SEVGİ ÇOK YÜCEDİR

SEVGİ ÇOK YÜCEDİR

Günümüzde yarının neler getireceğini düşünmeden evlilik kervanına katılan birçok çift var. Makinalar bir sistemdir sistemin dişlilerinden bir tanesi bozulunca diğer parçalar çalışmaz ancak o parça tamir edilince makine çalışır. İnsanlarda böyledir hayatı hesaplı ve ekonomisini iyi idare etmelidir. Bu yaz karar verdim, Doğu ve Güney Doğu Anadolu’yu gezmeye güzel şehrim Giresun ilinden eşimle birlikte erkenden yola çıktık önce ilçemiz Alucra’ya uğradık ve TOPÇAM mahallesinde Orman işletmesinin yapmış olduğu mesire yerini ziyaret ettik ve sabah kahvaltısını orda yaptık. İşletmeci Muğla ilinden gelmiş sempatik ve işi bilen bir hanımefendi. Tanıştık ve hoş sohbet yaptık neden tercihiniz bir Anadolu kasabası dedim, benim için ülkemin her tarafı önemli, önemli olan huzur ortamını yakalamaktır, araştırdım geçmişten bu yana huzurlu ve siyasette öncü, ilçe onun için bu küçük ve şirin ilçede yaşamaya karar verdim dedi, vedalaştık ve doğu istikametine yola koyulduk.
Şiran İlçesinde Tamara şelalesini gezdik düşündüm Allah isteyince taşın içerisinden debisi yüksek ve yaklaşık bir deredeki su kadar şelaleden su fışkırmakta görmeye bence değer. Şiran ilçesinin İli olan Gümüşhane’de Karaca mağarasını ziyaret etmeden gitmek olmazdı tabi, Konaklamayı GÜMÜŞANE ilinde yaptık ve sabahleyin BAYBURT iline doğru yola çıktık, eski Kültür ve Turizm müdürü Belediye başkanı seçilmişti ziyaret ettik ve BAYBURT kalesini gezdik. ERZURUM iline doğru yola çıktık ve akşam ERZURUM da konakladık otelin lobisinde otururken bir turun rehberi ile tanıştık, tabi ben turizmci o rehber ortak yönümüz çok olunca sohbette güzel geçiyor. Hanımefendi başladı kendini anlatmaya bir aylık yeni gelinim, yani çiçeği burnunda gülerek devam ediyor:- Balayımı bile yapamadan işe koştum, para lazım eşime de gel dedim, yolda izde, balayımız bedavaya gelsin dedim kabul etmedi, eşim icra memuru, düğün dernek derken haliyle biz de borçlandık, çalışmak lazım. Borçtan, hacizden korkarım Allah korusun; bizim başımıza da gelebilir. Kredi kartları falan, diye anlatırken bir ara gözü saate takıldı ve saati sordu, saat 23 ü geçmişti sabah erken kalkacağını söyledi ve müsaade istedi. Saat 24.00 de bizde yatmaya gittik. Ertesi gün ERZURUM da kültür değeri olan kalesini ve diğer yerlerini gezdik ve bir yıl çalıştığım IĞDIR iline geçtik. Eski dostları ziyaret ettim IĞDIR kalesi, KOÇBAŞLI mezarları ve tuz mağarasını ziyaret ettik ve İshak Paşa Sarayına geçtik orayı da gezdikten sonra, AĞRI iline geçip otele yerleştik. Ertesi gün görmeye değer yerlerini gördük ve VAN da görmeye değer yerleri ve VAN gölünde bulunan Akdamar kilisesini gezdik ve konakladık. Ertesi gün erken çıkıp DİYARBAKIR iline gittik kale, surlar ve HEVSEL bahçelerini gezdik biraz da şehri gezdik ve konakladık. Sabah kalkıp tekrar yolara düştük hedef URFA Gümrük hanı Göbekli tepe, balıklı göl, Halil İbrahim Mağarası ve Şanlı Urfa kalesini bitirip otele gittik. Artık dönüş zamanı gelmişti dönüşü Ferhat ile Şirinin öyküsü ile bitirmek isterim.
Hikâyeyi hatırlatmak gerekirse, Ferhat çok yakışıklı yağız delikanlıdır. Ünlü nakkaş ustasıdır. Yaptığı bütün işler çok beğeni toplar. Kendinden sıkça söz ettirirmiş. Şirin ise, Amasya Sultanının kardeşidir. İki gencin birbirine sevgisi başlar. Ferhat aileye dünürcü gönderir. Aile kızı Ferhat’a vermek istemez. Sultan Hanım işi yokuşa sürmek için, Ferhat’a “şu dağlardan şehre su getir. Sana Şirin’i vereyim” der. Sevmiş bir kere… Gönül ferman dinler mi hiç… Ferhat, Şirin’ine kavuşmak için “peki” der. Ferhat dağlara çıkar. Aşkı için başlar kayalıkları kırmaya. Koca koca dağları yarıp, suyun şehre kadar gelişini sağlar. Su seslerinin şırıltısını Sultan ve yakınları duymaya başlar. Şirin çok mutludur. Heyecandan kalbi küt küt atıyordur. Sevdiğine kavuşmak için gün sayıyordur. Tabii bu durumdan hiç hoşnut olmayan Sultan Hanım baktı ki, kız elden gidecek. Haince düşler kurarak büyücü ve cadılarla planlar yapar. Cadı dağa çıkar. Çirkin gülüşü dağları inletir. Gülerek Ferhat’ın yanına varır. “Şirin öldü. Boşuna uğraşma. Sana helvasını getirdim” der. Kahkahalarla yine gülmeye başlar. Ferhat bir anda beyninden vurulmuşa döner. “Şirin yoksa bu dünyada ben yokum” der. Acısından bağrışı dağlardan yankılanır. Elindeki baltayı havaya atar. Efsane bu ya… Balta düşerek kafasına çarpar. Kanlar içinde yere yığılır. Bunu duyan Şirin kayalıklara koşar. Şirin, Ferhat’ın o halini görünce perişan olur. Hıçkıra hıçkıra ağlar. Kendinden geçer. Ağlaması bütün dağların tepesinden şehre kadar duyulur. Şirin daha fazla bu acıya dayanamaz. Ferhat’ın cansız bedeninin yanından kendini dağın tepesinden atar. Sevenler kavuşamaz keşke mutlu son olsaymış. Görüyorsunuz, her dönemde aşk, sevgi, ne zenginlik ne de fakirlik tanıyor, Sevgi çok yücedir. Mutlu ve sağlıklı Cumalar dilerim tüm okuyucularıma.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?