TÜRKİYE İTTİFAKI

TÜRKİYE İTTİFAKI

‘…Mezara kadar sürecek’ denilen, bireysel çıkarlara odaklı, kendileri dışındakileri “illet, zillet, FETÖ’cü…” ilan eden ‘Cumhur İttifakı’ liderleri sıkıntılı gibi.
‘Dönem kızgın demiri soğutma, kucaklaşma, birliğimizi yeniden perçinleme dönemi…’ diyen partili cumhurbaşkanı, “82 milyon hep birlikte Türkiye İttifakı olarak hareket etmeliyiz..” söylemleriyle, birlik ve beraberlik vurgusu yapmakta.
AKP treninde bulunan ‘bekacı’ Bahçeli öneriye karşı çıkarak, “Türkiye İttifakı’ndan söz etmek kafamızdaki soru işaretlerini çoğaltmıştır…Bizim haberimiz yok” demekte.
Ülkemizin iç ve dışta çözüm bekleyen yığınla biriken sorunları bulunmakta.
‘Metal yorgunu’ iktidar, liyakatten yoksun yönetim kadrosu ile çözüm üretememekte.
Gündem işsizlik, pahalılık, üretimden hızla uzaklaşma, ekonomide dışa bağlılık…
Daha düne kadar çuval dolusu alınan soğan, patates sayıyla alınmaya başlanıldı.
Adeta yerlerde sürünen, tarikat ve vakıflara teslim edilen eğitimden söz eden yok.
Sorunların belirlenmesi ve çözümünde ortak akıl kullanılmamakta.
Geleceğimiz olan gençler işsiz, mutsuz, umutsuz, güvensiz,…
Toplumsal barış ve birlikte yaşam, demokrasi, hak, hukuk, adalet tartışılmakta.
Siyaset iftira, kin, nefret ve ötekileştirme olarak benimsendi.
Birilerinin acısı, diğerlerinin sevincine dönüştürülmüş durumda.
Hızla ayrıştırılan, zıtlaştırılan toplum ortadan bölünmüş görüntüsünde.
Daha onlarcasını sayabileceğimiz iç ve dış sorunlar hızla çözüm beklemekte.
‘Mızrak çuvala sığmamakta’, gerçekleri gören vatandaş, ‘kral çıplak’ demeye başladı.
Her alanda yığınla biriken olumsuzlukları ortadan kaldırılmanın yolu, ortak paydada buluşma, toplumsal birlikteliğin sağlanmasından geçmekte.
Kendileri dışındakileri ‘illet, zillet… ahlaksız,…’diye aşağılayanlar, ‘kızgın demiri soğutma, kucaklaşma’ yaklaşımında ne kadar başarılı olabileceklerini zaman gösterecek.
Ülkemizin zor bir süreçten geçtiği bu günlerde elbette kucaklaşma olmalı
İstanbul Belediye Başkanı İmamoğlu’nun uyguladığı yöntemi bazıları örnek almalı.
Gündemin önceliği olan Türkiye İttifakı;
Siyasetin kirli dili ve yüzünü kullanarak toplumu ayrıştıran, ötekileştiren, zıtlaştıran söylem tarzı sonlandırılmadan nereye kadar başarılacak?
‘CHP tek adam rejimini yıkıp, demokrasi getirmeye uğraşıyor..’ diyenlerle nasıl olur?
Kılıçdaroğlu’na yumruk atan kişinin elini öpme sırasına giren, neredeyse milli kahraman ilan etmeye kalkanlar bu ittifakın neresinde bulunacaklar?
Ya, ‘orada aldığın oy yüzde 9, cenazede ne işin var, neden gittin, hak ettin..’ diyenler?
Daha da önemlisi, görsel ve yazılı havuz medyasının konumu ne olacak?
Kendilerinden başkalarını tanımayan, ülkemizi orta çağ karanlığına itelemeye çalışan bazı inanç sömürücüleri, tarikat, cemaat, dernek ve vakıflar ittifakın neresinde yer alacaklar?
Milli birlik ve beraberliği en iyi ifade eden ancak, içi boşaltılan, ‘söz konusu vatan ise gerisi teferruattır…’, ‘tasada, kıvançta, kederde birlikte olmak…’ söylemleri içtenlikle uygulamaya konulduğunda kısa sürede ayağa kalkılacaktır.
Ortaya atılan, ‘Türkiye İttifakı’nın, kapalı kapılar ardında yapılan anlaşmaya dayalı, oy devşirme, Aysberg’in görünen yüzü hedefli olmasın?
Asıl sıkıntı, parlamenter sistemden vazgeçilmesi ve başkanlık sisteminin tutmaması.
Öncelik, alabildiğine kirlenen siyasetin yeni dilinin sevgi, barış, hoşgörü, diyalog, toplumu kucaklama, ortak akılda buluşabilme üzerinde kurulmasında olmalı.
Siyasilerin mevcut söylem ve uygulamaları ile başarabilmek mümkün mü?
Nefret, kin, öfke, kibir…diline karşı; sakin, gülümseyen, kucaklayan, birleştiren, ayrıştırmayan… sevgi dili kullanıldığında, sözü edilen ‘Türkiye İttifakı’ neden olmasın?

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?