ÜLKE EKONOMİSİ DOĞUYA DÖNMELİ Mİ ?

ÜLKE EKONOMİSİ DOĞUYA DÖNMELİ Mİ ?

Türkiye’nin ev sahipliğinde bu yıl beşincisi düzenlenen Mavi Balina 2016 Tatbikatı NATO üyesi ülkeler ve Pakistan’ın da aralarında olduğu 11 ülkenin katılımıyla 23-28 Kasım 2016 yarihinde Doğu Akdeniz’de gerçekleştirildi. Ancak Pakistan’ın Alamgir Fırkateyni tatbikattan sonra ülkesine geri dönmek yerine ilginç bir rotaya hareket etti: Alamgir 8 Aralık’ta Rusya’nın Karadeniz’deki önemli deniz üslerinden Novorossisk’i ziyaret etti. Karadeniz’de, bu liman ziyaretinin ardından uzun yıllar sonra ilk kez bir Rusya-Pakistan askeri tatbikatına sahne olacak. Tatbikatta gözlemci ülkenin Türkiye olması ise daha da dikkat çekici. Son günlerde Suriye’de belirginleşen Türkiye-Rusya yakınlaşması Karadeniz’e de taşarsa mevcut güç dengeleri değişebilir. Gelişme akıllara ABD ve NATO ile savunma ve güvenlik alanlarında derin bir kriz yaşayan Türkiye Karadeniz’de Rusya’yla askeri bir iş birliğine mi yöneliyor sorusunu getirdi.

Acaba Türkiye-Rusya iş birliği Suriye’den sonra Karadeniz’e de mi taşınıyor? Şimdi soru basit: Ankara Karadeniz üzerindeki ABD ve Rusya rekabetinden faydalanmak istiyor mu? Aslında bu sorunun cevabını Başbakan Binali Yıldırım 7 Aralık’taki Moskova ziyaretinde şöyle verdi: “Bundan böyle Karadeniz’i çevreleyen bölgenin en güçlü ülkeleri Türkiye ve Rusya her bakımdan ilişkileri geliştirecek.” Açıklamadaki “her bakımdan” ifadesinin Karadeniz’de savunma ve güvenlik alanlarında iş birliğini de kapsaması kuvvetle muhtemel.

Aslında Türkiye Karadeniz’i sadece askeri alanla sınırlı kalmasının ötesinde bir ekonomik açılım havzası olarak kullanmak istiyor. Bu havzayı, iç steplere bağlayan ve Osmanlı döneminde dahi büyük bir ulaşım ağını oluşturan Köstence-Trabzon hattı gibi, Dinyeper, Dinyester, Don, Volga ve Tuna ırmaklarının çıkış noktalarının da Türkiye’nin Karadeniz kıyılarıyla irtibatlanması ekonomik değerin artırılması açısından büyük önem taşıyor. Böylece Karadeniz havzası, Avrupa ve Asya steplerini Orta Doğu ve Hint Okyanus’una bağlayacak bir stratejik düğüm noktası olacak.

Bilişim ve finans alanında gelinen nokta, Singapur’u ve Hong kong’u yabancı yatırımcılar açısından bu bölge cazibe merkezi. İngiltere bu gölgeyi ucuz iş gücü nedeni ile yıllarca sömürdü ve kendine bağımlı hale getirdi. Türkiye de bu pazardaki yerini almak için her geçen gün daha çok yaklaşıyor. İstanbul’u finans merkezi yapma gayretimizde, bu kapsamda öne çıkıyor, önce Hong Kong’u ardından Singapur ve merkez orta nokta, İstanbul’u finans ve ticaret merkezi haline getirmek var. Singapur’un dışarıya yaptığı doğrudan yatırımın 30 milyar dolar civarında olduğunu biliyoruz. Türkiye’ye bu ülkeden gelen doğrudan yatırımlarda artış var. İstanbul bulunduğumuz coğrafyanın önemli kapısı. Kuzey komşularımız, Balkanlar, Avrupa, Arap ülkeleri ve Afrika ile iş yapmak isteyenler için de İstanbul önemli bir kapı. Dolayısıyla Asya’nın Hong Kong ile Singapur’unu İstanbul’a yaklaştırmak hem Türk hem Asyalı işadamları için önemli’ Singapur’daki büyük yatırım şirketlerin yöneticilerine Türkiye’deki yatırım olanaklarını anlatan Hükümet ve özel şirket yetkilileri, Singapur İş forumunda da Türkiye’nin bölgedeki önemine vurgu yaptı.

Artık yatırım ucuz iş gücü ve sağlıklı pazar arıyor. Asya’da üretilen ürün Avrupa’ya gelinciye kadar yüksek kira bedeli ve yolun uzun olması nedeni ile mal teslimatında sıkıntı yaşanıyor. Türkiye’de yapılan yatırım ucuz işgücü ile navlun bedelini düşürecek ve tüm bu sorunları çözecektir, yüklü miktarda ödenen navlun ve teslimat gecikmesi iş kaybına neden olmaktan çıkacaktır. Uzak doğudan yatırım alırsak, İstanbul’un finans merkezide hayal olmaktan çıkar ve hayata geçer, böylece petrol ve gaz geçiş yolu ile tamamlanan üçüncü finans merkezi oluruz. İngiltere’den sonra TÜRKİYE orta noktada olması nedeni ile köprü görevi görmüş olur.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?