İnanın bana sevgili dostlarım;
Üzerinde uzun uzun düşünülmesi gereken o kadar konular var ki;
“İyi ki de güncel konu bulamamışım” diyesi geliyor insanın…

Yani kısaca demem o ki;
Yıllarca gerimizde kalan tarihi olayların neler olduğunu okuyunca insan üzerinde düşünmeden edemiyor…

Örneğin;
Erzurum ve Sivas kongrelerinde istediklerini elde edemeyen ezeli ve ebedi dostumuz ABD’liler bu inatçı tavırlarını bırakmayıp ve Cumhuriyetin kuruluşundan sonra da gizliden gizliye, sinsice misyonerlik çalışmalarını sürdürmüşlerdir…

Tıpkı; ta 1834 yılında Bursa’da açtıkları Amerikan Kız Kolejinin eğitim yoluyla misyonerlik çalışmalarını 1928 yılına kadar bazen açıktan ve bazen gizliden-gizliye yürüttükleri gibi…

Peki 29 Ocak 1928 yılında neden kapatmış M. Kemal Atatürk Amerikan Kız Kolejini?
Tabi ki dinsel misyonerlik yaptıkları için…
Yani 5 Müslüman kızı Hıristiyan yaptıkları için kapatmış..

Şimdi burada buna kısa bir cümleyle ve soru-yorum biçiminde soracak olursak;
Mustafa Kemal Atatürk’ü suçlayanlar ve suçlamak isteyenler neyle suçluyorlar?

Bunun yanıtını uzun-uzun düşünmeye gerek olmadığı için bunu geçelim…
Ve buna benzer başka bir örnek verelim…
1. Dünya Savaşında Arabistan çöllerinde İslam dini öğretisiyle dolaşan İngiliz ajan Lawrec hangi amaçla oralarda dolaşıyordu?

Günümüzde dünyayı ve genellikle de Orta Doğu coğrafyasını ve Afrika ülkelerini karıştırıp ve huzur bırakmayan ABD’li coniler üzerinde hala düşünmenin zamanı gelmedi mi?

Şimdi burada diğer başlıklara geçmeden önce izninizle kısa bir parantez açmak istiyorum..
O da şu; ‘siz bakmayın benim üst-başlıkta -yazmaya konu bulamadım- dememe)

Yazılacak o kadar çok konu var ki…
Ama gel gör ki; o konuları yazacak bende yürek yok!
Yahu yalan söyleyecek halim yok ya..
İster ayıplayın, isteseniz yadırgayın..
Korku her canlı da olduğu gibi insana da özgü bir şeyse; yalan değil korkuyorum arkadaş..

Örneğin;
Televizyon haberlerinde “filan kişi, depremzedelere geçmiş olsun” dediği için ifadesi alındı…
“Falan kişi, felaketzedelerin acılarını paylaşıyorum dedi için gözaltına alındı” gibi haberleri işitince nasıl korkmam arkadaş?
Kim ne derse desin; ben korkuyorum…

Üstelik herkes Yıldız Teknik Üniversitesinde profesör olarak görev yapan…
Ve sakalları çenesinden göbeklerine sarkan…
Üniversite Şeyhinin ülkemizde ve dünyada meydana gelen depremler konusunda;

“Gayretullaha dokunmak edebiyat değildir.
AIDS, ebola, Virüsü Avustralya, Çin gayretullaha dokundu azap geldi…
Maazallah, biz zinayı, livatayı yasallaştırarak, Allah’ın helal kıldığı yaşta evliliği tecavüz sayarak, mutlu yuvaları bozarak gayretullaha dokunmayalım. Az kaldı.”

(kusura bakmayın sözcüklerin ben ne anlama geldiğini açıkçası bilmiyorum. Ancak ne demek istediği o kadar çok belli ki. Onun için ne olur, eğer birazcık hatırım varsa bu Üniversite şeyhinin bu fetvasını geriye dönüp bir daha okuyuverin.)

Nasıl, okudunuz mu?
E,ne diyorsunuz; üzerinde uzun uzun düşünmeye değmez mi?
Bence değer…

Ha, birde sakına-sakın bu adamları kimler akademisyen yapıp buralara kadar getiriyor diye bir soru sormayın bana…
Vallahi bilmiyorum…
İnanın ben getirmedim…
Üstelik akademik kariyeri ‘sosyoloji’ olmasına rağmen bu türü İslami ve Arabi dil kullanması nedendir onuda bileme doğrusu…
Her neyse…

Siz bunun üzerinde düşünüp-dururken, ben 29 Ocak tarihli diğer konuları da alt-alta sizinle paylaşmak isterim. Şöyle ki;

Yıl 1931: Menemen olayı davasında 37 kişi İdama mahkum edildi ve karar TBMM’nin onayına sunuldu…

Yıl 1932; Sultanahmet Camii’nde 8 hafız Türkçe kuran okudu…

Yıl: 1950 komşumuz İran’da meydana gelen depremde 1500 kişi yaşamını yitirdi.-.. (kesin gayretullaha dokunmuşlardır!!)

Yıl 1967 şair Hasan Hüseyin Korkmazgil ‘Kızılırmak’ şiiriyle komünizm propagandası yapıyor diye tutuklandı.

(bilmeyenler için şiirinden bir kesit alalım. bakalım nasıl bir komünistlik yapmış.)
Buyurun birlikte okuyalım;

(….)
“Vurun kanatlarınızı karanlığa kuşlarım
geçin sıcak ırmakları kuşlarım
kızılırmak kızılırmak akın kuşlarım.

açtım kırkıncı kapıyı
gördük ki atın önünde et
titrer biryerleri zamanın
kardım kırkıncı kapıyı
gördüm ki itin önünde ot
ürperir durur hiç olmalardan
şakıdı kuş
yarıldı kuş
delirdi ateş
ve başladı uğul uğul uğuldamaya
bütün ırmakları dünyanın
kızılırmak
kızılırmak ”
————————————
E, sen şimdi gel de bu adamı tutuklama!
Şimdi sen gel de bu adamın bileklerine kelepçe takma!
Nasıl takmazsın birader?
Adam düpedüz ve alenen komünistlik yapıyor!
Herifçioğlu düpedüz ayrımcılık yapıyor!
Yani günümüze bağlayıp, güncelleyerek söyleyecek olursak;
Bu şair denilen adam, üniversiteli Şeyhimizin dediği gibi;
Gayretullaha dokunuyor!

Tarihin gerilerinde kalan son 29 Ocak olayı da şu;
Yıl 1983; Sol görüşlü Ramazan Yukarıgöz, Ömer Yazgan, Erdoğan Yazgan ve Mehmet Kambur İzmit’te idam edildi…

Hoş kalın…
Hoşça kalın…