YETER Kİ KUL İSTEMEYİ BİLSİN…

YETER Kİ KUL İSTEMEYİ BİLSİN…

ALLAH’ın iradesi dışında bir şey olamaz. Allah’u Teala ayeti kerimede şöyle buyurmuştur: “O (Kur’an) âlemler için bir öğüttür. Sizden doğru yolda gitmek isteyenler için de (öğüttür). Âlemlerin Rabbi Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.” (Tekvir; 27-29)

Allah bir kuluna hayır dilerse

Allah’u  Teala kimin hayrını dilerse “Ben bu kulumu salih bir kul, evliya yapacağım, ona hayır nasip edeceğim” diye irade ederse o kimseye mutlaka salih bir kul, evliya olmayı ve Allah’ın dostları ile beraber olmayı nasip edecektir. Yanlış yola gittiği zaman onu ikaz edecek, doğru yola gittiği zaman da yardımcı olacaktır.

Denildiği gibi insan herhangi güzel bir hasleti Allah’u Teala’nın rızası için yaptığı zaman, karşılığında büyük menfaatler elde edebilir. Bunun için elimizden geldiğince Allah’u Teâlâ, rızasını ve hasletlerle kendimizi süslemeye gayret sarf etmeliyiz. Allah’u Teala, her insan için bir melek görevlendirmiştir. O melek, beş vakit namazın her birinde kişiye seslenmekte, namaz vakti gelince ona şöyle demektedir: “Kalk! Nefsin için yaktığın ateşi namazla söndür.” Bunu şöyle açıklayabiliriz; Allah’u  Teala insanı hata yapacak, günah işleyebilecek bir şekilde yaratmıştır. İnsan yaptığı günahlarla nefsini ateşe atmaktadır. O günahları affettiremezse nefsi, kıyamet gününde ateşte yanacaktır. Kıyamette önümüze konacak olan kitabımız, şimdi önümüze konsa günah ve sevaplarımızı görüp günahlarımıza çok pişman olacağız.

İnsanlar, Allah’a ulaşmayı dileyenler ve dilemeyenler olmak üzere ikiye ayrılırlar. Sadece Allah’a ulaşmayı dileyenler, Allah’ın rahmetinin içine konulacaklar.

En güzel dualardan örnekler sunan Efendimiz Muhammed Mustafa (S.A.V), bir defasında da şöyle yakarıyordu Rabbimize: “Allah’ım senden seni sevmeyi, seni seven kişiyi sevmeyi, senin sevgine ulaştıran ameli yapmayı isterim. Allah’ım senin sevgini bana kendimden, ailemden daha sevimli eyle…”

Sevgi, Yüce Yaratan’ın, mahlûkata bahşettiği ilahi bir lütuftur, nimettir. Sevgiyi kullarının kalplerine yerleştiren Rabbimiz, özü itibariyle bütün sevgilerin kaynağıdır. O, Vedûd’dur; hem seven hem sevilendir. Bu sevgi sayesinde O, tüm varlıklara rızık verir. Bu sınırsız sevgi ve merhameti ile biz kullarına yardımcı olur ve bizi bağışlar. Alemlerin Rabbi, “Mağfireti çok, sevgisi engin olandır.”

Yeter ki kul, istemeyi bilsin; Rabbine iltica eylesin. Yönünü O’na dönsün, gönlünü O’na açabilsin.

Müminin yüreği her daim Allah sevgisi ile titrer. Bu sevgi, sadece kalpte hissedilen bir duygu olarak kalmaz; tutum ve davranışlara, söz ve düşüncelere yansır. Kalbini Allah sevgisi kuşatan bir mümin, rahmeti kuşanır. O emindir; ondan endişe edilmez. Onun dili kötü ve çirkin sözlere karşı kilitli, hayra ise açıktır. Sevgiden nasibini alamayan kalpler kaskatı kesildi ve bencilleşti.

Allahû Tealâ dileseydi insanların hepsi Allah’a ulaşmayı dilerdi ve Allahû Tealâ onların hepsini tek bir ümmet yapardı ve hepsi kurtuluşa ulaşırdı. Ama sadece dilediği kişiyi rahmetinin içine koymaktadır. Allah’ın dilediği kişi ise Allah’a ulaşmayı dileyen kişidir.

Allahû Tealâ, En’âm Suresinde diyor ki:  6/EN’ÂM-125: “Öyleyse Allah kimi Kendisine ulaştırmayı dilerse onun göğsünü yarar ve (Allah’a) teslime (İslâm’a) açar. Kimi dalâlette bırakmayı dilerse, onun göğsünü semada yükseliyormuş gibi daralmış, sıkıntılı yapar. Böylece Allah, mü’min olmayanların üzerine azap verir.”

Kim Allah’a ulaşmayı dilerse, o dalâletten kurtulandır. Kim Allah’a ulaşmayı dilerse, Allah da onu Kendisine ulaştırmayı diler. Kim Allah’a ulaşmayı dilemezse, Allah da onu Kendisine ulaştırmayı dilemez.

Allahû Tealâ, kimi Kendisine ulaştırmayı dilerse, onun göğsünü İslâm için, Allah’a teslim olması için yarar, şerheder. Ve oradan geçen rahmetle Allahû Tealâ, o kişiyi rahmetinin içine koyar.

Allahû Tealâ sadece tek bir dînin olduğunu, bütün insanları hanif fıtratıyla yarattığını ve yaratmasında değişiklik görülemeyeceğini ifade etmektedir. Allahû Tealâ, bütün insanları kıyâmete kadar hep hanif fıtratıyla yani hanif dînini yaşayabilecek olan özelliklerle yaratacaktır.

Allah’a yönelip de takva sahibi olanların içinde bulunduğu tek fırka bütün insanlar için bir kurtuluştur. Allah kimi dilerse onu Kendisine seçer ve bu seçtiklerinden Allah’a ulaşmayı dileyenleri mutlaka Kendisine ulaştırır. Allah’ın seçtiği ve seçmediği insanlar vardır. Allahû Teâlâ insanların %90’dan fazlasını seçer. Allah’a ulaşmayı dilemekten insanları men etmeyen herkes seçilir. Henüz o kişi Allah’a ulaşmayı dilememiştir ve kalbi kapkaranlıktır. Bu karanlık kalpliler Allah’a ulaşmayı dilemedikleri gibi başka insanların da Allah’a ulaşmasına mani olurlar. Allah onları dalâlette ve şirkte bırakır, onları seçmez. Bu şirk; gizli şirktir.

Bir kısım insanlar Allah’a ulaşmayı dileyince şirkten kurtuluyor.  Allah’ın insanlardan beklediği şey Allah’a ulaşmayı dilemeleridir. Allah, Kendisine ulaşmayı dileyenleri Kendisine ulaştıracaktır. O insanlar ruhlarını Allah’a ulaştırmayacaklardır. Allah, onların ruhlarını Kendisine ulaştıracaktır. Bu kişilere namazı, orucu, zikri, bütün ibadetleri sevdiren Allah’tır. Allah’ın sevdirmesiyle kişi bütün ibadetlerini yerine getirir. Sevgi ile kalın…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?