ULUSLARARASI AKSU FESTİVALİ DÜN VE BUGÜNKÜ PÜR – MELALİ

ULUSLARARASI AKSU FESTİVALİ DÜN VE BUGÜNKÜ PÜR – MELALİ

Sevgili dostlar,
Değerli canlar,

Bundan kırk küsur yıl öncesine kadar, Giresun yöresinde yaşayan halk, yüzlerce yıl ötelerden geleneksel olarak gelen ve içeriği ritüel geleneklerle süslenen ve kendi gönüllerince, doğaçlama eğlendikleri bir şöleni vardı…
Ve adına da ‘Mayıs Yedisi’ denirdi…
Ta ki; 1977 yılına kadar…

1977 yılına gelindiğinde halkın yüzyıllarca gönlünce ve özgürce kutladığı bu etkinlik halkın elinden alınmış…
Adına ’20 Mayıs-Uluslararası Aksu Festivali’ denilmiş…
Ve Giresun Belediyesinin yaptığı öncülük ve organizasyonlarla, sipariş usulü programlarla süslenerek kutlanır olmaya başlanmış…

Daha başka bir ifadeyle; yüzlerce yıl geleneksel olarak kutlanan ve halka ait olan ‘Mayıs Yedisi’ etkinliği ve şöleni halkın elinden alınmış…
Halk, polisiye disiplinlerle tribüne çıkarılmış…
Ve protokol takımının gönlü yapılmaya başlanmıştır!

Peki, ne yapılmalıydı?
Veya nasıl olmalıydı?

Her şeyden önce program yapılan alanın dokusu hiç bozulmadan, sağına soluna beton dökülmeden -eski dokusuna- uygun bir şekilde bırakılmalıydı…

Halkın yüzlerce yıl babadan-oğul’a sürdürdüğü, eğlendiği bu geleneksel ‘etkinlik ve şölen alanına’ hiçbir bina inşa edilip yapılmamalıydı…
Yani her tülü betonlaşmadan uzak tutulmalıydı…
Her neyse…

Olmuş-bitmiş işin hesabını yapmayalım…
Ancak hesabını yapmayalım yapmasına da…
Fakat şunların hesabını yapalım diye düşünüyorum;

Her -20 Mayıs Uluslararası Aksu Festivali- gelmeden önce dilimize pelesenk yaptığımız ve bu ısrarımızdan da vazgeçmeyi beceremediğimiz için bir kez daha abuk-sabuk düşüncelerimi sürdürmek istiyorum…

Sizlerin ve bilenlerinde bildiği gibi;
Bu zamana kadar organizasyonları yapan Belediye yönetimleri; ithal ve paket programlara sürdürmeye çalışıyor.
Sürdürsün, hiçbir sakıncası yok…
Hatta davet edilen tiyatro gurupları, yabancı ülkelerin Halk oyunları ve buna benzer kültürel etkinliklerin getirilip, halkı farklı kültürlerle buluşturulup, tanışık olmasının yararları da çok…
Ancak, her şeyi dışarıdan getirip, yereldeki değerlerimizi görmezden gelip ıskalarsak; işte buna da bizim tahammülümüz yok…

Gönül isterdi ki; eğer bir organizasyonun öncülüğünü ‘Yerel Yönetimler’ yapıyorsa, öne çıkarılmak istenen değerlerin ağırlığı da ‘yerel değerler’ olabilir ve uluslararası alanlara da daha kolay taşınabilirdi…

Örneğin;
Dünyanın en kaliteli fındığının Giresun ve yöresinde yetiştiği ve başkenti olarak kabul edilmesine rağmen, bugüne kadar yapılan organizasyonlarda hiç fındık çeşitlerinin ve ürünlerinin -organize edilmiş bir biçimde- stant açıldığını ve tanıtıldığına tanık olamadık…
Halbuki bal gibi de organize edilebilirdi…

Örneğin;
Ülkenin en özel ve en güzel kadayıfının ‘Giresun Kadayıfı’ tüm ülke sathı tarafından bilinmesine rağmen, 40 yılı aşkındın yaptığımız Aksu Festivallerinde ne ‘tanıtım stant’ının’ açlığını gördük, nede festival sürecinin bir gününü bu ünlü Giresun Kadayıfının tanıtıma ayırıp ‘Giresun Kadayıfı Tatlı ziyafeti’ gibi bir gün tanzim edildiğine tanık olamadık…
Halbuki çok kolay bir şekilde tanzim edilebilirdi…

Kısaca ve hızlı bir şekilde alt-alta sıralayacak olursak;
Festivallerde düşünülen etkinliklerin önceliği; başta İl merkezimiz ve ilçelerimizin öne çıkardığı her türlü değerlerin sergilendiği ve tanıtımının yapıldığı bir festivale dönüştürülebilirdi…

Yapılan festivaller daha bir anlam kazandığı gibi ilimizin değerlerini de dış dünyaya bu sayede çoktan tanıtmış olacaktık…

Örneğin;
İlçe merkezimiz başta olmak üzere, bütün ilçelerimizin öne çıkardığı ünlü sanat ve edebiyat adamı, İş adamı, Sporcu ve Spor Adamı gibi öne çıkan ulusal ve uluslararası değerlerimizin tanıtımı için Kapalı Mekanlar da ve açık alanlarda ‘tanıtım stantları’ ve ‘Sergileri’ açılıp, gelen konuklara bu kültürel tanıtımlar yapılmış olsaydı;
İlimizin bu zamana kadar yetiştirdiği değerler öne çıkacaktı…

Örneğin;
Başta merkez ilçemiz olmak üzere, tüm ilçelerimizin yaşayan sanat adamı, yazar, çizer ve edebiyatla uğraşanlar için festivalin bir günü ‘Yerel Yazarlarımızın İmza Günü’ isimli bir ‘İmza Günü’ organizasyonu yapılabilseydi;
Şimdiye kadar birçok mahalli yazar ve çizerimizi, ülke çapında tanınmış ve öne çıkmış olacaktık…

Örneğin:
Yine bir takvim yılı içerisinde ulusal ve uluslararası boyutta üstün başarılar gösteren, dereceler yapıp ilimize madalyalarla dönen sporcularımızın Stantlar kurup, fotoğraflarıyla birlikte tanıtımları yapılmış olsaydı;
Daha birçok genç sporcumuz birbirilerine -rol model- olacaklardı…

Kısacası;
Mademki halkın yüzlerce yıl kutladığı ‘Mayıs Yedisi’ etkinliklerini isim ve statü değişikliği yaparak Uluslararası Aksu Festivali şeklinde kutlanmak istenmiş ve bir daha geriye dönülememiş…

O halde, bu festivali ilimizin değerlerini ‘tanıtım’ fırsatına dönüştürüp;
Çamoluk ilçemize kendi değerlerine ve öne çıkan üretim biçimlerinden meşhur ‘Arı Balını’ tanıtımını yapacağı stantlar yapılabilir…

Şebinkarahisar, varsın dünyaca meşhur ‘Şebin-Cevizini’ ve TSE markalı Fındık Helvasını tanıtacağı fırsat yaratılabilir…
Vesaire, vesaire..

Kısacası, ilçelerimiz hangi ‘değerlerini’ tanıtıp, öne çıkarmak istiyorsa, 20 Mayıs’ta başlayan Uluslararası Aksu Festivaline taşıyarak; kendi değerlerini öne çıkarıp, daha iyi tanıtabilir…

Sakına sakın olmaz demeyin…
Çünkü eğer ‘olmaz’ derseniz, o zaman bende size şunu sorarım;
“Her yıl bütün ilçelerimiz, mülki ve mahalli idarecilerimizin öncülüğünde İstanbul-Feshane Şenlikleri gibi bir mahalli şenliğe kilometrelerce yol alıp katılıyorlar da; ayaklarının dibinde yapılan uluslararası koskocaman bir festivale mi katılmak istemiyorlar?” diye sorarım…

Üstelik benim bu soruyu sormamı bir tarafa bırakın…
Bunu durumu bilmeyen birisi duyarsa…
Bırakın halimize gülmeyi, vallahi türkü yakar bu halimize…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?