HAKİKATİN ARDINDAKİ HİKMETİ GÖREBİLMEK |
Bazen mutlu olacağımız durumlar olabiliyorken bazen de bizi üzecek olaylarla karşılaşabiliyoruz.
İmtihan bu ya, insan türlü türlü şartlarla karşılaşır. Olayların biri gelir, biri gider. Hiçbiri sabit kalmaz, tıpkı gecenin ve gündüzün sabit kalmadığı gibi…
Bu konuda şu ayete kulak vermek gerekir: “Şüphesiz ki sizi biraz korku ve açlık; ayrıca mallardan, canlardan ve ürünlerden azaltma (fakirlik) ile imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele! (Bakara Suresi, 2/155)”
Bu imtihan dünyasında sabit olan tek şey ölümdür. Zamanı sabittir, değişmez. İnsanın yaşamında ölüm haricindeki her şey dinamiktir, sürekli değişkenlik gösterir.
Başımıza istemediğimiz bir durum geldiğinde üzülürüz, hatta bazen yıpranırız, psikolojik dayanıklılığımız zayıflar. Fakat istemediğimiz durumun sonrasında ne olacağını bilemeyiz.
Başımıza güzel şeyler de gelebilir. Bu durumda mutlu oluruz, seviniriz; sonrasını yine bilemeyiz. Zira hakikat sadece görünenden ibaret değildir. Perdenin ardındaki hikmeti görmek gerekir.
Kur’an’da geçen “Sizin hoşlanmadığınız bir şey aslında sizin için hayırlı olabilir, hoşunuza giden bir şey de sizin için kötü sonuçlar doğurabilir” ayeti de tam olarak bunu kast eder (Bakara Suresi, 2/216).
Perdenin ardındaki hikmeti görebilmek için aklın ve kalp gözünün açık ve bir bütünlük içinde olması gerekir. Akıl ve kalp gözü bütünlük içinde olmalıdır ki tefekkür ile perdenin ardındaki hikmeti idrak edebilelim.
Düşünmek, zihinde yapılan bir yolculuktur ve zihnin gıdasıdır. Düşünmek, insanı bizatihi hakikatin ötesindeki mânâya ulaştıran ve insanı aydınlatan bir serüvendir.