ÜLKEMİZİN BEKA SORUNU VARMIŞ!!!!

ÜLKEMİZİN BEKA SORUNU VARMIŞ!!!!

Sadece çıkar odaklı ‘Cumhur İttifakı’ kuruluncaya kadar kimsenin haberi yoktu.
Ülkemizde beka sorunu varmış da haberimiz yokmuş.
Yerel seçim propagandasının önceliği, ‘ülkenin bekası’
31 Mart’ta yapılacak seçim sonuçları, Türkiye’nin, ‘varlık-yokluk’ nedeniymiş!!!
‘Cumhur İttifakı’ liderleri bir bekadır tutturmuş gitmekteler.
Beka; kalıcılık, varlığın devamı anlamında.
Yerel seçimlerdeki başarısızlık ile Türkiye’nin bekası arasında ne bağlantı olabilir ki?
Kullanılan strateji seçmenlerce kabul görmedi, inandırıcılığını bulamadı gibi.
Heybelerinde bulunan ‘ülkenin bekası’ ısrarı dışında seçenekleri de yok.
Varsa, yoksa ‘Millet İttifak’na terör örgütleri ile bağlantı kurmaktasın iddiası.
Ek olarak, devlet eliyle sunulan soğan, patates, salatalık, marul…satışları da tutmadı.
Ülkemiz varlığının üç-beş belediye başkanlığının değişmesi ile zora gireceğini, yıkılacağını iddia edenler, Türkiye Cumhuriyeti’nin belediye seçimleriyle değil, yedi düvel tepelenerek, ‘kan ve irfanla kurulduğunu’ görmezlikten gelenler.
Kendi varlıklarını ülkenin bekası ile eş değerde tutmaya çalışanlar, Türkiye’nin beka sorununun olmadığını çok iyi bilmekte.
Asıl sıkıntı, bu tezi ortaya atıp ısrarcı olmaları, var olan gelecek kaygıları.
Ülke sorunlarını çözmede zorlanan iktidar ve ortağının tutunma çabası.
Bireysel çıkarlarını ülkenin bekası ile bağdaştırıp, toplumsal algı yaratma uğraşısı, yönetimde olanların başarısızlıklarını saklamaya çalışmalarından öte değildir.
Bunlar; Liyakatten yoksun siyasetçi ve kurum yöneticileri.
AKP/MHP birlikteliğinin tek elden yürüttüğü seçime yönelik söylemi biçimi.
En alt düzeylerde güven duyulan yargı.
Neredeyse tamamına yakını yandaş olan havuz medyası ve köşe yazarları.
Bilimsel çalışmaların merkezi üniversitede ‘sebze-meyve’ satış reyonu açan rektör.
KPSS’de 90 ve üzeri puan alan yüzlerce kişiye mülakatta 50 puan verilmesi.
Kendileri dışındakilere oy verecek olanlara ‘terörist, ihanet eden, hain..’ denilmesi.
Daha düne kadar aynı kulvarda, kol kola birlikte iken, ‘çağımızın yetiştirdiği en büyük insan’ tanımlaması yaptıkları çete örgütü lideri ile, karşı olanları aynı kefeye koyanlar.
Ensar, Türgev, diyanet, diğer bazı vakıf ve derneklerin eğitime ortak yapılması.
Cumhuriyet kazanımlarının yok pahasına yandaşlara satılması.
Üretimin azalması, yoksulluğun hızla artması, işsizliğin tavan yapması.
Tarım, hayvancılık ve diğer tüm alanlarda ülkenin dışa bağlı duruma getirilmesi.
Gelir dağılımındaki adaletsizlik, kişiler arasındaki eşitsizlik.
Geleceğe yönelik kaygıların hızla artması, güvensizlik.
Toplumun tam ortadan ayrıştırılarak, ötekileştirme, kutuplaşmaya neden olma.
‘İllet, zillet…’ gibi nefret söylemleri.
İnancın siyaset, ticaret ve yaşamın her alanında çıkar uğruna kullanılması.
Toplumsal barış ve birlikte yaşamın bozulmasından beslenilmeye çalışılması.
Daha yüzlerce madde eklenebilir.
En tehlikeli olanı, iktidarın yerel seçimlerde başarısız olması durumunu vatanın elden gitmesi ile eş değerde tutma algısı yaratılması olmalı.
Ülkenin beka sorunu ‘Cumhur İttifakı’nın sözünü ettiği durumlar değil, izledikleri siyaset sonucunda toplumsal barışa verdikleri yıkımdır.
Ülkenin beka sorunu, yıllardır yönetimde bulunan vasat yöneticilerdir.
Bu durumu, ikişer kilo soğan, patates, bir bağ marul almak için saatlerce ‘varlık kuyruğunda’ beklemek zorunda kalan asgari ücretli ve emekliler anlayabilse.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?