SUÇLU KİM?

SUÇLU KİM?

Ben ne bir psikolog nede bir sosyoloğum.

Her şeyden önce bir insan olarak üstlendiğim görevimi hakkı ile verme çabasında olan bir bireyim. Bu yüzden yıllardır vermiş olduğum mücadele “sevgi” üzerine kurulmuştur. Bunca yıl yaşadığım olaylarda gördüm ki insanlarla iletişim kurmak için onlara verdiğin değeri hissettirmek yeterli oluyor.

Nedendir bilinmez, her birey dinlenilmediği bir noktada dahi kendini kabul ettirme çabası içerisindedir. Halbuki karşımızda konuşan kişinin fikirlerinden hoşlanmıyor olsak da kısa bir süre onu dinleme zahmetine katlanıp sonrada ona anlayacağı bir dilde fikirlerinin yanlış olduğunu anlatabiliriz. Nedense çoğu zaman bu tür söylemlerde fikirler çıkar çatışması ile kavga odaklı olması bir kaçınılmazdır.

İki yıldır gözlemlediğim ‘Denetimi Serbestlik  Mahkumları’nın çoğunluğunda pişmanlık ve isyan var.

Çoğunluğu adaletin eşit davranmadığını ve paran varsa suçluda olsan sıkıntı yok mantığını taşımaktaydı. Çünkü; cezaevlerine girdikleri zaman zorlu bir mücadele sürecine girdiklerinde yaşamın ne kadar değerli olduğunu anlıyorlardı.

Ben olaylara  “SUÇLU” dan çok “SUÇA İTİLMİŞ İNSANL AR TOPLULUĞU” olarak bakıyorum .

Düşünsenize suç işleyenlerin çoğu yaşadığı bölgelere göre ayrılır. Töreler, Gelenekler, Toplumsal baskılar vs. nedenler uzar gider.

Fikir suçluları, Cinayet suçluları, Gasp suçluları, Hırsızlık ve en kötüsü Tecavüz suçluları.

En acısı cezaevlerinde girdikleri zaman zanlıların yaşlarına bakılmadan 18 yaşında suçla tanışan bir gencin 35 yaşında tecavüzden içeri girmiş biri ile aynı koğuşların içerisinde yer alması.

Gençlerden biri şöyle diyordu. Üniversite öğrencisiyim. Benim gibi üniversite öğrencisi olan arkadaşımın yanına gezmeye gittiğimde kendimi burada buldum. Arkadaşım iyi ki geldin. Bak bu gece hayatının en güzel gecesini yaşayacaksın dediğinde “hayatımın en korkunç kabusu olacağını nereden bilecektim ki!!!”…

Akşam olduğunda kalabalık kızlı erkekli kalabalık öğrenciler bir araya gelmiştik. Ben gayet sakin bir şekilde sohbet yapacağımızı düşünürken içlerinden biri, ‘eğlenceye  hazır mıyız’?  dediğinde cebinden bir şeyler çıkardı.

Bana da uzattığında içim hiç rahat değil ve tereddütteydim .”Korkma, hani son günlerde TV’ler de sıkça gösteriliyor ya  işte ondan deyince” daha çok korkmaya başlamıştım. İçlerinden biri “oğlum sen delikanlı değil misin” demesi kadar ürkütücü olamazdı. Yaşadığım anlar sanki ömrümden ömür çalıyor ve nasıl bir cehenneme düştüm diye düşünürken korkunç çalan kapı zili ile irkildik. Kendime geldiğimde gözümü karakolda açmıştım. Her ne kadar ilk defa desem de kendimi kapalı kapılar ardında buldum. Yaşadığım 15 günlük esaret, ailemin ve okumuş olduğum okulumun haberi olacak diye çektiğim korku ömrümün kalan kısmını da yaralamaya yetmişti.

Kimdi Suçlu?

“DELİKANLI” dediğimizde muhteşemsin.  “SENDE  DELİKANLI MISIN” dediğimizde suça hazır bir bombasın.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?