetimleri bu süreçte desteklemesi, güçlendirmesi, kamu yararı sağlayacaktır.
Yerel yönetimlerin de bu sürecin planlaması ve yürütmesi sırasında sivil toplum örgütleri ve özel sektörle işbirliği yapması ve onları sürece katmasıyla daha bütünlüklü bir salgınla mücadele politikası sağlar.
Covid-19 ile mücadelede hepimize birçok sorumluluk düşüyor. Evde kalmaya çalışmak, sosyal mesafeye dikkat etmek gibi şeylerin ötesinde, bu dönem tek başına, yardımlaşma ve dayanışmadan atlatabileceğimiz bir süreç değildir, bu itibarla dayanışarak bu süreci en hasarsız şekilde tamamlamak mümkün olacaktır.