TARİHİ MİRASIMIZ ÇOK AMA SAHİP ÇIKAN YOK

TARİHİ MİRASIMIZ ÇOK AMA SAHİP ÇIKAN YOK

Sevgili dostlar,
Değerli canlar,

Dünden yarım kalan gezi ve gözlem sohbetimize devam etmek istiyorum…
Ve bugünde ülkemizin her köşesinde olduğu gibi tarihi miraslara hor bakılmasından, hatta hiç ilgi gösterilmeyip, bakımsızlıklarından söz etmeyi düşünüyorum…

Tıpkı Kars-Sarıkamış ilçemizde bulunan birçok tarihi miraslara hor bakılıp, yalnız bırakıldığı gibi…

Yani yüzyıllar ötesinden gelen ve bizlere -bir şekilde- intikal eden ve devredilen bu tarihi miraslara oldum-olası sahip çıkmasını bir türlü beceremedik…
Kim bilir belkide bile-bile sahip çıkmak istemedik…

Yani kısaca demem o ki; biz tarihi anıtları ve bize bırakılan tarihi eserleri iki kategoriye ayırarak değerlendirir ve korumaya alıyoruz desem, bilmem ki beni yanlış anlayanlar olur mu?

Birincisi; korumak istediğimiz tarihi eser eğer bir Kilise ise…
Katolik mi, Protestan mı olduğunu hiç bakmaksızın hemen yanı başına bir minare diker ve Kilisenin içine birde imama namaz kıldıracağı bir ‘Minber’ ve ‘Hutbe’ vereceği birde ‘Hutbe Kürsüsü’ yaptık mı; al sana tarihi eserleri koruma yöntemi!

Bazı yörelerimizde (bizim ilimiz Giresun’da olduğu gibi) Kiliseyi ya ‘Kütüphane’ yaparsın, yada ‘Müze’ açarak, gayri-Müslimlerin geçmişten kalma ibadet ve nefes kokularını bir şekilde siler, yok edip gidersin!

Bu kadar genelleme ve ısınma turu yeter deyip, tekrara konuya geri dönecek olursak…
Şimdi sizlere Sarıkamış ilçemizde iki tarihi mirastan söz etmek
istiyorum…

Birisi; Cer Atölyeleri…
İkincisi; Katerina Köşkü (Av Köşkü’ de deniyor.

Önce ‘Cer Atölyesinden’ kısaca söz edelim…
“Cer Atölyesi ne demek mi?”
Durun acele etmeyin…
Benim gibi bilmeyenler için kısa bir açıklama yapacağım…

Cer Atölyeleri; 19. yılların sonunda Baltık mimari tarzında inşa edilmiş olup, Demir-Yolları yapım İnşa Atölyesi olarak kullanılıp ve simetrik olarak tam 5 odanın bir araya gelmesiyle büyük bir tersane görevi görüyor…

Ve diğer ikinci tarihi miras olan ‘Katerina Köşkü ise Rus Çarı 2. Nikola’nın eşi Katerina için yaptırdığı söylenmiş olup, bir yandan da şöyle bir öykü ileri sürülmektedir;
Yani 2.Çar Nikola hasta olan oğlu Aleksi’nin rahatsızlığını tedavi etmek ve rehabilitasyon merkezi olarak kullandığı söyleniyor…
Bir başka söylence de ‘Katerına’nan kışın dinlenme ve kocasının da ‘Av Köşkü’ olarak kullanıldı deniliyor…

Her iki tarihi miras geçmişte hangi amaç için kullanılmış ve inşa edilmiş olursa olsun; eğer birilerine -bir şekilde- devredilmiş ve miras olarak bırakılmışsa, onu en iyi şekilde korumasını bilmeli.

Böylesine güzel tarihi miraslar, define avcılarına terk edilmemeli.
Bu tür güzel öykülere sahip tarihi eserler en güzel bir şekilde ve mis gibi tarih kokan böyle tarihi binaların içinde daha işe yarar ve daha güzel aktiviteler yapmak varken, şarap şişelerini, naylon poşetlere teslim edilmemeli…

Ki; tarihi Sarıkamış ilçemizde sözünü ettiğim tarihi yapılar adeta yalnızlığa terk edilmiş…
Ve adeta çürümeye terk edilmiş…
İşin en düşündürücü yanıysa; bu birbirinden ihtişamlı tarihi köşk ve yapıları bu zamana kadar hiç mi bir siyasi mebus ve yönetici görmemiş?
Ben en çok bunu merak ediyorum…

Şimdi sizde belki haklı olarak diyeceksinizdir ki;
“Yahu kardeşim görse ne olur, görmese ne olur”

“Adamın bir kişisel menfaat ve çıkarı yoksa niye dönüp baksın ki tarihi yapılara ve boy alanlara?”
“Dünya olmuş menfaat dünyası..”
“Sana mı düştü tarihi mirasları kullanıp, ortak kullanıma açmak!”

Bu binalar; Alışveriş Merkezi (AVM) olarak düşünülse amenna!
Öp de başına koy!

Bu tarihi binaların bulunduğu geniş
alanları;TOKİ evlerinin inşası için düşünülmüş olsaydı, yemede yanında yat olurdu!

Eğer bu tarihi binalar yok edilip ve onun yerine büyük ve devasa stadyumlar yapılacak denilseydi; bak o zaman siyasilerimiz nasıl birbirleriyle yarışa dururdu!
Yanlış mı düşünüyorum yoksa?

Yavaş yavaş özetleyerek sonlandıracak olursak;
Kars Kalesinin durumununda ötekilerden hiç farkı yok…
Bu tarihi Kalemiz’de adeta yalnızlığın dansını yapıyor!
Ve birlikte oynayacağı kimseyi bulamadığı için adeta yalnız başına ‘Şeyh Şamil’ oyunu oynuyor!

Hani tarihi Kalesiyle ve daha birçok tarihi eserleri ve kalıtları ile ‘Serhat Kenti’ derdik bu ilimize…
Koskoca Serhat Kenti dediğimiz bir ilimizin ‘Tarihi Kalesi’ bu kadar sahipsiz ve bakımsız mı olmalıydı?

Son söz;
Geçmişten intikal eden ve tarihi miraslarına sahip çıkamayanlar; tarihsel kültür olarak bir adım ileri atamazlar…
Ne demek istediğim ise gayet açık; Arif olanlar anlar…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?