ORUÇ KAMERÎ TAKVİME GÖREDİR, AMA NEDEN ?

ORUÇ KAMERÎ TAKVİME GÖREDİR, AMA NEDEN ?

Merhamet edenlerin en merhametlisi olan; kâinatı yaratan, yöneten ve yaşatan Allah Azze ve Celle, Rahman sıfatının tecellisi olarak yer yüzünde kullarına öylesine ADALET ile, şefkat ve rahmet ile, muhabbet ve merhamet ile muamele etmektedir ki, düşünenler için bu ADALET, rahmet, merhamet, şefkat ve muhabbet deryalar kadar engindir, adeta uçsuz ve bucaksızdır.
Adalet; hikmet dolu, gizem yüklü kelime… Adalet; mülkün temeli, dünyayı üzerinde taşıyan kavram… Adalet;insanlığın ekmek,su, toprak, hava, akıl ve sağlık kadar muhtaç olduğu kavram… Adalet; olmazsa olmazımız, en çok arzuladığımız, en fazla muhtaç olduğumuz, hasretini çektiğimiz mukaddes olgu… Adalet; mukaddes kitapların, İlâhî Din’in imandan ve salih amellerden sonra belki de üzerinde en çok durduğu ulvî emir…
Adalet; insanlar arasındaki sevgi ve saygıyı, merhamet ve hoş görüyü, kardeşlik ve barışı temin eden kutsal hakikat… Adalet; terazisi bozulduğunda haksızlığı ve zulmü, kavga ve gürültüyü, kin ve intikamı, sömürü ve talanı, savaşları ve ölümü kaçınılmaz kılan hakikat…
Adaletin Zıddı ise haksızlık ve zulüm… Ne kadar da itici ve sevimsiz, korkutucu ve ürkütücü, soğuk ve kaygan kelimeler… Adaleti ihlal ile canlılara zulmeden zalimler…İnsanlık tarihi boyunca nefret ve lânet ile anılan, hakaret ve küfürlere lâyık görülen, tiksinti ve antipati uyandıran kişiler…
Ne var ki, bunları anlamak, idrak etmek, takdir etmek için İslâm’ın insanlığa sunduğu ilâhî mesajı kavramak gerekiyor. Kur’an-ı Kerim’in indiriliş gayesini gereği gibi anlamadan yukarıda söz konusu ettiğimiz kavramları nasıl idrak edebiliriz ki…
Netice itibarıyla, İslâm Dini merhamet rahmet, adalet, sevgi ve muhabbet deryasıdır ki, her insan o deryadan ancak nasibi kadarını alabiliyor.
Yaratanın, yarattıklarına olan bu sınırsız sevgisini ve merhametini her alanda görmek mümkündür. Bir misâl olması açısından oruç ibadetine sarf-ı nazar edelim: Mâlûmdur ki, İslâm’ın temel taşlarından ve en önemli ibadetlerinden olan oruç kamerî/hicrî takvime göre emredilmiştir. Cenab-ı Allah’ın adaletinin tam da bu hususta tecellî ettiğini söyleyebiliriz.
Bilindiği üzere kamerî/hicrî takvim 354 gündür ve 365 gün olan Şemsî/milâdî takvime göre her sene 10 gün, bazen de 11 gün evvel gelmektedir. Adalet-i İlâhînin güzelliğine bir bakınız ki, bu nedenle dünyanın neresinde yaşıyor olursa olsun, 33 sene oruç tutan bir insan senenin her ayında ve gününde oruç tutmuş oluyor.
Bu durumda, dünyanın muhtelif bölgelerinde yaşayan bütün Müslümanlar arasında adalet sağlanmış oluyor. Allah Azze ve Celle Rahmandır, Rahimdir, merhamet sahibidir. Rabbimiz aynı zamanda adalet sahibidir de; O, adalet ile hükmeder, her hususta her insana adaleti, adaletle muameleyi emreder. Velev ki, bu durum kişinin aleyhine de olsa, karşısındaki insan düşmanı da olsa, zarar görecek olan kendisi veya en yakını, en sevdiği de olsa….”Adalet mülkün temelidir” kelâm-ı kibarının kaynağı burasıdır.
Her dönemde olduğu gibi, zamanımızda da insanların en fazla muhtaç olduğu kavram ve olgu adalettir vesselâm. Dünyamızdaki tüm kötülüklerin, mezalimin, haksızlıkların, savaşların, ölümlerin, yağma ve talanların temelinde adaletsizlik ilkesi yatmaktadır.
İnsanlar kendilerini yaratan Allah’a teslim olsalardı, O’nun hükümlerine boyun eğselerdi, insanların çoğuna cehennem ızdırabı çektiren bu dünya, Cennet misali olabilirdi. Bu durumda, bir avuç mutlu ve putlu azınlığın sürdüğü zevk-ü sefayı, evrende yaşayan bütün insanlar hissedebilirdi, bizzat yaşayabilirdi. Bir kısım insanların mutluğu, büyük bir insan kitlesinin huzursuzluğu üzerine kurgulanırsa, bu dünyada göz yaşını dindirebilir misiniz ?
Âlem-i İslâm’a Hayırlı, huzurlu, bereketli, sevgi ve muhabbet dolu Ramazanlar dileklerimle, Selam ve dua ile Müslümanlar…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?