Kirazın Anavatanı, Yeşil Giresun İli’dir. Çeşitlerini saydım , tamı tamına yirmidir..
En güzel yeri var ya şu, Giresun’un sahilidir. Kiraz yanaklı kızları, ve uşakları Çepni’dir. Dostlar gördüm ki az evvel, Ispartalı ihracatta, Kirazı pazarlıyordu, yazmış, çizmis de kağıtta.
Ahh Giresun’um ah senin, gözün, gönlün ağıtta?
Biri de çıkıp demedi, kiraz ormanı bu yurtta!
Dilimizde tüy bitti hep, valilere anlatırken, Anlatmak bir yana dursun, tiyatroyu dinletirken. Dedi vali hani kiraz, göstersin bakalım d/erken?
Nasıl göstereyim Rumlar, sökmediler ya giderken.
Çal kiraz, bal kiraz, al kiraz, ak kiraz, kara kiraz, dedim,.
Dalbastı yıkılırken ben, kolbastıyı da izledim.
Bizim uşaklar var ya ah, onlar oynadı ben yedim.
Bir tabak da vali beye, verseydik hiç bilemedim.
Anavatanı biziz de, çocukları başka iller, Amasya, Malatya ile, bilmem Tekirdağ’da yerler. Üstelik bir de gelin de, lezzetine bakın derler, İhraç edip Avrupa’ya, bak tabiki de gülerler. ‘Kirazın Has Bahçesi’ni, kuralım şu Giresun’a..
Namımız yayılsın artık, hem dosta hem de düşmana.
O ki kiraz yurduyuz biz, fındıkla da yan yana, İki gözümün çiçeği, duyurulsunlar cihana. Velhasıl kiraz öyküsü, dilden dile gidecekmis, Kimi masal sanacakmış, kimi rüya diyecekmiş.
Giresunî gün gelip, Japonya’ya gidecekmiş, Binbeşyüz çeşit kirazı, söküp de getirecekmiş. Eller ermiş muradına, biz çıkalım vişnelere …
Giresunî Hatice Satgun