YSK, İPTAL ve HUKUK

YSK, İPTAL ve HUKUK

31 Mart günü yapılan ve Ekrem İmamoğlu’nun kazandığı İBB seçimleri, YSK tarafından 6 Mayıs günü , “Bir kısım sandık kurullarının, ilçe seçim kurullarınca kanuna aykırı oluşturulması ve bu hususun da seçim sonucuna müessir olması nedeniyle, 31 Mart 2019 tarihinde yapılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptaliyle yenilenmesine” karar verdi.
Dikkat ediniz!
İptal gerekçesinde Millet İttifakı partilerinin ve adayları Ekrem İmamoğlu’nun bir sorumluluğu yok. Günahı da yok!
O nedenle Ekrem İmamoğlu, “Anamın ak sütü kadar helal bir seçim kazandım” diyor.
İptal gerekçesine göre sorumluluk kimin?
İlçe seçim kurullarının… Bu kurula isim listesini veren ilçe kaymakamlarının.
Bir gerçek daha var.
YSK’nın seçim kanununa göre yayınlamış olduğu genelge ile bir seçim takvimi belirledi. O genelgeye göre, sandık kurulları 2 Mart 2019 tarihinde kesinleşiyor.
Seçimlerden sonra kurullara itiraz mümkün değildir.
Bunun en son örneğini Bursa Mustafakemalpaşa ilçesi seçimlerine itiraza YSK’nın vermiş olduğu ret kararında gördük.
Mustafakemalpaşa’da seçimi kazanan AKP adayı 32 bin 661 oy almış. İYİ PARTİ adayı ise 32 bin 068 oy almış. Aradaki fark sadece 593 oy…
İYİ PARTİ, seçimlerde 4 sandıkta AKP’li belediyede çalışan kişilerin başkan olarak görev yaptığını tespit ediyor. 4 sandık ‘seçim sonucuna müessir’ olabilecek durumdadır.
Hal böyle iken YSK, İYİ Parti’nin olağanüstü itirazına, “Sandık kurullarının 2 Mart’ta kesinleşmesi nedeniyle itirazın reddine” kararını oy birliği ile veriyor.
Buradan şu sonuç çıkartılabilir.
YSK itirazları, itiraz eden partiye göre karara bağlıyor.
“İleri demokrasi” döneminin hukuk anlayışı bu olsa gerek…
***
YSK’nın yerleşik kararlarında; “seçimden sonra sandık kurulu başkan ve görevlilerinin görevlerini kötüye kullanmalarının söz konusu olması ve suçun oluştuğunun anlaşılması, ilgililerin cezalandırılmalarını gerektirir. Ancak seçimin iptaline neden olmaz” denilmektedir.
İptal kararı ile bu yerleşik karar da YSK tarafından çiğnenmiş oldu.
YSK, kendisinin belirlediği seçim takvimine uymamıştır.
Kendi yerleşik kararlarına uymamıştır.
Peki, neye uymuştur?
İktidarın telkinlerine hatta baskılarına uymak zorunda kalmıştır.
Yani gücün hukuku devreye girmiştir.
Hukukun üstünlüğü devre dışı bırakılmış, üstünlerin hukuku geçerli hale getirilmiştir.
YSK’nın iptal kararı sürecinde ‘gücün hukukunun’ devrede olduğuna dair güçlü emareler ve bilgilerde vardır.
Yasa, Olağanüstü itirazın mazbatanın verilmesi sonrasında yapılabileceğini yazmaktadır.
Ekrem İmamoğlu mazbatayı ne zaman aldı?
17 Nisan 2019 tarihinde aldı.
AKP, YSK’ye ilk olağanüstü itirazını ne zaman yaptı?
16 Nisan 2019 tarihinde yaptı.
Bu itirazı usul yönünden iptali beklenirken, 20 Nisan 2019 tarihinde AKP’den usule uymak için yeni bir itiraz dilekçesi YSK’ya sunuldu.
Daha sonra çeşitli tarihlerde farklı gerekçeler ile yeni dilekçeler YSK’ya verildi.
Sözcü Gazetesi yazarı Deniz Zeyrek, 1 Mayıs 2019 günü yazmış olduğu “İstanbul mu Türkiye mi?” başlıklı köşe yazısında; AKP ile YSK arasında “arka kapı” siyaseti izlendiğini yazmaktadır.
Yine “arka plan” siyaseti ile YSK’dan AKP’ye 16 Nisan başvurusu için “Başvuruyu yenileyin, yoksa usulden reddedilecek” mesajının gittiğini yazıyor.
20 Nisan başvurusu bu mesaj neticesinde yapılmış!
***
Bu “arka plan” siyaseti ile AKP pek çok defa farklı konularda itiraz dilekçeleri verdi. Çünkü her dilekçe sonrası ‘bu itiraz ile iptal mümkün değil’ mesajı geliyor ve itiraz yen bir dilekçe ile yenileniyordu!
KHK’lılar oy kullandı itirazı yapıldı. Reddedildi.
Kısıtlılar oy kullandı itirazı yapıldı. Reddedildi.
Tutukluların hem cezaevi hem ikametgâhlarındaki adreslerinde ki sandık seçmen listesinde isimleri var, mükerrer oy kullanıldı itirazı yapıldı. Reddedildi.
Geriye ne kaldı?
Sandık kurullarının yasaya aykırı oluşturulduğu itirazı kaldı.
Bu itirazı güçlendirmek için ne yapıldı?
Anadolu Cumhuriyet Savcılığı devreye girdi. Kadıköy, Ataşehir ve Maltepe’de bazı sandık kurulu başkanlarını ifadeye çağırdı.
Bunlar için, ‘FETÖ’ cü’ söylemleri, bir kısmında Bylock olduğu, bir kısmının Bank Asya ile ilişkili olduğu da AA aracılığı ile servis edildi.
Bu aynı zamanda YSK üyelerine de mesaj niteliğinde idi…
“Arka kapı” diplomasisi izlenen YSK, mesajı almıştı. Ramazanın ilk günü karar için toplandı.
Habertürk’ den Muharrem Sarıkaya’nın köşesinde yazdığına göre, 7 üye toplantı süresince tek söz etmemiş.
Sözcü’de Soner Yalçın’da 7 üyenin suskunluğunu yazdı…
Bu suskun 7 üye blok halinde ‘iptal’ yönünde oy kullanmışlar!
Hukuk susmuş, vicdan susmuş!
Aynı zarf içinde olan dört oydan sadece İBB için verilen oylar için ‘iptal’ kararı verilmesinin de hukuken izahı zordur. Hatta olanaksızdır.
Zaten YSK üyelerinin verdikleri iptal kararını kamuoyuna kendilerinin duyuramamaları da buna işarettir.
Kararı kamuoyuna twitter üzerinden MHP ve AKP’nin YSK temsilcileri bir dakika ara ile duyurmuşlardır.
Ardından AA kamuoyuna duyurmuştur.
Çok daha sonra YSK’ dan kararla ilgili kısa bir basın açıklaması gelebilmiştir!.
Ve hukuk devleti ciddi bir yara daha almıştır.
Bağımsız ve tarafsız yargının olmadığı bir defa daha kanıtlanmıştır.
Daha önce yapılmış olan 24 Haziran seçimlerine ve 16 Nisan referandumuna ait kuşkular daha da artmıştır.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?