Haber: Zeki AL
Hükümetin anahtar teslimi fabrika çalışmaları başladı. Ekonomi Bakanlığı emek yoğun sektörlerin daha fazla destekleneceği bir model üzerinde çalışıyor. KELKİT VADİSİ gibi az gelişmiş bölgelerde tekstil ve hazır giyim firmalarına sembolik kira bedeli ile fabrika kurulacak.
Hükümetin yatırımcıyı teşvik edecek anahtar teslimi fabrika kurma çalışmalarının detayları netleşiyor. Sembolik kira bedeli ile emek yoğun sektörlerde kamu tarafından fabrika kurulacak. Anahtar teslimi yapılacak projeler tekstil, konfeksiyon, ayakkabı gibi çok fazla sayıda kişiye istihdam sağlayan sektörler olarak belirlenecek. Fabrikalar KELKİT VADİSİ başta olmak üzere daha çok az gelişmiş yerlere yapılacak. Ekonomi Bakanlığı’ndan edinilen bilgilere göre geliştirilecek modelde büyük sanayi yatırımlarına yönelik çalışma üzerinde ise fazlaca durulmuyor. Fabrika maliyetleri daha düşük olan emek yoğun sektörler tercih edilecek. Son yapılan Reformların Koordinasyonu ve İzlenmesi Kurulu’nda gündeme gelen çalışma hakkında bilgi veren Ekonomi Bakanlığı kaynakları yeni bir model üzerinde çalışma yürütüldüğünü söyledi. Bakanlık kaynakları önceki akşam yapılan toplantıda büyük ölçekli sanayi tesisi yatırımlarının yerine istihdam yoğun sektörlerin tercih edilmesi gerektiğine yönelik görüşün netlik kazandığını ifade ederek yeni modele ilişkin çalışmaya dün itibariyle başlanıldığını söyledi.
AZ GELİŞMİŞ YERLERE BEDAVA FABRİKA
Çalışmaların 2016 yılı içerisinde tamamlanması hedefleniyor. Bu kapsamda uygun arazi envanterinin yatırımcıya elektronik ortamda sunulması amacıyla coğrafi bilgi sistemleri altyapısı kurulmasına yönelik çalışmalarında kısa sürede tamamlanacağı belirtiliyor. Reformların Koordinasyonu ve İzlenmesi Kurulu önceki gün Başbakan Yardımcısı Lütfi Elvan’ın başkanlığında toplandı. Toplantıya Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz ile Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın yanı sıra Bakanlıkların müsteşar ve müsteşar yardımcıları katıldı…
AKARÇEŞME, ÜNİVERSİTELERİN
İLÇELERE DESTEĞİNİN ÖNEMİNE DEĞİNDİ
Çamoluk Belediye Başkanı Savaş Akarçeşme; “Yükseköğretim kurumlarının herkesçe bilinen çeşitli fonksiyonlarının yanında bulundukları bölgenin kalkınmasında da önemli bir rol oynamaktadırlar. Özellikle sanayileşememiş ve tarıma dayalı ekonomiye sahip bölgelerde bu kurumların önemi birkaç kat daha artmaktadır.
Yükseköğretim kurumlarının bölge ekonomisine katkısı bağlamında istihdam katkısı ve ekonomik katkı olmak üzere iki tür katkı söz konusudur.
Ülkelerin gerek sosyo-kültürel gerekse ekonomik gelişimlerini etkileyen çok sayıda değişkenden birisi de eğitim-öğretim kurumlarıdır. Eğitim-öğretim kurumlarının bu değişkenler içerisindeki yeri nitelikleri açısından farklılık arz etmektedir. Bu bağlamda eğitim-öğretim kurumları, ülke ekonomilerini yalnızca ekonomik anlamda geliştiren kuruluşlar olarak değil aynı zamanda ekonomik gelişmenin sürdürülebilir olmasını sağlayan ve bunu sosyo-kültürel gelişmeyle destekleyerek entelektüel birikimin oluşmasını sağlayan fonksiyona da sahiptirler. Eğitim-Öğretim kurumlarının üstlenmiş oldukları bu fonksiyonun gerçekleştirilmesinde de üniversitelerin payı oldukça yüksektir.
Üniversiteler öncelikle kuruldukları bölgenin sosyo-kültürel ve ekonomik gelişimlerine katkı sağlamakta ve bu katkılar süreç içerisinde ülke çapına genellenmektedir. Üniversitelerin bölgesel kalkınmaya olan etkileri çok farklı açılardan ortaya çıkmakta ve önem taşımaktadır. Bu katkılar arasında yer alan ekonomik katkı, gerek üniversitelerde çalışan personelin gerekse öğrencilerin sosyal yaşantılarını devam ettirebilmeleri açısından yapmış oldukları harcamalar ile söz konusu kurumların bütçe harcamaları olarak değerlendirilebilir.
Sosyo kültürel katkılar ise bölgenin refah düzeyinin arttırılmasına yönelik hususları içermektedir. Bu bağlamda ekonomik ve sosyo kültürel katkılar birbirini destekleyen unsurlar olarak değerlendirilmelidir. Bölgenin sosyo-kültürel gelişimi, gelir sahiplerinin bu alanlarda yapacakları harcamaları arttırarak, bölgesel kalkınmanın ekonomik yönünü geliştirecektir.
Üniversiteler, toplumun refah düzeyini ve yasam kalitesini artırması gereken kurumlardır..
İlçelerimizin coğrafi, ekonomik ve sosyo-kültürel anlamda farklı bölgesel özelliklere sahip olması bölgesel kalkınma kavramını gündeme getirmiştir. Bölgesel kalkınma en yalın hali ile kalkınmanın, bölgesel düzeyde değerlendirilmesi olarak tanımlanabilir. Bir ülkenin tüm bölgelerinin aynı düzeyde kalkınma olanağına sahip olması coğrafi ve ekonomik değişkenlerdeki farklılıklar nedeniyle oldukça zordur. Bu zorluk bölgesel kalkınma kavramının önemini arttırmaktadır. Bölgesel kalkınmayı destekleyen en önemli unsurlardan birisi o bölgede bulunan yükseköğretim kurumları yani üniversiteler ve bağlı birimleridir. Üniversitelerin kurulmuş oldukları bölgenin gerek sosyo-kültürel gerekse ekonomik gelişiminde çok önemli rol oynadıkları herkesçe bilinmektedir. Ayrıca üniversitelerin sağladığı bu katkıların uzun süreli olması nedeniyle sürdürülebilir bir kalkınmanın gerçekleştirilmesine de fırsat sağlamaktadır. Az gelişmiş bölgelerde kurulan yükseköğretim kurumları bölgeye sağladığı ekonomik katkı ile gelir dağılımını düzenleyici bir etkiye de sahiptir. Üniversitelerin bölgesel kalkınmaya olan etkilerinin zaman içerisinde yaşanan teknolojik ve iktisadi değişmelere bağlı olarak farklılık gösterdiği söylenebilir. Üniversitelerde istihdam edilen personel ve öğrencilerin yapmış oldukları harcamalardan oluşan katkı, günümüzde üniversitelerin bölgedeki işletmelere yaptıkları teknik yardımlar, patent ve yeni buluşlar gibi diğer katkılarla da desteklenmektedir. Bu tür katkıların bölge ekonomisine olan etkileri uzun dönemde ortaya çıkmaktadır. Üniversiteler son yıllarda bölgesel kalkınmanın önemli bir dinamiği olarak değerlendirilmekte olup, bulundukları bölgeye olan ekonomik ve sosyo-kültürel katkılarını özetle birkaç maddede toplamak mümkündür.
Sonuç; -Üniversitelerin sadece ulusal değil küresel ölçekte de önemli fonksiyonları bulunmaktadır.
-Hiç şüphesiz üniversitelerin asli fonksiyonları arasında bilimsel araştırma yapmak, sonuçlarını toplumla paylaşmak ve ayrıca iş yaşamının ihtiyaç duyduğu niteliklere sahip insan kaynağını yetiştirmek yer almaktadır.
-Bu bağlamda tüm dünyada bilim yuvası olarak nitelendirilen üniversiteler her geçen gün yeni bir buluş ya da yeniliği hizmete sunarak ve nitelikli insanları yetiştirerek insanlığa hizmet etmektedirler.
-Ancak unutmamak gerekir ki üniversitelerin bu bahsedilen ve herkesçe de kabul edilen evrensel fonksiyonlarının yanında, gerek faaliyette bulundukları bölgenin dinamikleri, gerekse konjonktürel koşullara göre farklı fonksiyonlarının da öne çıktığı bir gerçektir.
-Özellikle sosyo-ekonomik açıdan henüz gelişmekte olan bölgelerde bulunan üniversitelerin asli fonksiyonlarının yanında bölgesel kalkınmayı desteklemek gibi önemli misyonları da üstlendiği görülmektedir.
SONUÇ: Bilindiği gibi ülkemizin idarî bölünüşü günümüz itibarıyla henüz bir stabilite kazanmış değildir.
Bunda, Türkiye’nin mevcut coğrafî özelliklerinin yanında geri kalmış yörelerdeki taleplerin de önemli etkisi söz konusudur. Bilhassa kalkınma çabası içinde olan yörelerdeki yerleşmeler, bir üst
idarî yapıya kavuşmak için yoğun girişim göstermektedirler. Karadeniz Bölgesi’nin Doğu Karadeniz Bölümünde yer alan Orta Kelkit yöresindeki 8 ilçede idarî yapılanmadan kaynaklanan önemli sorunlar yaşanmaktadır. Yöredeki Şebinkarahisar, Alucra, Çamoluk (Giresun), Suşehri,
Akıncılar, Gölova, Koyulhisar (Sivas) ve Mesudiye (Ordu) ilçeleri bağlı bulundukları il merkezileri ile fizikî anlamda ayrılmış durumdadırlar. Dolayısıyla idarî birlikteliğe rağmen, fizikîayrılık hizmetler sektörü ile ulaşım ve ticaret gibi birtakım ekonomik sektörlerde çeşitli problemlerin yaşanmasına neden olmaktadır….
Orta Kelkit Yöresi idarî olarak Ordu, Giresun ve Sivas illeri
yönetim alanında yer almakla birlikte, söz konusu il merkezleri ile fizikî anlamda ayrılmış durumdadır. Bu durum yöre içerisinde yer alan yerleşmeleri öncelikle sosyoekonomik anlamda çeşitli sorunlarla karşı karşıya getirmiştir. Esasen sorunun temelinde, fizikî yapıdan kaynaklanan ulaşım problemleri yer almaktadır.
Ancak hemen belirtmemiz gerekir ki, bölgenin mevcut fizikî yapısı ve buna bağlı olarakortaya çıkan ulaşım problemleri kısa vadede çözülecek gibi görünmemektedir. Çünkü tektonik bir çöküntü havzası içerisinde yer alan yörede, yerleşmelerin idarî yapıya bağlı olarak hem kuzeye hem de güneye ulaşma zorunlulukları vardır.
Buna karşılık
Bölgedeki mevcut doğu-batı yönlü relief uzanışı kuzey ve güney yönündeki bu
bağlantıyı önemli ölçüde azaltmıştır. Dolayısıyla yol standartlarının yükseltilmesi durumunda dahi kuzey ve güneydeki yüksek dağ sıralarının bir sonucu olarak bu güçlükler daima var olacaktır..