SARAYLARIMIZ GÜN GEÇTİKÇE ÇOĞALIYOR PRESTİJİMİZ’DE YÜKSELDİKÇE YÜKSELİYOR

SARAYLARIMIZ GÜN GEÇTİKÇE ÇOĞALIYOR PRESTİJİMİZ’DE YÜKSELDİKÇE YÜKSELİYOR

Çatlayan çatlasın,
Patlayan patlasın…

Cumhurbaşkanımız için Atatürk Orman Çiftliğinde yaptırdığımız ‘bin yüz’ odalı saraydan sonra, şimdi de Muş’un Malazgirt ilçesi mülki sınırları içerisinde bulunan -göl manzaralı- ve 2071 metre kare büyüklüğünde bir ‘saray’ daha yaptırıyoruz var mı ötesi!…

Neymiş efendim; bu kadar cumhurbaşkanlığı sarayına ne gerek varmış?
Neymiş efendim; millet acı soğanı bulup, ekmeğinin yanına katık yapamazken; bu kadarda savurganlık yapılmaz ki birader!

Ankara’nın en görkemli yerine Cumhurbaşkanımız için bir saray yapılacak dediler; 1100 odalı ve şu an 2 bin 374 kişinin çalıştığı ‘Beştepe Sarayı’ yaptırıldı…
Ve yapıldığı günden bu yana da, dünya ülkeleri arasından hızlı bir şekilde prestij ve itibarımızın artırdığı gibi, aynı zamanda da bütün dünya liderleri de kıskandırıldı!

Oh olsun onlara…
Kıskananları çatlattık!
Hırsından patlayanları; patlattık!

Cumhurbaşkanımız Ege Bölgesi tarafına gidince “herkes gibi otel odalarında mı sabahlayacak, ayıp olur. Onun için hemen bir sarayda o bölgeye yapalım” dediler ve ‘Otluk Koyu’ denilen yere -deniz manzaralı- yeni bir ‘saray’ inşa edildi veya ediliyor…

Eh, elimize fırsat geçmişken yerimizde durmamalıyız öyle değil mi?
Üstelik her zaman böyle fırsat geçmez insanın eline!
O halde ne yapmalı-etmeli…
Saray veya Köşek yapmaya devam etmeli…

Ve bizde -düşmanlarımızı çatlatmak için- aynen böyle yaptık;
Bir yandan ülkemizin dört-bir yanına ve bölgesine ‘saraylar’ inşa ederken, bir yandan da atalarımızdan, dedelerimizden kalma;
Yıldız Sarayını,
Vahdettin Köşkünü,
Beylerbeyi Sarayını,
Dolmabahçe Sarayını restore ve yeniden tarihi dokularına uygun bir şekilde tanzim edip, Cumhurbaşkanımızın hizmetine sunduk.

Yeter mi?
Elbette yetmez…

Yahu bırakın şimdi benzin fiyatlarının 7 lirayı çoktan aştığını…
Bırakın şimdi sigaranın 15-20 lirayı bulduğunu…
İkide-bir ortaya çıkıp da enflasyon %20′ ve işsiz sayısı çoktan 6-7 milyonu buldu…
Bırakın artık şu bilmem ne kadar üniversite mezunu genç insan iş arıyor demeyi…
Bırakın artık ikide-bir “ekonomimiz günden güne kötüye gidiyor” demeyi…

Ekonomimiz kötüye gitse, cumhurbaşkanımız hiç dünyanın en pahalı -havada uçan saray- uçağını satın alır biner miydi?

Eğer ekonomik gidişatımızda herhangi bir sıkıntı olsaydı; sayın cumhurbaşkanımız bu durumda hiç 5 milyon dolarlık Savanora Yatını kendisine satın alıp, zevkine göre tanzim ettirir miydi?

Ülke olarak ekonomik durumumuz da herhangi bir sıkıntı olsaydı hiç durup-dururken ve başkaları para kazansın diye dışarıdan tarım ürünleri ithal eder miydik?
Etmezdik tabi…
Paramız-pulum var ve ekonomik durumumuz bir hayli iyi olmalı ki; her ihtiyacımızı dışarıdan satın alıyoruz…

Üstüne-üstlük, bütün gereksinimlerimizi dışarıdan satın aldığımız gibi 6 milyonu aşkın ‘göçmen ve sığınmacıyı’ da yıllarca besleyip barındırıyoruz…
Hatta birçoğunu işe sahibi yapıp, emekli sandığının tabii üyesi yapıyoruz…

Her neyse…
Tekrar şu ‘saraylar yaptırma’ işine geri dönecek olursak…
Şu sıralar, bir yandan -yerel seçimlerde kullanılan oy sayımları- işini bitiremediğimiz gibi, bir yandan da gündemimizi; ABD’den almak istediğimiz F-35 savaş uçakları ve Rusya’dan almaya çalıştığımız S-400 savaş uçakları işgal ederken gündemimizi…

Öte yandan da Muş’un Malazgirt İlçesi-göl kenarında yapılacak olan 1071 Metrekarelik ‘Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ üzerine fikir jimnastiği yapıyoruz…
Daha doğrusu -biz mevzuyu geç duyduğumuz için-fikir jimnastiği yapıyoruz ifadesini kullanıyorum…
Yoksa, çoktaaan başlanmış ‘saray’ yapımının inşaatına…

İnşallah bu yaptırılan ‘Sarayda’ diğerleri kadar görkemli olur…
Ve yine bu arada unutmadan hemen belirtmeliyim ki; en kısa zaman dilimi içerisinde Doğu Karadeniz Bölgesinin uygun bir yerine de ‘Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ yapılır…
Çünkü bütün bölgelerin ‘cumhurbaşkanlığı köşke veya sarayı’ varken, eğer bizde de olmazsa; açıkçası çok ayıp olur…

Son söz olarak demek isterim ki;
İyi ki günden güne ‘saraylarımız’ ve Köşklerimiz’ günden güne ve gün gittikçe çoğalıyor…
İnanın çoğaldıkça göğsümüz kabarıyor…
Ve bizlerin göğsü kabardıkça; bizi çekemeyen düşmanlarımız da hırsından ve kıskançlığından çatır-çatır çatlıyor!
Çatlasınlar…
Az çektirmediler zamanında bize…
Haktır onlara çatlamaları!

Hoş kalın,
Hoşça kalın,
Sağlıcakla kalın,
Ve sakına sakın;
Saraylarımıza omuzdan bakanlara kulak asmayın…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?